EPİSTEMOLOJİ Dersi BİLGİNİN KAYNAKLARI SORUNU (2): USÇULUK soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Kant ile David Hume'un deneyimciliği arasındaki ilişkiyi açıklayınız?


CEVAP:

Kant usçu bir düşünür olsa da, özelikle Hume’un deneyimciliğinden oldukça etkilenmiştir. Kant’ın Hume’a katıldığı en önemli nokta, “insan aklının deneyime hiç başvurmaksızın bazı evrensel veya metafizik doğruları keşfedebileceği” tezinin kabul edilemez bir düşünce olduğudur. Bilindiği gibi, Platon’dan Descartes’a (ve hatta Locke’a) uzanan çizgide metafizik fikirler üreten düşünürler, insan aklının algılara veya deneyimselliğe dayanmaksızın gerçekliğin yapısına dair önemli keşifler yapabileceğini, örneğin tözsel düzeni anlayabileceğini varsaymıştı. Kant’a göre, bu tür çabalar, ya insan bilgisine ilişkin şüpheciliğin güç kazanmasına ya da dogmatik düşünce sistemlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kant’ın temel amaçlarından biri, bu karamsar tablo karşısında yapıcı bir perspektif sunabilmektir.

 

Hume’a göre biz temel olarak iki tür bilgi sahibi olabiliriz: Duyu verilerine dayanan deneyimsel bilgi ve mantıksal (veya “biçimsel”) bilgi. Eğer bu doğruysa, metafiziğin veya genel olarak felsefenin herhangi bir bilgi verme olasılığının olmadığı ortaya çıkar. Bunun nedeni, felsefe yaparken kullanılan önermelerin ne dünyada gözlemlenebilen olgulara ne de mantıksal bağıntılara karşılık gelmesidir. Kant,
deneyimciliğin bu yönüne karşı çıkar ve felsefenin (veya metafiziğin) olanaklı olduğunu savlar. Bu tavır Kant’ı epistemolojik açıdan deneyimcilerden ayıran en önemli noktadır. Özetle, Kant’ın felsefesinin önemli bir sentezi hedeflediğini söyleyebiliriz. Kant bir yandan deneyimciliğin eleştirel bir tarzda gündeme getirdiği bazı önemli konuları ve sonuçları kullanırken, bir yandan da deneyimciliğin eksik bıraktığı veya tam açıklayamadığı bazı felsefi noktaları sistematik ve gerekçelendirilmiş bir şekilde ortaya koymayı ve savunmayı amaçlamaktadır.