TEMEL İNSAN HAKLARI BİLGİSİ II Dersi İnsan Hakları Kavramı ve Kökeni soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Özgürlük kavramı ne anlama gelir?


CEVAP:

İnsan haklarının temelinde bulunan haklardan yararlanma özgürlüğü daha geniş bir ifade ile “özgürlük” sözlük anlamı ile “herhangi bir kısıtlamaya ve zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir koşula bağlı olmama durumu; her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi istencine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu”dur (Mumcu, s. 14). Özgürlük; insanın bilinçli ve amaçlı olarak eylemde bulunabilme potansiyelini, serbestçe seçebilme kapasitesini ifade eder, “bireyin özel alanı içerisinde zorlanmadan masun” olması durumudur. Bireyin özel alanı içerisinde zorlanmaya tabi tutulabilmesi, tercihlerinin etkilenmesi konusunda düzenleme yapabilen akla ilk gelen ve en büyük etken devlettir. Bu bakımdan özgürlükler konusunda bireyin zorlanmadan masun olması için (bir bakıma insan haklarının temelinde), devletin güçlerinin kontrolü gerekir. Bu kontrolü sağlayacak güç ise hukuktur. Hukuk aracılığı ile bireyin özgürlüklerinin devlete karşı korunması, insan haklarının topluma egemen kılınabilmesi mümkün olabilir. Özgürlük kavramını, haklar konusunda yaptığımız gibi, negatif-pozitif ayrımına tabi tutmamız mümkündür. Pek çok yazara göre; “negatif özgürlük” kişinin özel alanı içerisinde herhangi bir zorlamadan masun olması durumudur. Özgürlük denince akla gelen, kafalarda oluşan ilk izlenim de budur. En yalın ve basit anlamıyla özgürlük, hür olmaktır. Fakat zaman içerisinde bu yaklaşıma bir eleştiri olarak ortaya çıkan “pozitif özgürlük” kavramı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşıma göre kişinin özgür olabilmesi için herhangi bir özgürlüğünü kullanmadan yasaklı olmamasının yanında kişinin söz konusu özgürlüğü kullanabilmesi de gereklidir. Örneğin herkesin seyahat özgürlüğü vardır fakat cebinde parası olmayan birisi için bu özgürlüğün manası yoktur. Bu yaklaşıma göre özgürlüğün anlam kazanabilmesi ancak kişinin özgürlüğü kullanmak için ekonomik gücünün bulunması ile mümkündür. Salt özgür olma durumunu terimleştiren “negatif özgürlük kavramına getirilen diğer bir eleştiri de “rasyonel özgürlük” anlayışıdır. Özgürlüğü bu açıdan ele alanlar kişinin özgürlüğünün önünde devlet, toplum gibi dış engellerin yanında, bilinçsizlik ya da yanlış bilinç gibi iç engeller de bulunur denilmektedir. Bu yaklaşıma göre kişinin bilinç dışı hareket ederek giriştiği eylemler özgürlüğünü kullanması demek değildir. Aksine kişi rasyonel olmayan bu davranışları ile kendi özgürlüğünü kendisi sınırlıyor demektir (Erdoğan, Anayasal Demokrasi, s.122). Özgürlüğü böyle bir sınıflandırma neticesinde net bir şekilde ortaya koyduğumuzu söylemek mümkün değildir. Zira Montesquieu’nun “hiçbir kelime yoktur ki hürriyet kelimesi kadar kendine değişik anlamlar verilmiş olsun” sözü bu zorluğa işarettir (Akad-Vural Dinçkol, s. 133-134; Kapani, Kamu Hürriyetleri, s.3; Gözlügöl, s.27). İnsan haklarının temelini oluşturan unsurlardan birisi olan özgürlük totaliter sistemler (Marksizm ve Leninizm) dâhil her sistemin ulaşmak için çabaladığı bir idealdir (Öktem-Türkbağ, s. 74-97). Özgürlük, 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’nde; “başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmek” olarak tanımlanmıştır. Montesquieu ise özgürlüğü “kanunların müsaade ettiği her şeyi yapabilmek” olarak tanımlamış, kanunların olmadığı yerde özgürlüğün de olamayacağını belirtmiştir (Gemalmaz, s. 52-53). Daha pek çok tanımı konuyu değişik bakış açılarından ele almakta, değişik unsurları öne çıkararak konuya açıklık getirmeye çalışmaktadır (Gözlügöl, s.27-28). Herkes kendisine göre unsurlardan birisine öncelik vermek suretiyle tanım yapmak yoluna gidebilecektir (Kuçuradi, s. 62-63).