SORU: Hegel’in tarih felsefesinde birey ve devlet nasıl tanımlanır?
CEVAP: Hegel’e göre bireylerin özel ilgileri ve çıkarları genel olandan ayrı tutulamaz; tutkuyla birlikte ortaya çıkan özel ilgi ve yarar genelin eyleminden ayrılamaz: çünkü genel olan, özel ve belirli olan ile bunun olumsuzlanmasının sonucudur. Özel olana dünya tarihinde kendine özgü bir ilginin karşılık geldiğini söyleyen Hegel’e göre bu ilgi sonlu bir şeydir ve son bulacaktır. Genel ide tutkuları kendi ereği için kullanır. Genel îde’nin tutkuları kendi amacı için kullanmasına Hegel aklın hilesi (the cunning of reason) der. Dolayısıyla eyleyicilerin kişiliğinde tutkuları oyuna getiren bir akıl anlayışı var Hegel’in; ama burada söz konusu olan somut bireyin aklı ve tutkusu değil, insan aklı ve insan tutkusudur. Hegel insan aklı ve insan tutkusu arasındaki ilişkiden söz etmektedir burada. Bu ilişki de akıl dışı tutkuların da aklın özüne ait olduğu sayıltısıdır; Hegel’in akıl anlayışı tutkuları da içeren bir aklı varsayar. Bu anlayışta bireyler gözden çıkarılır, tarihte etkisizdir. Bu araçlarla gerçekleşen ereğin gerçeklikteki oluşumunun ne olduğuna gelince, ‘Devlet’ bu araçlarla gerçekleşen mutlak ereğin uygulanacağı malzemedir yani bu mutlak son-erek kendisini ‘Devlet’te gerçekleştirir. Devlet hukukun, sanatın, bilimin, felsefenin kendisinde buluştuğu birliktir. Devlette özgürlük nesneleşir ve gerçekleşir. Çünkü Hegel’e göre tek kişinin keyfi davranışları özgürlük değildir, özgürlük yasasızlık değildir. İnsanların gelip geçici olan öznel düşüncelerinde ve eylemlerinde kalıcı öğe olarak bu genel olan, ussal olandır. Bunların kalıcı olması da Hegel’e göre devletin amacıdır. Yalnızca devlet tabanı üzerinde sanat ve din diye bir şey olabilir. Bu yüzden dünya tarihinde yalnız devlet kurmuş olan halkların sözü edilebilir yani yalnız devlet kurmuş olan halkların tarihi vardır. Dünya tarihinin konusu da devlettir çünkü özgürlük devlette nesnellik kazanır.