TÜRK SİYASAL HAYATI Dersi Türk Siyasal Hayatında Din-Devlet İlişkileri soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Çok partili geçişi hazırlayan ulusal faktörler nedir?


CEVAP:

Cumhuriyetin kurucu kadroları materyalist ve pozitivist bir çizgide devleti ve toplumu laikleştirmek isterken laiklik  ideolojisi oldukça katılaşmış ya da ortodoks bir mahiyet arz eder hale gelmişti. İstemeden ve fark etmeden bir tür yeni din yaratılmıştı. Bu materyalist ortodoksinin Türkiye’de din ile karşılaştırıldığında halkın nazarında karşılık bulma ihtimali düşüktü. Nitekim reformlar ve özelikle de laiklik başlangıçta halkın ancak küçük bir kesimi tarafından benimsenmişti. İkincisi, o sıralar toplumun % 80’ini oluşturan kırsal kesimdeki küçük çiftçiler, yaşam seviyelerinde, sağlıkta, eğitimde ya da iletişim olanaklarında hiçbir büyük iyileşme görmemişlerdi. Buna merkezileşmenin beraberinde getirdiği kırsal alanın sıkı denetimi eklenince devlete karşı öfke ciddi manada artmıştı. Çünkü devlet daha etkili ve hissedilir hale gelmişti. Öfke, aşırılaşmanın yanında ağırlaşmıştı da, çünkü devletin laiklik politikaları, özellikle de halkın inancını ifade şekillerinin bastırılmış olması, devlet ve uyrukları arasındaki en önemli ideolojik bağı koparmıştı. Üçüncüsü, az sayıdaki (330 bin) sanayi işçisinin sosyo-ekonomik durumu oldukça zayıftı. Dördüncüsü, devlet memurlarının enflasyon sebebiyle satın alma güçleri azalmıştı. Beşincisi, 1942 tarihli Varlık Vergisi, iş çevrelerinin koşullarını güçleştirmişti. Ve son olarak, büyük toprak sahipleri, 1945 tarihli “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” sebebiyle hoşnutsuzdu.