TEMEL CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU BİLGİSİ Dersi Mahkemelerin Görev ve Yetkisi, Uyuşmazlıklar Arası Bağlantı ve Ceza Muhakemesi Şartları soru detayı:
SORU:
Ceza mahkemelerinde nispi muhakeme ve bekletici mesele'yi detaylı olarak açıklayınız.
CEVAP: Karışık bağlantının olduğu uyuşmazlıklarda, cezai uyuşmazlığın çözümü diğer yargı koluna ait bir uyuşmazlığın çözümüne bağlıysa; kural olarak ceza mahkemesi iki şekilde hareket edebilir. Birincisi, diğer yargı kolunun kapsamına giren uyuşmazlığı, cezai uyuş- mazlığın çözümü bakımından gerekli olduğu ölçüde, nispi olarak çözerek, sonrasında ce- zai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. Bu şekilde nispi yargılama yapılırken, kural olarak CMK’nın öngördüğü yargılama usulü uygulanır. Bu nedenle de istisnalar saklı kalmak üzere, diğer yargı kolunun kapsamına giren uyuşmazlık bakımından ceza mahkemesinin verdiği karar hukuk dünyasında kesin hüküm oluşturmaz. Aynı uyuşmazlık daha sonra ilgili yargı kolunda dava konusu yapılarak kesin hükme bağlanabilir. Böyle bir durumda ikinci olarak ise, ceza mahkemesi, diğer yargı kolunda dava açılmasını sağlayarak veya daha önceden açılmış davanın sonuçlanmasını bekleyerek, verilecek karara göre cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. Bu durumda ceza mahkemesinin diğer yargı koluna gi- ren uyuşmazlığı bekletici mesele yapması söz konusudur.
Ceza mahkemesinin böyle bir durumla karşılaşması halinde, bir başka deyişle cezai uyuşmazlığın çözümünün başka bir yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın çözümüne bağlı olduğunu farkettiği durumda, bu iki yoldan birisini tercih etmesi zorunludur. Dolayısıyla ya diğer uyuşmazlık bakımından nispi yargılama yapacak ya da diğer uyuşmazlığın çö- zümünü bekletici mesele sayacaktır. Aksi takdirde cezai uyuşmazlığın çözümü mümkün olmayacaktır. Ceza mahkemesi bu iki yoldan hangisini seçeceği konusunda kural olarak serbesttir. Dolayısıyla cezai uyuşmazlığın çözümü bakımından çözülmesi gerekli olan di- ğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığı ister bekletici mesele yapar isterse de nispi yargılama yoluyla çözer. Nitekim CMK’nın 218. maddesine göre; yüklenen suçun ispatı, ceza mahke- melerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir. Bu bağlamda örneğin bir hırsızlık davasında sanık malın kendisine ait olduğunu ileri sürüyorsa, ceza mahkemesi isterse nispi yargıla- ma yaparak malın sanığa ait olup olmadığını kendisi karara bağlar; isterse de özel hukuk mahkemesinde dava açılması suretiyle malın kime ait olduğunun tespit edilmesini hükme bağlayabilir.
Bununla birlikte bazen kanunkoyucu bu iki yoldan birisine başvurulmasını zorunlu hale getirip diğerine başvurulmasını ise yasaklamış olabilir. Bu bağlamda bekletici mesele sayma zorunluluğunun olduğu hallerde nispi yargılama yapma yasağı; nispi yargılama yapma zorunluluğunun olduğu hallerde ise bekletici mesele sayma yasağı ortaya çıkar. Örneğin kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; ceza mahkemesi ilgili kanunda belirle- nen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir (m.218/2). Buna göre mağdur ya da sa- nığın yaşıyla ilgili bir sorun çıktığında ceza mahkemesi bunu kendisi çözmek zorundadır. Dolayısıyla burada bekletici mesele yapma yasağı vardır. Benzer şekilde suç tipini düzen- leyen kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu iddiası ceza yargılaması sırasında ileri sürüldüğünde, ceza mahkemesi iddiayı ciddi görürse, bu iddianın çözümünü bekletici mesele yapmak zorundadır. Anayasanın 152. maddesi hükmü gereğince ceza mahkeme- sinin burada nispi yargılama yapma imkanı yoktur. Buna göre; bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi ol- duğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başla- mak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır (Anayasa m.152). Dolayısıyla bu tür durumlarda ceza mahkemesi bakımından bekletici mesele sayma zorunluluğu or- taya çıkarken, aynı zamanda nispi yargılama yapma yasağı da vardır.
Cezai uyuşmazlığın çözümünün başka bir yargı kolunun kapsamına giren diğer bir uyuşmazlığın çözümüne bağlı olduğu hallerde, kural olarak ceza mahkemesinin diğer yargı koluna ait uyuşmazlığı bekletici mesele sayma ya da nispi yargılama yoluyla çözüme kavuşturma seçeneklerinden herhangi birisini uygulamak da serbest olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bununla birlikte bu yollardan hangisine başvurulursa başvurulsun bir takım avantajların yanında dezavantajların da oluşacağı aşikardır. Nitekim ceza mahkemesi, cezai uyuşmazlığın sonuca bağlanması bakımından çözümü gerekli diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığı, CMK’nın kuralları çerçevesinde nispi yargılama yoluyla çözüme ka- vuşturduğunda, verdiği karar kural olarak kesin hüküm oluşturmamaktadır. Bu nedenle diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın daha sonra ilgili yargı kolunda dava konusu ya- pılması ve ceza mahkemesinin nispi yargılama sonucunda ulaştığı hükümden tamamen farklı bir hükmün verilmesi ihtimali vardır. Bu durumda aynı olaya ilişkin olarak hukuk dünyasında sonuç doğuran iki farklı kararın varlığı söz konusu olacaktır. Bu da yargılama birliği ve hukuk güvenliği bakımından pek kabul edilebilir bir sonuç değildir. Bununla birlikte cezai uyuşmazlığın sonuca bağlanması bakımından çözümü gereken diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın ilgili yargı kolunda çözüme bağlanmasının bekletici mesele yapılması halinde ise, ceza davasının gereğinden fazla uzaması ve makul sürede yargı- lanma hakkının zedelenmesi gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Bu nedenle ceza mahkemesi önüne gelen her somut olayda koşullara göre bir değerlendirme yapmalı, muhakeme hukuku bakımından en lehe sonuçlar doğuracak yolu tercih etmelidir.
Karışık bağlantının olduğu uyuşmazlıklarda, cezai uyuşmazlığın çözümü diğer yargı koluna ait bir uyuşmazlığın çözümüne bağlıysa; kural olarak ceza mahkemesi iki şekilde hareket edebilir. Birincisi, diğer yargı kolunun kapsamına giren uyuşmazlığı, cezai uyuş- mazlığın çözümü bakımından gerekli olduğu ölçüde, nispi olarak çözerek, sonrasında ce- zai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. Bu şekilde nispi yargılama yapılırken, kural olarak CMK’nın öngördüğü yargılama usulü uygulanır. Bu nedenle de istisnalar saklı kalmak üzere, diğer yargı kolunun kapsamına giren uyuşmazlık bakımından ceza mahkemesinin verdiği karar hukuk dünyasında kesin hüküm oluşturmaz. Aynı uyuşmazlık daha sonra ilgili yargı kolunda dava konusu yapılarak kesin hükme bağlanabilir. Böyle bir durumda ikinci olarak ise, ceza mahkemesi, diğer yargı kolunda dava açılmasını sağlayarak veya daha önceden açılmış davanın sonuçlanmasını bekleyerek, verilecek karara göre cezai uyuşmazlığı çözüme kavuşturur. Bu durumda ceza mahkemesinin diğer yargı koluna gi- ren uyuşmazlığı bekletici mesele yapması söz konusudur.
Ceza mahkemesinin böyle bir durumla karşılaşması halinde, bir başka deyişle cezai uyuşmazlığın çözümünün başka bir yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın çözümüne bağlı olduğunu farkettiği durumda, bu iki yoldan birisini tercih etmesi zorunludur. Dolayısıyla ya diğer uyuşmazlık bakımından nispi yargılama yapacak ya da diğer uyuşmazlığın çö- zümünü bekletici mesele sayacaktır. Aksi takdirde cezai uyuşmazlığın çözümü mümkün olmayacaktır. Ceza mahkemesi bu iki yoldan hangisini seçeceği konusunda kural olarak serbesttir. Dolayısıyla cezai uyuşmazlığın çözümü bakımından çözülmesi gerekli olan di- ğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığı ister bekletici mesele yapar isterse de nispi yargılama yoluyla çözer. Nitekim CMK’nın 218. maddesine göre; yüklenen suçun ispatı, ceza mahke- melerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir. Bu bağlamda örneğin bir hırsızlık davasında sanık malın kendisine ait olduğunu ileri sürüyorsa, ceza mahkemesi isterse nispi yargıla- ma yaparak malın sanığa ait olup olmadığını kendisi karara bağlar; isterse de özel hukuk mahkemesinde dava açılması suretiyle malın kime ait olduğunun tespit edilmesini hükme bağlayabilir.
Bununla birlikte bazen kanunkoyucu bu iki yoldan birisine başvurulmasını zorunlu hale getirip diğerine başvurulmasını ise yasaklamış olabilir. Bu bağlamda bekletici mesele sayma zorunluluğunun olduğu hallerde nispi yargılama yapma yasağı; nispi yargılama yapma zorunluluğunun olduğu hallerde ise bekletici mesele sayma yasağı ortaya çıkar. Örneğin kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; ceza mahkemesi ilgili kanunda belirle- nen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir (m.218/2). Buna göre mağdur ya da sa- nığın yaşıyla ilgili bir sorun çıktığında ceza mahkemesi bunu kendisi çözmek zorundadır. Dolayısıyla burada bekletici mesele yapma yasağı vardır. Benzer şekilde suç tipini düzen- leyen kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu iddiası ceza yargılaması sırasında ileri sürüldüğünde, ceza mahkemesi iddiayı ciddi görürse, bu iddianın çözümünü bekletici mesele yapmak zorundadır. Anayasanın 152. maddesi hükmü gereğince ceza mahkeme- sinin burada nispi yargılama yapma imkanı yoktur. Buna göre; bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi ol- duğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başla- mak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır (Anayasa m.152). Dolayısıyla bu tür durumlarda ceza mahkemesi bakımından bekletici mesele sayma zorunluluğu or- taya çıkarken, aynı zamanda nispi yargılama yapma yasağı da vardır.
Cezai uyuşmazlığın çözümünün başka bir yargı kolunun kapsamına giren diğer bir uyuşmazlığın çözümüne bağlı olduğu hallerde, kural olarak ceza mahkemesinin diğer yargı koluna ait uyuşmazlığı bekletici mesele sayma ya da nispi yargılama yoluyla çözüme kavuşturma seçeneklerinden herhangi birisini uygulamak da serbest olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bununla birlikte bu yollardan hangisine başvurulursa başvurulsun bir takım avantajların yanında dezavantajların da oluşacağı aşikardır. Nitekim ceza mahkemesi, cezai uyuşmazlığın sonuca bağlanması bakımından çözümü gerekli diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığı, CMK’nın kuralları çerçevesinde nispi yargılama yoluyla çözüme ka- vuşturduğunda, verdiği karar kural olarak kesin hüküm oluşturmamaktadır. Bu nedenle diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın daha sonra ilgili yargı kolunda dava konusu ya- pılması ve ceza mahkemesinin nispi yargılama sonucunda ulaştığı hükümden tamamen farklı bir hükmün verilmesi ihtimali vardır. Bu durumda aynı olaya ilişkin olarak hukuk dünyasında sonuç doğuran iki farklı kararın varlığı söz konusu olacaktır. Bu da yargılama birliği ve hukuk güvenliği bakımından pek kabul edilebilir bir sonuç değildir. Bununla birlikte cezai uyuşmazlığın sonuca bağlanması bakımından çözümü gereken diğer yargı koluna ilişkin uyuşmazlığın ilgili yargı kolunda çözüme bağlanmasının bekletici mesele yapılması halinde ise, ceza davasının gereğinden fazla uzaması ve makul sürede yargı- lanma hakkının zedelenmesi gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Bu nedenle ceza mahkemesi önüne gelen her somut olayda koşullara göre bir değerlendirme yapmalı, muhakeme hukuku bakımından en lehe sonuçlar doğuracak yolu tercih etmelidir.