SORU: İstanbul’un iaşesinin 17. ve 18. yüzyıl dönemsel
özellikleri nelerdir?
CEVAP: 17. yüzyıl sonlarına kadar, başkentin iaşesinde
devlet daha az görünürdür. Bu yapı, Rumeli’de ilerleyişin
durduğu hatta geri çekilmenin başladığı 17. yüzyıldan
itibaren değişmeye başlamış, bir sonraki yüzyılda şehrin
iaşesinde daha müdahaleci bir yapı ortaya çıkmıştır. Geri
çekilme nedeniyle iaşe alanlarının daralmasından dolayı
yapılan düzenlemeler (tedarikin denetimi, devlet
memurlarının süreçte daha yoğun yer almaları, yeni
tedarik alanlarının belirlenmesi vs.) 18. yüzyılın
sonlarında çok daha belirgin bir biçimde görülecektir.
Çünkü bu dönemde başkentin et ve tahıl ambarlarından
biri olan Karadeniz’in kuzey bölgesi tedricen elden
çıkacak veya tedarik güvenliği olmayan bir bölge haline
gelecektir. İaşeye yönelik devlet müdahalesinin seçici ve
pragmatik bir karaktere sahip olduğu söylenmelidir.
Burada müdahaleden amaç, devletin piyasadaki mal arzını
geniş tutmaya yönelik hareketlerdir. Bu müdahale,
fiyatları mümkün olduğunca düşük gerçekleştirmeyi
amaçladığından doğrudan toplumun refahıyla ilgilidir.
Piyasaya dönük müdahale, yalnızca şehre bol miktarda
mal girmesini sağlamakla sınırlı değildi. Aynı zamanda
şehirdeki tüccarın herhangi bir spekülatif girişimde
bulunmalarını engellemek için yeterince denetlenmeleri de devletin sorumluluğunda olan bir işti. Devlet müdahalesi,
devletin bizzat iaşe sürecinde memurlarıyla rol alması
şeklinde gelişmedi. 18. yüzyıla ait çalışmaları olan Lütfi
Güçer, şehrin iaşesinde devletin rolünün % 10
düzeylerinde olduğunu belirtir. Demek ki, % 90’ının özel
sektör tarafından işletilen iaşe ağından söz edilmektedir.