SORU: Osmanlılarla Memlüklüler arasında sorun yaşanmasının nedenleri nelerdir?
CEVAP: II. Mehmed’in İstanbul’u almasının ardından Memlük sarayıyla yürüttüğü diplomatik yazışmalarda gazi unvanını belirgin hatlarla öne çıkarması, Osmanlı-Memlük ilişkilerinde belli belirsiz bir kopuşa işaret ediyordu. II. Mehmed, 1458’de Hicaz suyollarının bakımsızlığını ileri sürerek hacıların yol boyunca rahat etmesini sağlamak amacıyla bölgeye tamirci ustalar yollamaya kalkıştı. Bu girişim, hac yolları ve İslam’ın mukaddes yerlerinin koruyucu sıfatını haiz Memlükler tarafından siyasî bir müdahale ve kışkırtma olarak algılanarak hoş karşılanmadı. Bu, bir anlamda iki devlet arasında soğuk savaşın başlangıcı oldu. Memlük sultanı, Akkoyunlular, Karaman ve Dulkadiroğulları’nı himayesi altında görüyordu. Fatih’in Trabzon’u alışını (1461) Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın nüfuz sahasına bir müdahale olarak kabul eden Memlük sultanı Seyfeddin Aynal, diplomatik teamüllere aykırı olarak Osmanlı padişahını tebrik etmedi. Uzun Hasan’ın annesi, Trabzon kuşatması yüzünden yaşanan siyasî buhranı çözmek amacıyla Fatih’e şahsen müracaat etmiş olsa da, Osmanlı sultanı kibar bir üslupla bu kenti almadan dönmeyeceğini beyan etmişti. Trabzon hâkimleri, Komnenos ailesine mensup oldukları için II. Mehmed bunların ortadan kaldırılmasını imparatorluğunun inşası yolunda önemli bir basamak addediyordu. II. Mehmed, Aynal’dan sonra Memlük sultanı olan Hoşkadem’in tahta cülusunda sessiz kalarak diplomatik savaşa devam etti. 1463’te, Memlük sultanına Hıristiyanlara karşı kazandığı zaferleri anlattığı bir mektup yollayan II. Mehmed, mektupta Hoşkadem’le kendisini eşit seviyede takdim ettiği gibi, elçisine de Memlük sultanı karşısında yer öpmemesi talimatını vermişti. Nihayet, 1465’te kızışan Karamanoğulları meselesi, Osmanlı ve Memlük sarayları arasındaki münasebetleri iyice bozdu.