EKONOMİ SOSYOLOJİSİ Dersi FEMİNİZM VE İKTİSAT soru detayı:
SORU:
İktisadi hayatın yalnızca kıtlık, bencillik ve rekabet kavramları ile açıklanması olgusuna feminist iktisadın bakış açısı nedir?
CEVAP:
Bilindiği üzere neoklasik iktisadı karakterize eden üç temel kavram vardır: Kıtlık, bencillik (kendi çıkarını gözetme) ve rekabet. Kuşkusuz bu kavramlar gerçek hayattaki bir kısım iktisadi ilişkileri yansıtmaktadır. Ancak bütün iktisadi ilişkileri değil. Yani, bu üç kavram tablonun sadece bir kısmını yansıtmaktadır. Tablonun diğer kısmında bolluk, diğergamlık ve işbirliği bulunmaktadır. Daha doğrusu Kıtlık/Bolluk, Bencillik/Diğergamlık ve Rekabet/İşbirliği birer ikilem oluşturmaktadır. İkilemin her iki unsuru da hayatın içinde yer almaktadır. İkilemin bir yanı erkeksi diğer yanı da kadınsı kabul edilmektedir. Yerleşik iktisat kadınsı gördüğü unsurları ihmal ederek sadece erkeksi gördüğü noktalarda yoğunlaşmaktadır. Bu da iktisat biliminin çizdiği ekonomi tablosunun “gerçek” durumdan oldukça farklılaşmasını getirmektedir. Ayrıca sadece iktisadi hayatın kıtlık, bencillik ve rekabet yönünün ele alınması statükonun korunması ve yeniden üretilmesini sağlamaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak toplumsal cinsiyete dayalı işbölümü tarafından biçimlendirilen iktidar yapısı ile onunla paralel giden genel olarak toplumdaki bireyler arasında, özellikle de kadın ve erkekler arasında; refahın dağılımının yeniden düzenlenmesinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Diğer yandan toplumdaki fiili ilişkilerin erkeksi olarak görülen özellikler taşıyan kıtlık, bencillik ve rekabet ile karakterize edilecek kısmının konu edinilmesi bu biçimde davranmayı da özendirmektedir. Bir örnek vermek gerekirse, yerleşik iktisadın fayda fonksiyonu ek gelirin ek bir tüketime harcanmasının faydayı artıracağını varsaymaktadır. Bu yaklaşım, gelirini diğergam bir biçimde başkalarının tüketimini artırmak için harcayan insanın sağladığı faydayı yok kabul etmektedir. Yani bencillik esasına dayalı bir fayda fonksiyonu, gelir dağılımının düzeltilmesinin insanların fayda fonksiyonlarını etkileyebileceğini yok saymaktadır. Hatta, emeğin marjinal verimliliği teorisine göre, eğer emek piyasasında cinsiyet ayrımının giderilmesinin maliyeti getirisini aşıyorsa cinsiyet ayrımını korumak iktisadi açıdan tercih edilmelidir. Bu, cinsiyet ayrımının kaldırılmasının çok pahalı olduğu ve sonuçta maliyetleri artıracağı için çok istenen bir durum da olmadığını ima etmektedir. Burada iki yönlü bir sorunla karşılaşılmaktadır. İlk aşamada, mevcut iktisadi ilişkilerin belirli bir kısmı öne çıkarılmaktadır. Yerleşik iktisadın, kadınların ekonomik faaliyetlerini göz ardı ederek erkeklerin iktisadi etkinliklerini konu edinmesi, “gerçek” iktisadi hayatın iktisatçılar tarafından tasvir edilenden oldukça farklı olduğu anlamına gelmektedir. İkinci olarak, pozitif bilgi adına “olması gereken”in (normatif bilginin) değer yargılarına bağlı olarak değişeceği gerekçesiyle göz ardı edilerek olanın öne çıkarılması, kadınlar aleyhine olan statükonun yeniden üretilmesine ve böylece var olan ilişkilerin güçlenmesine hizmet etmektedir. Bu, pozitif bilgiyi öne çıkaran bütün metodolojilerin ortak özelliğidir.