MAHALLİ İDARELER MALİYESİ Dersi Mahalli İdarelerin Sorunları ve Çözüm Önerileri soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

İdareler arasındaki gelir bölüşümü sorunları nelerdir, anlatınız.


CEVAP:

Kamu kesiminde yer alan merkezî yönetim ve mahalli idarelerin gelirlerinin alındığı kaynağın (millî gelir diyebiliriz) aynı olduğu hatırlanırsa, yönetimler arasında bölüşümün gereği ve önemi iyi anlaşılacaktır. Her yönetim birimine ayrı ayrı gelir toplama yetkisinin verilmesi hâlinde doğabilecek sorunları gidermek için çoğunlukla merkezî yönetim aracılığı ile çeşitli gelirler toplanmakta ve yerel yönetimlere dağıtılmaktadır.
Belediye gelirlerinin anlatıldığı ünite konularından hatırlayacağınız gibi bazı belediye vergilerinde, tahsil edilen vergi hasılatından belirlenmiş bir oranın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na aktarılması, büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında toplanan gelirlerin bir kısmının birbirlerine aktarılması gibi düzenlemeler karmaşa yaratabilmektedir. Gelirlerin idareler arasında belli oranlarda dağıtılması usulü getirilip, dağıtım yapması gereken idareye dağıtımı yapmadığında uygulanacak yaptırım belli değilse, idarelerin payları hiç yatırmaması veya geciktirerek yatırması örnekleri geçtiğimiz yıllarda gözlenmekteydi.
13 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu bu konuda şu düzenlemeyi getirmiştir;
“Büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri; tahsil ettikleri vergiler ve benzeri mali yükümlülüklerden birbirlerine ödemeleri gereken paylar ile su, atık su ve doğal gaz bedellerini zamanında yatırmadıkları takdirde, ilgili belediye veya bağlı kuruluşun talebi üzerine söz konusu tutar, İller Bankası tarafından, yükümlü belediyenin genel bütçe vergi gelirleri payından kesilerek alacaklı belediyenin hesabına aktarılır. Gecikmeden kaynaklanacak faiz ve benzeri her türlü zararın tazmininden ilgili ilçe belediye başkanı ve sayman şahsen sorumludur. Bu fıkra hükmü, ilçe belediyeleri hesabına yapılacak her türlü aktarmaları zamanında yapmayan büyükşehir belediye başkanı, bağlı kuruluş genel müdürleri ve saymanları hakkında da uygulanır.”
Bu düzenlemeye göre, geçmişte yaşanan bazı sıkıntıların ortadan kalkacağını söylemek doğru olacaktır. Emlak vergisinde diğer idarelere pay verme uygulamasının kaldırılmasında olduğu gibi, tüm gelir kaynaklarında mahalli idarelerin her birimi topladığı gelir türünü sadece kendisi almalı, bir başka idareye pay vermeyecek düzenlemeler yapılmalıdır. Bu, sistemde anlaşılabilirliği ve uygulama kolaylığını sağlayacaktır.
Belediyelerin en önemli gelir türü, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belediyelere aktarılan paydır. Merkezî yönetim bütçesinden, esaslı payların belediyelere aktarılacağını bundan sonra da beklememek gerekir. Bazı görevler merkezî yönetimden yerel yönetimlere aktarılırsa pay oranı birkaç puan arttırılabilir. Bu da hiç bir zaman tatmin edici olmayacaktır. Merkezî yönetimce yapılacak hizmetler azalıncaya kadar bu tablo devam edecektir.
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle, faydası bölünebilir olan yerel hizmetleri, hizmetten yararlanana ödettirmek gerekecektir. Toplumsal fayda yönü yanında özel faydası da olan, yarı bölünebilir hizmet maliyetlerinin bir kısmının da hizmetten doğrudan yararlananlardan tahsil edilmesi gerekecektir.
Belediye Gelirleri Kanunu’nda yer verilen belediye vergilerinde de, bazı vergileri kaldırarak kalanları da daha esaslı bir yapıda düzenleyerek iyileştirmeler yapılabilir. Örneğin, ilan ve reklam, eğlence ve çevre temizlik vergileri iyi bir düzenlemeye tabi tutulup haberleşme, elektrik ve havagazı tüketim ve yangın sigortası vergileri kaldırılabilir veya iyileştirilmelidir.
Genel bütçe vergi gelirlerinden pay verme usulünde de belediyelere pay verilirken, gelişmişlik endeksine göre yapılan pay dağıtımının etkisi nüfus kriterine göre artırılmalıdır.
Büyükşehir belediye sınırları içinde toplanan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından ayrılan %6’lık payın, büyükşehir belediyelerine dağılımında son yapılan düzenlemeler eskiye oranla daha adaletli ise de yine bazı büyükşehir belediyelerinde bulunan büyük sanayi kuruluşları merkezlerinin başka bir büyük şehirde olması nedeniyle (örneğin: İstanbul’da) ödediği vergiler, ilgili kuruluşun merkezinin bulunduğu yer büyükşehir belediyesine kayıtlı olacaktır. Buna karşılık, sanayinin bulunduğu büyükşehir belediyesi hizmet vermekle yükümlü olmasına rağmen alacağı payda noksanlık olabilmektedir.