SORU: Lüksemburg Zirvesi’nden sonra Türkiye’nin Avrupa birliği politikasındaki gelişmeler nelerdir?
CEVAP: Aralık 1997’de Lüksemburg’da yapılan AB Konseyi Zirvesi’ne yansımıştır. Hem rapor hem de kararlarda Türkiye’nin açık bir biçimde genişleme sürecinin dışında tutulduğu ortaya çıkmıştır. Lüksemburg Zirvesi’nde Türkiye beklediğini alamayınca AB ile siyasi diyaloğu kestiğini açıklamış ve kendisine eşit koşullarda adaylık statüsü verilinceye kadar başta Kıbrıs ve Yunanistan konuları olmak üzere siyasi konularda AB’yi taraf kabul etmeyeceğini beyan etmiştir. Türkiye’nin tamamen kaybedilmemesi için üretilen Avrupa Konferansı gibi mekanizmalar da yeterli olamamış, Türkiye daha fazla içe dönerek, son derece sertleştirdiği Yunanistan ve Kıbrıs politikaları ile AB’yi etkilemeye çalışmıştır. Bu süreç içinde PKK liderinin Suriye’den çıkarılması için son derece etkin bir baskı uygulayan Türkiye, Abdullah Öcalan’ın kaçış sürecini de yakından takip etmiş ancak bu vesileyle önce italya, ardından Almanya, son olarak da Yunanistan ile ciddi gerilimler yaşamıştır. Abdullah Öcalan’ın Kenya’da Yunan Büyükelçiliğinde barınması ve buradan çıkarken yakalandığında üzerinden Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu çıkması, Türkiye’nin Yunanistan’a baskısını daha da artırmıştır. Türkiye bu politikasında, Yunanistan’ın AB konusunda Türkiye’yi bloke etmesine de son vermeye çalışmıştır. Başta Yunanistan olmak üzere AB tarafı ise Türkiye’nin AB içinde olmadığı bir durumda daha zor kontrol edilebilen bir ülke olacağını ve bölgede ortaya çıkabilecek bir istikrarsızlığın, ciddi olumsuz sonuçları olabileceğini fark etmiştir. Öcalan skandalı üzerine Yunanistan’da gerçekleşen kabine değişikliği ile Dışişleri Bakanı olan Y. Papaendrau ile Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem arasındaki olumlu ilişki kısa zamanda etkisini göstermiş ve iki ülke açık ve gizli bazı görüşmelerle aralarındaki sorunları çözme gayreti içine girmiştir. ABD de bu sürece yoğun biçimde destek olmuştur. Ancak iki ülke arasındaki soğukluğun giderilmesi ve kamuoyunun hazırlanmasında en etkili olan önce Türkiye ardından Yunanistan’da yaşanan büyük deprem felaketleridir. 20 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği depremler iki ülkenin anlaşma zeminini çok hızlı geliştiren bir faktör olmuş, Türkiye’nin AB içinde yer alması konusunda pek çok engel kendiliğinden ortadan kalkmıştır.