VERGİ TEORİSİ Dersi Verginin Tanımı, Amaçları, Tarihsel ve Teorik Gelişimi soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Ödeme gücü prensibinin ortaya çıkması nasıl
olmuştur?


CEVAP:

Feodal toplumların Avrupa’da 1700’lerde
sona ermeye başlamasıyla birlikte, vergiler ile kamu
hizmetleri arasındaki ilişkinin sadece fayda
prensibine dayandırılarak açıklanamayacağının
farkına varılmıştır.
Yatay adalet aynı ekonomik koşullara sahip kişilerin
vergisel açıdan aynı muameleye tabi tutulmalarını ifade
eder. Dikey adalet ise farklı ekonomik koşullardaki
kişilerin vergisel açıdan farklı muameleye tabi
tutulmalarını ifade eder.
Dikey adaleti sağlamak için genellikle artan oranlı
vergileme uygulanmakta ve böylece vergi borcu gelirdeki
artıştan daha hızlı artmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse
artan oranlı vergilemede 20 lira geliri olan 2 lira (gelirinin
%10’u), 30 lira geliri olan 4 lira (gelirinin %13,3’ü) vergi
ödeyecektir. Bunun alternatifleri ise azalan oranlı ve düz
oranlı vergilemedir.
Azalan oranlı vergilemede vergi borcu gelirdeki artıştan
daha yavaş artmaktadır. Yukarıdaki örnekte azalan oranlı
vergilemeye göre 20 lira geliri olan 2 lira (gelirinin
%10’u), 30 lira geliri olan ise 2,5 lira (gelirinin %8,3’ü)
vergi ödeyecektir.
Düz oranlı vergilemede ise vergi gelirin sabit bir yüzdesi
şeklindedir. Yukarıdaki örnekte nispi oranlı vergilemeye
göre 20 lira geliri olan 2 lira (gelirinin %10’u), 30 lira
geliri olan ise 3 lira (gelirinin %10’u) vergi ödeyecektir.
Vergilemede ödeme gücü ilkesi açısından bakıldığında
yatay adalet, ideal vergi matrahının araştırılmasını, yani
aynı gelire sahip olan iki kişinin aynı vergiyi ödemesini
gerekmektedir. Buna karşılık dikey adalet ise ideal vergi
yapısının araştırılmasını ifade etmektedir. Bunun da iki
ayrı bileşeni vardır. Bunlar vergi matrahının farklı
değerlerine uygulanan vergi oranları ve mükelleflere
tanınan indirimlerdir (muafiyet, istisna, vb.).