ANAYASA HUKUKU Dersi Yürütme Organı soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Cumhurbaşkanı'nın cezai sorumluluğundan detaylı olarak anlatınız.


CEVAP:

CUMHURBAŞKANI’NIN CEZAİ SORUMLULUĞU

Parlâmanter rejimlerde devlet başkanInIn, siyasal sorumsuzluğu yanInda, cezaî bakIm- dan da sorumsuz olduğu ilke olarak kabul edilmiştir. Ancak bu konuda, cumhuriyetler- le parlâmanter monarşiler arasInda önemli bir fark vardIr. Monarşilerde hükümdarIn ce- zaî sorumsuzluğu mutlaktIr ve görevle ilgili olmayan suçlarI da kapsar. Meselâ ‹ngilte- re’de lâtife yollu olarak, Kral bir bakanI öldürürse bundan Başbakan sorumludur. Eğer BaşbakanI öldürürse, kimse sorumlu değildir denilmektedir. 1876 OsmanlI Kanun-u Esasîsi de, hükümdarIn şahsInIn mukaddes ve gayrI mesul olduğunu belirtmiştir (m. 5). Cumhuriyet rejimlerinde ise, CumhurbaşkanInIn cezaî sorumsuzluğu bu kadar mutlak anlamda kabul edilmiş değildir. Bir defa, CumhurbaşkanInIn cezaî sorumsuzluğu, ancak onun göreviyle ilgili suçlarIndan dolayI söz konusu olur. CumhurbaşkanI, âdi suç- lardan, yani göreviyle ilgili olmayan suçlardan dolayI her vatandaş gibi sorumludur. Bu nokta, 1924 AnayasasInda (m. 41/2) açIkça belirtilmiş olup, CumhurbaşkanInIn hususa- tI şahsiyesinden dolayI mesuliyeti lâzIm geldiğinde AnayasanIn milletvekili dokunulmaz- lIğI ile ilgili 17’nci maddesine göre hareket edileceği hükme bağlanmIştI. Diğer bir de- yimle CumhurbaşkanI, kişisel suçlarIndan dolayI, Meclisçe dokunulmazlIğI kaldIrIldIğI takdirde genel mahkemelerde yargIlanabilecekti. 1961 ve 1982 AnayasalarInda bu ko- nuda açIklIk olmamakla beraber, CumhurbaşkanInIn kişisel suçlarIndan sorumlu oldu- ğunda tereddüt yoktur.

CumhurbaşkanInIn göreviyle ilgili suçlarIndan dolayI sorumlu olmamasI, aslInda, karşI-imza kuralInIn bir sonucudur. CumhurbaşkanI, ilke olarak, görevini yerine getirir- ken tek başIna işlem yapamadIğI, CumhurbaşkanI işlemlerinde Başbakan ve ilgili ba- kanlarIn imzalarI bulunmasI gerektiği için, işlemden doğan cezaî sorumluluğun da Baş- bakan ve ilgili bakanlara ait olmasI gerektiği kabul edilmiştir. Ancak, cumhuriyet rejim- lerinde CumhurbaşkanInIn, göreviyle ilgili işlerden dolayI cezaî sorumsuzluğu bile mut- lak değildir. Parlâmanter cumhuriyetlerde genel olarak, CumhurbaşkanInIn vatana iha- net teşkil eden suçlarIndan dolayI cezaî bakImdan sorumlu olacağI ilkesi kabul edilmiş- tir. 1982 AnayasasI da, bu kurala ve Türk Cumhuriyet AnayasalarInIn geleneğine (1924 AnayasasI, m.41/1; 1961 AnayasasI, m.99) uygun olarak, CumhurbaşkanInIn vatana iha- net halinde cezaî sorumluluğunu kabul etmiştir. AnayasanIn 2017 değişikliğinden önce- ki hükmüne göre (m. 105/3), CumhurbaşkanI, vatana ihanetten dolayI, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayIsInIn en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayIsInIn en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandIrIlIr. Bu yetersayI, 1961 AnayasasInda üye tam- sayIsInIn üçte ikisi olarak belirlenmişti (m. 99).CumhurbaşkanInIn vatana ihanetle suç- lanmasI halinde onu yargIlayacak olan makam, Yüce Divan sIfatiyle Anayasa Mahke- mesidir (m. 148/3).

2017 Anayasa değişikliği ile, CumhurbaşkanInIn cezaî sorumluluğu çok farklI şekil- de düzenlenmiştir. Değişiklikten önceki metinde bu sorumluluk sadece vatana ihanet durumuyla sInIrlI olduğu halde, yeni 105’inci madde, CumhurbaşkanInIn bütün suçla- rIndan dolayI sorumlu olacağI anlamInI taşImaktadIr. Madde, “CumhurbaşkanI hakkIn- da bir suç işlediği iddiasIyla”, yukarIda açIklanan kurallara göre meclis soruşturmasI açI- labileceğini ve Yüce Divan’a sevk edilebileceğini ifade etmekte, görevle ilgili suçlarla şahsi suçlar arasInda da bir ayrIm yapmamaktadIr. DolayIsIyle, görevle ilgili olmayan şahsî suçlar bakImIndan da aynI süreç işleyecektir. CumhurbaşkanInIn görevle ilgili suç- larIndan dolayI Yüce Divanda yargIlanmasI ne kadar normal ise, şahsî suçlarIndan do- layI genel mahkemelerde değil, Yüce Divanda yargIlanmasI ve ağIr nitelikli çoğunluk kurallarInIn burada da aynen geçerli olmasI yadIrgatIcIdIr. Nitekim CumhurbaşkanI yar- dImcIlarI ve bakanlar hakkInda, görevleri ile ilgili suçlar bakImIndan meclis soruşturma- sI sonucunda Yüce Divanda yargIlanmalarI, görevleriyle ilgili olmayan suçlar bakImIn- dan ise yasama dokunulmazlIğI hükümlerine tâbi olmalarI, yani dokunulmazlIklarI kal- dIrIldIğI takdirde görevli ve yetkili genel mahkemelerde yargIlanmalarI (değişik m. 106) gibi daha mâkul bir yöntem kabul edilmiştir.

2017 değişikliği ile, CumhurbaşkanInIn cezaî sorumluluğunun kapsamI bir açI- dan genişletilmiş olmakla birlikte, öngörülen ağIr nitelikli çoğunluk kurallarI, bu yolun pratikte işlemesini imkânsIza yakIn denilecek derecede güçleştirmektedir.

Yüce Divana sevk kararI, ne CumhurbaşkanI, ne CumhurbaşkanI yardImcIlarI ve bakanlar bakImIndan görevi sona erdirir. Her iki durumda da ancak “Yüce Di- vanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm” edilme durumunda ilgilinin görevi so- na erer (m. 105 ve 106). Oysa, değişiklikten önceki hükümde (m. 113) “Türkiye Büyük Millet Meclisi kararI ile Yüce Divana verilen bir bakan bakanlIktan düşer” yolunda bizce daha isabetli bir düzenleme yer almaktaydI.

 

Gerek CumhurbaşkanI, gerek CumhurbaşkanI yardImcIlarI ve bakanlarIn gö- revde bulunduklarI sürede işledikleri iddia edilen suçlar için görevleri bittikten sonra da aynI hükümler, yani meclis soruşturmasI ve Yüce Divana sevke ilişkin hü- kümler uygulanIr (m. 105 ve 106).