ÇAĞDAŞ FELSEFE I Dersi BÜTÜNCÜLÜK (HOLİZM) VE DOĞAL GERÇEKÇİLİK: QUINE soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Deneyciliğin iki dogmasını tanımlayınız?


CEVAP: Quine’ın hâkim felsefe tarzını eleştirisinde anahtar rolünü “Two Dogmas of Empiricism” makalesi oynamıştır. Quine bu makalesinde gerek deneyciliğin gerekse belli yönleriyle deneyci felsefeye yakın düşen mantıksal pozitivistlerin, birbiriyle ilişkili iki dogmayı savunduklarını iddia etmiştir. Bu dogmalardan ilki analitik ve sentetik önermeler arasında keskin bir ayrım olduğu; ikincisi ise anlamlı ifadelerin dolaysız deneyimle bire bir karşılaştırılabilecek basit önermelere çözümlenebileceği dogmasıdır. Quine bu ikinci dogmayı indirgemecilik dogması olarak da adlandırmaktadır. Çünkü en nihayetinde nesneler hakkında bir konuşma, duyu deneyiminde mevcut basit içeriklere indirgenmektedir. Bu dogmalardan ilki, bilim adamları ile felsefeciler arasında bir işbölümünü de beraberinde getirmektedir. Bilim adamları sentetik doğruların peşine düşerken, felsefeciler mevcut terimleri analitik tanımlar yoluyla açık hale getirmekte, mantıksal çıkarımların biçimlerini ortaya koyarak doğru düşünmenin araçlarını ortaya koymaktadırlar. İkinci dogma, gerek Hume’un deneyimin duyusal izlenimlerle başladığı fikrine, gerekse mantıksal pozitivistlerin doğrulanabilirlik ilkesine dayandırılabilir. İki dogma birbiriyle ilintilidir çünkü analitik önermelerin bulunması sentetik önermeler için bir sınır durumunu ifade etmekte, ayrıca analitik önermeler karmaşık sentetik önermelerin unsurlarına çözümlenerek duyu deneyimiyle karşılaştırılabilir basit önermelerin elde edilebilmesine olanak sağlamaktadır. Sonuç olarak her iki dogma da terk edilmelidir. Ancak bu dogmaların terk edilmesi çok kökten sonuçlara yol açmaktadır. Quine’a göre bu dogmalar ortadan kalktığında, felsefe ile bilim arasında ve dolayısıyla spekülatif metafizik ile doğa bilimleri arasında çizmeye alışık olduğumuz sınırlar keskinliğini kaybedip bulanıklaşacaktır. Öte yandan sağduyuya dayalı genelgeçer düşünme biçimleri ile bilimsel düşünme biçimleri arasındaki yapısal farklardan da artık söz edilemeyecektir. Dolayısıyla, genel anlamda pragmatizme doğru bir kayma olacaktır.