ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ Dersi Endüstri İlişkilerinde Yeni Gelişmeler soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Korporatizm ve sosyal diyalog ilişkisi nedir?


CEVAP:

Korporatizm ve Sosyal Diyalog; Korporatizm kavramı genel olarak tarihsel anlamını, II. Dünya Savaşı öncesi otoriter siyasi rejimlerin içerisinde bulmuştur. Bu anlamın arkasında, toplum içerisindeki çıkar ayrılıklarının ortadan kalktığı ve devlet eliyle ortak bir toplumsal amaca doğru işbirliği yapıldığı varsayımı yer alır. Devlet, tüm sınıfsal kesimlerin temsilcisi olarak ekonomik hayata dair kararların merkezidir. Sınıfsal ayrım ve çatışmaları öne çıkardığı için sosyalizme, çıkarların farklılığını vurguladığı için çoğulculuğa karşı olan korporatizm, tüm bu nedenlerle doğal olarak faşist anlayışı çağrıştırmaktadır. Bilindiği gibi faşizm sınıflar arasındaki çelişkileri yok sayan bir zihniyetin adıdır ve faşist toplumsal örgütlenme anlayışına göre, tüm toplumsal sınıf ve kesimler devletin önderliğinde kurulacak korporatif örgütlerle “millî uyum” içine sokulacaklardır. Korporatist uygulamaların ilk kez iki dünya savaşı arasında Avrupa’nın klasik faşist ülkelerinde görülmüş olması, ayrıca bu çağrışımı kolaylaştıran bir diğer önemli etkendir (Üstün ve Üstün, 2000, s.163). Bu kavram; tarihsel anlamını bulduğu zeminden ayrılmış, yıllar sonra tekrar geçerli bir gündem maddesi hâline gelmesi 1970’lerin sonlarıyla beraber olmuştur. Bu dönem içerisinde kavram, daha farklı bir düzeyde, ‘neo-korporatizm’ adıyla inşa edilmiştir. Makal’a göre neo-korporatizm kavramsal olarak birbirinden farklı vurgular içeren ama birbiriyle yakından ilişkili üç anlama sahiptir (Makal, 1998, s.289);

1. Ulusal ölçekte örgütlenmiş, belirli bir alanda uzmanlaşmış, hiyerarşik bir örgütsel yapıya ve üyeleri üzerinde tekelci güce sahip yapının varlığı, 2. Farklı çıkar gruplarının, bu tür özellikler taşıyan örgütleri arasında kurulan ilişkiler, 3. Bu çıkar gruplarının demokratik-çoğulcu bir siyasal yapı içerisinde, devletle ilişkileri göz önüne alınarak siyaset oluşumuna dahil edilmeleri. Bu maddeleri değerlendirdiğimizde, neo-korporatizmin çoğulcu bir endüstri ilişkileri sisteminin işlerliğiyle yakından ilgili olduğunu fark ederiz. Neokorporatizm bu anlamıyla, merkezi bir çalışan ve işveren örgütlenmesi yapısının, devlet katılımı ya da aracılığıyla, oluşturulabilecek sosyal politikaların içeriğini belirleyecek kurumsal mekanizmalar içerisine kendine yer bulabilmesini ifade edecektir. Bu noktada sosyal diyalog mekanizmasının neo-korporatist anlamlar taşıdığı açıktır. Ancak belirtmek gerekir ki nasıl sosyal diyalog ülkelerin kendi endüstri ilişkileri geleneği içerisinde bir anlam buluyorsa korporatizm de farklı siyasi yapılanmalarda farklı içeriklere sahip olmaktadır. Endüstri ilişkileri mekanizmaları daha erken gelişmiş siyasal yapılarla, daha aksak geliştiği siyasal yapılar karşılaştırıldığında; bu yapılar arasında korporatist uygulamalar açısından düzey farklılıkları karşımıza çıkar. “Endüstrileşmiş, batı toplumlarındaki korporatist uygulamalar ‘liberal’, ‘toplumsal’ vb olarak nitelenirken genellikle az gelişmiş ülkelerde gözlenen korporatist nitelikli uygulamalar; anti-liberal, kapitalist gelişmesi gecikmiş, otoriter, neo-merkantalist anlamlarını içeren, devletin yapısal bir gereği olmasa bile tanımlayıcı bir öğesi olarak devlet korporatizmi olarak nitelenir” (Makal, 2002, s.178). Bu bilgiler ışığında Türkiye’deki ender sosyal diyalog mekanizmalarından olan ve neo-korporatizm tanımına en yakın karşılığı barındıran kurumsal yapı olarak Ekonomik Sosyal Konsey karşımıza çıkacaktır. 1995 yılında bir Başbakanlık genelgesi ile oluşturulan bu kurum uzun bir zaman dilimi, yapısı gereği (toplantıların gündemini hangi taraf belirleyecek üye kompozisyonunda ağırlığın ne yönde olduğu sorunlar vb) sağlıklı bir mekanizma olarak işleyememiştir. Yakın zamanda yapılan anayasa değişiklikleri ile anayasal bir kurumsal yapıya dönüştürülse de henüz bu değişikliklerin uygulamaya dönük alt yasalaşma etkinlikleri tamamlanmadığı için nasıl bir kurumsal yapı ortaya çıkacağı net değildir. Türkiye’deki sosyal diyalog zemini bu gözle değerlendirildiğinde, Ekonomik Sosyal Konsey’in devlet politikalarının yürürlüğe girmesini tavsiye edici oluşu ve çoğulcu yapının alınan danışma kararlarına yansımadığı düşünülürse devletçi bir neo-korporatist mekanizma olduğu ileri sürülebilir.