EPİSTEMOLOJİ Dersi BİLGİNİN KAYNAKLARI SORUNU (2): USÇULUK soru detayı:
SORU:
Kant'a göre bizim sınırlanmış varlıklar olmamızın bilgi alanı dışında ne gibi sonuçları vardır?
CEVAP:
Kant’ın görüşüne göre, bizim sınırlanmış varlıklar olmamız yalnızca bilgi konusunda değil varlık konusunda da önemli sonuçları olan bir olgudur. Kant’a göre, bize görünen dünya ve onun nesneleri bizim bilişsel sınırlarımız tarafından şekillenmiş ve sınırlanmış olarak karşımıza çıkmak durumundadır. Ancak Kant açısından bunun öznel veya kişinin şartlarına bağlı bir durum olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Kant’ın kastettiği, sonlu ve sınırlı her varlık türünün “nesne” olarak aldığı şeylerin o türün zihinsel özellikleri tarafından belirlenmek durumunda olduğudur. Elbette bizim bir tür olarak nesneyi bilişsel yollardan sınırlandırıyor ve belirliyor olmamız, o nesneyi yaratıyor olduğumuz anlamına gelmez. Kant’ın söylediği şöyle anlaşılabilir: Eğer hepimiz bebeklikten itibaren ve sürekli olarak pembe gözlükler takıyor olsaydık, dünyanın bize görünen nesneleri o yolla bilgisel açıdan “sınırlanmış” ve “belirlenmiş” olurdu; ancak gözlük takma işlevinin nesneleri öznel bir şekilde “yarattığını” iddia etmezdik. Kant’ın da kastettiği, aslında varlık alanının kendisi olarak (veya “kendi içinde”) var olduğu, ancak bizim onu “olduğu gibi” anlayamayacağımızdır. Kant’ın “Kopernik Devrimi”ni şimdi daha iyi açıklayabiliriz. Kant’a göre bizim zihnimizi nesnelere uydurarak algıladığımız ve anladığımz fikri son derece yanıltıcıdır. Tam tersine, eğer bir nesne bize belli bir nesne olarak görünebilmişse, bunun nedeni nesnenin bizim sınırlarımıza uygun hâle gelmesidir. Bir nesne, diyelim, bana “ağaç” olarak görünürken başka bir varlığa –ki bu mutlaka dünya üzerinde yaşayan bir varlık olmayabilir– çok daha farklı bir şekilde görünebilir.