MEDENİ HUKUK II Dersi VEKALET SÖZLEŞMESİ-VEKALETSİZ İŞGÖRME-KEFALET SÖZLEŞMESİ soru detayı:
SORU:
Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumluluğunun kapsamını anlatınız.
CEVAP:
Kefilin sorumluluğunun maddî kapsamının dış sınırını, kefalet sözleşmesinde yer verilmesi zorunlu öğe olan azamî tutar göstermektedir. Bu sınırlar içerisinde nelerin yer alabileceği TBK 589’da yer almaktadır. Buna göre kefilin borcunun kapsamı dört temel öğeden oluşmaktadır: (1) Asıl borç ile (2) borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları, (3) Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi koşuluyla, borçluya karşı yönelttiği
takip ve davaların masrafları ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar, (4) işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri.” Asıl borçlunun kusur ve temerrüdünün yasal sonuçları kavramına temerrüt nedeniyle uğranan gecikme zararının ya da olumlu zararın tazmini ve temerrüt faizi girmektedir. Ticarî iş niteliğindeki kefalette kefil ya da kefillere asıl borçlunun yükümlendiği borcu yerine getirmediği bildirilmeden temerrüt faizi yürütülemez (yeni TTK 7/I, cüm. 2).
2. Sözleşmenin yazılı şeklinin zorunlu içeriğinde yer alan ve şekle nitelik kazandıran öğelerden biri olan
sözleşme tarihini gösterme öğesinin önemli işlevlerinden biri, kefilin sorumluluğunun zaman sınırını belirlemektir. Gerçekten TBK 589/III’e göre, “Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumludur.” 3. Kefalet, asıl borca bağımlı (fer’i) borç yaratmaktadır. Asıl borcun varlık ve geçerliliği, asıl borcun ifa
ya da başka bir yolla sona erdirilmiş olması kefaleti de etkilemektedir. Bu cümleden olarak “Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.” (TBK 589/IV).