SORU: Epistemolojide “önermesel doğru” neyi ifade eder?
CEVAP: “Doğru” kavramı, bilgi üzerine düşünen felsefeciler için çok büyük bir öneme sahiptir. Bu konuda ilk olarak belirtilmesi gereken nokta şudur: Pek çok Batı dilinde ‘doğru’ ve ‘yanlış’ deyimlerinin normatif ve betimleyici kullanımları için birbirinden ayrı kelimeler kullanılırken, Türkçede farklı bir durum gözlenir. Dilimizde “doğru” ve “yanlış” hem normatif hem de tasvire yönelik anlamlar barındırmaktadır. Doğrunun etik kullanımından örnekler verilirse, ‘doğru insan’ ve ‘doğruluktan ayrılmamak’ gibi deyimlerde normatif bir taraf vardır. Yanlışın normatif kullanımına örnek “ihtiyacı olduğunda kardeşine yardım etmemesi çok yanlıştı.” cümlesidir. Etik kullanımda “doğrunun” tersi, “güvenilmez”, “kınamayı hak eden” gibi kavramlardır. Öte yandan, “doğrunun” ve “yanlışın” farklı bir kullanımı olduğu da açıktır. Bu kullanım, kendisini betimleyici bağlamlarda gösterir. Biz insanların iddiaları veya yargıları karşısında “Bu söylediğin yanlış”, “Bu doğru bir iddiadır.” gibi ifadeler kullanılır. Betimleyici bağlamlarda ortaya çıkan bu kullanım kapsamında, bir önerme için “doğru” nitelemesini kullanmak, onun dünyada olan olgularla uyum içinde olduğunu belirtme anlamını taşır. Örneğin, “Tavuklar uçabilir.” ve “New York İtalya’nın başkentidir.” önermelerinin “doğru” olmadığı söylendiğinde söz konusu olan durum budur.