SORU: Eski Türklerde Animizm örnekleri nelerdir?
CEVAP: İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren insanlar tabiattaki çeşitli unsurlara kutsallık atfederek animizm başta olmak üzere çeşitli inanış sistemleri oluşturmuşlardır. Bir başka ifadeyle, insanlar çok eski zamanlardan beri tabiatı sadece doğallığıyla değil ona dini değer de yükleyerek algılamışlardır. Bu bağlamda, eski Türklerdeki inanışlar arasında tabiat unsurlarına saygı gösterilmesi, dua edilmesi, kutsal kabul edilmesi gibi inanış ve uygulamaların var olduğu bilinmektedir. Buna göre, eski Türkler tabiatta birtakım gizli güçlerin varlığına inanıyor ve dağ, tepe, kaya, pınar, su kaynağı, mağara, ağaç, orman, göl, demir, kılıç, ateş, ocak ve benzeri varlıkların canlı ve bir ruha sahip olduğuna inanıyor, genel anlamda bu tür ruhlara sahip anlamında iye olarak adlandırıyorlardı. Eski Türkler ve günümüzde şamanist dünya görüşüne sahip pek çok Türk boyuna mensup kişiler, ırmak, dere, göl, dağ, tepe gibi pek çok doğal ve coğrafi unsurlarda insanlara yardımcı olan ruhların varlığına inanmaktadırlar. Bu tür ruh sahibi olduğuna inanılan sular, dağ, taş, ağaç ve ormanlık alanlar doğal olarak kutsal yerler olarak kabul edilmekte, çeşitli zamanlarda ziyaret edilerek ayinler yapılmakta, kurbanlar sunulup dua edilen sunaklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiç şüphesiz, gök cisimleri nasıl yaratıcı Gök Tanrı’nın yanı sıra yaratıcılar olarak kabul edilmiyorsa, bu tür yeryüzü unsurları da bir put veya yaratıcı olarak kabul edilmemektedir. Bu tür yerler ve inançlar Museviliği, Hristiyanlığı ve İslamiyeti kabul etmiş Türkler arasında da evliya, ata ve aziz kültlerine bağlanarak ve bu dinlerin iman ve inanç örüntüleriyle bağdaşarak yaşamaya devam etmektedirler. Bu durum tıpkı İslam öncesi bir kamlık uygulaması olan kurşun dökme inanç ve pratiğinin, Türklerin Müslüman olmasından sonra üç İhlas ve bir Fatiha Suresi’nin okunmasının eklenmesi yoluyla İslamileşmesine benzemektedir. Nitekim Anohin’in verdiği bilgiye göre şamanist olan Altay Türkleri de dağ, yer ve su ruhlarını Ülgen tanrı ve Erlik gibi inanışlarından ayrı düşünmektedirler. Onlara göre dağ, yer, su ve buzul ruhları insanlara iyilik, sağlık ve mutluluk veren koruyucular, sahipler veya iyelerdir. Bu iye ruhlara saygısızlık yapılırsa insanlara hastalıklar göndererek onları cezalandıracağına inanırlar. Türk dünyasındaki pek çok dağ, nehir, göl, kayalık gibi yer adları aynı zamanda oralarda yaşadığına inanılan söz konusu ruhların adları olarak karşımıza çıkar.