TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL MİRASI II Dersi TÜRKİYE'DE MUTFAK VE YEME İÇME KÜLTÜRÜ soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Mutfağımıza sonradan katılan ama kendi kültürel tarzını geliştirmiş önde gelen besinler ile bunların kültürümüze geliş yönleri nasıl tanıtılabilir?


CEVAP: a. Doğudan gelen içecekler: Kahve ve çay uluslararası ticaretle bu topraklara girmiştir. Anavatanı Afrika’dan bir Sufî aracılığıyla Arap kültürüne, oradan da Osmanlıya gelen kahve, İstanbul’da ilk olarak 1517’de içilmiş, 1600’lerde tüm imparatorluğa yayılmıştı. b. İran ve Arap kültürüyle etkileşimle gelen besinler: Araştırmacılar bu etkileşimin nedenini açıklamak için iki tarihi olaydan yararlanır: Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ve İslamiyet’in kabulü. c. Doğu’dan gelen diğer besinler: Osmanlı İmparatorluğu’nun Şam (kuru meyve), Mısır (pirinç, şeker, mercimek, nohut, şehriye ve baharat) ve Kıbrıs’ı (şeker) fethi, bilinmeyen ya da çok lüks olan (örn. şeker) bazı gıda maddelerini, mutfağımızın vazgeçilmezleri arasına sokmuştur. Pirinç, Çin ile olan ilişkiler sayesinde Orta Asya’dan itibaren Türklerin bildiği bir tahıldır. Osmanlı Dönemi’nde, imparatorluk sınırları içinde de ekilen bu ithal ürünle yapılan pilav, zamanla bulgur pilavının yerini alarak Türkler için günlük yemeklerin olduğu kadar ziyafetlerin ve tören yemeklerinin ana yemeği olmuştur. Bu tahıl öyle sevilip işlenmiştir ki pirinç pilavının iki ana pişirme tekniğinden biri İran’a (süzme; haşlanan pirinç süzülür yeniden pişirilir), diğeri de Türkiye’ye özgüdür (salma ve savurma). d. Amerika kıtasının keşfiyle gelen besinler: Tarihte Türklerin, değişik gıda maddelerini mutfaklarına katarak günümüze kadar etkili olacak değişmeleri sağlayan dönem, 18.yy’dır. Osmanlıda Amerika kıtasından gelen meyve ve sebzelerin (patates, mısır, çalı fasulyesi, yeşil ve kırmızı biber, karnabahar vb.) ekiminin yapılıp bir damak zevki geliştirecek şekilde kullanımına ancak 19.yy’da başlamıştır. e. Uluslararası pazarın sunduğu besinler: Böylesi geniş çaplı bir yeni malzemeyle tanışma süreci sonraki yüzyıllarda daha küçük ölçekte yaşanmamıştır. İthalat yapan yerel firmalar ya da uluslararası zincir marketler sayesinde farklı meyve (ananas, kivi, avokado), yiyecek (peynir çeşitleri, tütsülenmiş balık ve kırmızı etler, konserve ürünler, makarna sosları vb.) ve sebzeler (Brüksel lahanası, brokoli vb.) özellikle 1980’lerin ikinci yarısından itibaren Türk mutfağına girmeye başlamıştır. Bu yeni besinler, 80’li yıllardan sonra doğan kuşakların beslenme dizisinde, tarihsel olarak damak tadına sahip olduğumuz erik kadar sıradan bir yere sahiptir.