ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ: SÖZ SANATLARI Dersi ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA İFADE ŞEKİLLERİ VE ANLAM SANATLARINA GİRİŞ soru detayı:
SORU: Delâletin türleri nelerdir?
Delâletin türleri nelerdir?
CEVAP: Delâletin türleri: Dâll anlamlı bir söz olabileceği gibi, söz dışı bir şey de olabilir. Bu nedenle delâleti biri lafzî delâlet (=sözlü delâlet) ve diğeri gayr-i lafzî delâlet (=söz dışı delâlet) olmak üzere ikiye ayırıyoruz:
1. Lafzî delâlet: Kendi içinde üçe ayrılır:
a) Aklî delâlet (=akla dayalı delâlet): Zihnin gösteren/işaret eden ile gösterilen/işaret edilen arasında var olan zorunlu ve doğrudan bir ilişki aracılığıyla bir bilgiye ulaştığı akla dayalı delâlettir: Kendisini görmediğimiz hâlde insan sesinin onun varlığını göstermesi gibi.
b) Tabî’î delâlet (=doğal delâlet): Zihnin gösteren/işaret eden ile gösterilen/ işaret edilen arasındaki psikolojik, fizyolojik bir ilişki aracılığıyla bir bilgiye ulaşmasıdır: Bir insanın “Off!” demesinin onun sıkıldığını, “Ah!” demesinin acı çektiğini göstermesi gibi.
c) Vaz’î delâlet (=uzlaşıya dayalı delâlet): Gösteren/işaret eden ile gösterilen/ işaret edilen arasındaki -yukarıda belirtilen ilişkiler dışında- örf, müşterek kültür, ortak ve kabul görmüş bir iletişim, kullanım ve bir uzlaşıya dayalı ilişki ile zihnin bir bilgiye ulaşmasıdır: “Kalem” sözünün yazı yazan aleti göstermesi gibi.
2. Gayr-ı lafzî delâlet: Bu da kendi içinde üçe ayrılır:
-
a) Aklî delâlet: Tüten bir dumanın ateşin varlığını göstermesi gibi.
-
b) Tabî’î delâlet: Kızaran veya solan bir yüzün utanmayı ve korkuyu, hızlı atan nabzın heyecanı ya da bir rahatsızlığı göstermesi gibi.
-
c) Vaz’î delâlet: Başı aşağı sallamanın kabul anlamını, harfler de dahil olmak üzere belli işaretlerin belli sembolik değer ve hükümleri göstermesi gibi.
Delâletin türleri: Dâll anlamlı bir söz olabileceği gibi, söz dışı bir şey de olabilir. Bu nedenle delâleti biri lafzî delâlet (=sözlü delâlet) ve diğeri gayr-i lafzî delâlet (=söz dışı delâlet) olmak üzere ikiye ayırıyoruz:
1. Lafzî delâlet: Kendi içinde üçe ayrılır:
a) Aklî delâlet (=akla dayalı delâlet): Zihnin gösteren/işaret eden ile gösterilen/işaret edilen arasında var olan zorunlu ve doğrudan bir ilişki aracılığıyla bir bilgiye ulaştığı akla dayalı delâlettir: Kendisini görmediğimiz hâlde insan sesinin onun varlığını göstermesi gibi.
b) Tabî’î delâlet (=doğal delâlet): Zihnin gösteren/işaret eden ile gösterilen/ işaret edilen arasındaki psikolojik, fizyolojik bir ilişki aracılığıyla bir bilgiye ulaşmasıdır: Bir insanın “Off!” demesinin onun sıkıldığını, “Ah!” demesinin acı çektiğini göstermesi gibi.
c) Vaz’î delâlet (=uzlaşıya dayalı delâlet): Gösteren/işaret eden ile gösterilen/ işaret edilen arasındaki -yukarıda belirtilen ilişkiler dışında- örf, müşterek kültür, ortak ve kabul görmüş bir iletişim, kullanım ve bir uzlaşıya dayalı ilişki ile zihnin bir bilgiye ulaşmasıdır: “Kalem” sözünün yazı yazan aleti göstermesi gibi.
2. Gayr-ı lafzî delâlet: Bu da kendi içinde üçe ayrılır:
-
a) Aklî delâlet: Tüten bir dumanın ateşin varlığını göstermesi gibi.
-
b) Tabî’î delâlet: Kızaran veya solan bir yüzün utanmayı ve korkuyu, hızlı atan nabzın heyecanı ya da bir rahatsızlığı göstermesi gibi.
-
c) Vaz’î delâlet: Başı aşağı sallamanın kabul anlamını, harfler de dahil olmak üzere belli işaretlerin belli sembolik değer ve hükümleri göstermesi gibi.