SORU: Nietzsche’nin ilk eserlerinden olan Trajedinin Doğuşu’ndaki temel savları nelerdir?
CEVAP: Yunanlılar yaşamın korkunç, tehlikeli ve açıklanamaz olduğunu kabul etmelerine karşın kötümserliğe teslim olmayıp yüzlerini daima yaşama dönmüşler, bunu da sanat ortamı yoluyla dünyayı ve insan yaşamını dönüştürerek başarmışlardır. Dünyayı estetik bir fenomen olarak görmüş, bunu da Dionisian ve Apollonian tutumlara karşılık gelen iki yolla başarmışlardır. Dionisios yaşam akışının bir simgesidir. Dionysos ayinlerinde görülen ve hiçbir kural tanımayan taşkınlıklar, coşkulu eylemler yaşam akışını simgelemektedir. Buna karşılık Apollon ışığın, ölçünün kısıtlamanın simgesidir. Bireyleşme ilkesini temsil eder. Nietzsche, Yunanlıların sanata, güzelliğe ve forma olan bu bağlılıklarının temelinde, dürtünün, tutkunun önüne çıkan her şeyi silip süpüren karanlık ve biçimsiz selini görür. Bu sele kapılıp gitmemek yine olgusallığın estetik dönüşümü yoluyla olanaklı olabilir. Bunun da yine Apolloncu ve Dionysosçu yolları vardır: Olgusallık üzerine estetik bir örtü çekmek, ideal bir biçim ve güzellik dünyası yaratmak Apolloncu yol olacaktır, bu yolun anlatımı kendisini Olimpos mitolojisinde epik ve plastik sanatlar alanında bulur. İkinci yol varoluşu tüm karanlığı ve ürkütücülüğü içinde onaylamak ve kucaklamaktır, bu yol Dionysiosçu tutumdur ve kendine özgü sanat biçimleri trajedi ve müziktir. Trajedi varoluşu gerçekten estetik bir fenomene dönüştürür. Bunu yaparken varoluşun üzerine bir örtü çekmez, onu salt estetik bir biçimde sergiler ve doğrulamış olur.