TEMEL İNSAN HAKLARI BİLGİSİ II Dersi İnsan Hakları Kavramı ve Kökeni soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

İnsan haklarının öznesi olarak birey ne anlama gelir?


CEVAP:

İnsan haklarının öznesi topluluklar değil bireylerdir. İnsan hakları insanlara, insan olmaları sebebiyle verilen haklardır. Bu bakımdan insan hakları temelde “birey hakları”dır (Donnelly, s.1921). Bunun nedeni ise sadece bireylerin tercihlerde bulunabilmesidir (Erdoğan, İnsan Haklarına Kavramsal Bir Yaklaşım, s.10). Bu bakımdan özgürlük sadece insanlar için kullanılması anlamlı olan bir kavramdır. Grupların, toplulukların ise mecazi anlamda dahi düşünme, mütalaa etme kabiliyetleri yoktur. Grup ve toplulukların kararlarından bahsederken o topluluğun üyelerinin ortak kanılarından ya da çoğu zaman olduğu gibi o grubun ya da topluluğun başında olan veya olanların fikirlerinden söz etmiş oluruz. Bu çerçevede toplulukların hakları gibi görünen haklar (dernek kurma hakkı, toplantı ve yürüyüş özgürlüğü vb.) aslında o toplulukları oluşturan bireylerin hakları veya bireylerin başka bireylerle kullandıkları haklardır. İnsan haklarının öznesinin bireyler olması demek aynı zamanda bu haklara sahip olmanın belli bir topluma, kolektiviteye bağlı olmaması anlamına gelir. İnsan haklarının bir kolektiviteye mensubiyetten bağımsız olması zorunludur. Çünkü insan hakları çoğu kez topluma ve devlete karşı ileri sürülen haklardır. İnsan hakları topluluklara ve kollektif kimliklere karşı tanımlanması gereken haklardır. Çünkü klektivitenin bireyin tercihlerini bastırabildiği yerde insan haklarının varlığından söz etmek pek mümkün değildir.
Nitekim günümüzde kolektif kimlikler adına insan haklarının bastırıldığı veya bu haklardan toplum veya topluluk lehine vazgeçilmesinin istendiği, beklendiği pek çok durum söz konusu olabilmektedir. Bugün “ulusal egemenlik”, “ulusal self-determinasyon” gibi kavramların bireysel insan haklarını yok etmek üzere kullanılmaları az rastlanan bir durum değildir. Bu hak Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.”