SORU: Eleştirmen, “... okuduğu kitaplar dolayısıyla kendi zevkini kendi düşüncelerini, kendi duygularını söyleyen bir sanat adamıdır. Nasıl ki sanatta önemli olan tabiat değil de sanatçının kimliği ise, ‘tenkitte de asıl olan kitaplar, sözü edilen eserler değil, onları anlatan tenkitçinin yaradılışıdır, bu yaradılışın ortaya konduşu sanatsal ürünlerdir. ‘Münekkit bir sanatkârdır. Bir şairi, bir romancıyı ne için okuyorsak, onu da öyle okuruz.’ Tenkit yazısı bir şey öğrenelim diye, hangi kitap değerliymiş, hangisi değilmiş bize onu bildirsin diye okunmaz; tenkit yazısı da herhangi bir sanat yazısı gibi, zevk almak için okunur.’ Neden derseniz eleştirmen de bir yaratıcı, bir sanatçıdır da ondan. Bundan ötürü, eleştirmenden yazarla çevresi arasında bir köprü kurmasını beklemek yersizdir.” (Bezirci, 1968: 24-25). Yukardaki ifadesiyle Ataçın eleştiri ile ilgili hangi düşünceleri benimsediğini anlamaktayız?
CEVAP: Bütün bunlar Ataç’ın bir taraftan eleştiriyi sanat olarak kabul ettiğini, diğer taraftan öznel – izlenimci bir eleştiri anlayışını benimsediğini göstermektedir.