BANKACILIK VE SİGORTACILIĞA GİRİŞ Dersi Bankacılıkta ve Sigortacılıkta Risk soru detayı:
SORU:
Riskin olduğu yerde/alanda kaçınılmaz olan risk yönetimi, iki önemli aşamadan oluşmaktadır, bunlar nelerdir?
CEVAP:
Riskin Keşfi
Mevcut durumun incelenmesi ve sigortalı varlıklarının gizlilik, bütünlük ve kullanılabilirlik bileşenlerine tehlike oluşturacak tehditlerin belirlenmesi ve bu tehditlerin kullanabilecekleri zayıf noktaların listelenmesi yani risk keşfi birinci aşamadır.
Riskin Tedavisi
Risk alma isteğine bağlı olarak risk tedavisi, risk yönetiminin ikinci aşamasını oluşturur. Risk tedavisinde; riskten kaçınma, riski azaltma, riski paylaşma ve riski transfer etme olmak üzere dört farklı yöntem yer alır:
Riskten Kaçınma
Riskten kaçınma, riske neden olan tehdidin ortadan kaldırılarak riskin tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. Eğer risk, çok kısa bir süre için bile kabul edilemez ise riske neden olan eyleme girilmemesi daha uygundur.
Riski Azaltma
Riski azaltma, ilgili tehdidin ortaya çıkma olasılığını ve/veya ortaya çıkması durumunda kuruma olan olumsuz etkisinin azaltılmasıdır. Uygulamada kayıpların meydana gelmesi önlenirken, diğer yöntemlerle de meydana gelen kaybın zararı azaltılabilmektedir.
Riski Paylaşma
Sigortacılıkta temel prensip sayılan büyük sayılar kanununa dayanılarak riskin paylaşılmasından bahsedilir. Günümüzde şirketlerin aşağıdaki kısaca belirtilen risk paylaşma stratejilerini dikkate alarak sigorta şirketleri ile ortaklaşa çalışmalarına doğru bir eğilim bulunmaktadır.
• Riskin bir kısmının şirketçe üstlenilmesi,
• Riskin bir kısmının sigorta şirketlerine transferi,
• Riskleri azaltma ve kontrol altına almada sigorta şirketlerinin deneyiminden faydalanmak.
Riskin Transferi
Riskin varlığını kabul ederek, dış kaynak kullanımı ya da sigortalama gibi yöntemlerle, ilgili riskin bir başkasına transfer edilmesidir.
Sigorta sisteminin işleyişinde iki temel özellik bulunmaktadır. Hasar olasılığının tek başına bir gruba transfer edilmesi ve oluşacak hasarların bu gruptakilerce paylaşılmasıdır. Riskten kaçınan şirket, risk felsefesini oluştururken, olası hasarların etkisini sigorta/reasürans, türevler ya da bu ürünlerin karışımını
da içeren çeşitli araçlardan biri ile yaymak istemektedir. Bir şirketin transfer edeceği risk miktarı, toplam toleransın yani riskten kaçınma düzeyinin, elde etmek istediği belli faydaların ve toplam maliyetin bir fonksiyonudur. Buna da genelde maliyet / fayda analizi çerçevesinde karar verilmektedir. Bir sigorta
şirketi genelde belirli sınırlar içerisindeki risklerin hasar olasılıklarını ve bunlarla ilgili oluşabilecek hasarların düzeyini tahmin edebilmektedir. Bir sözleşmenin sigorta sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için, sigortalananın genelde sigorta edilebilir fayda göstermesi gerekmektedir. Yani, belirtilen olayın gerçekleşmesi durumunda ekonomik bir kaybın oluştuğunu ve bundan zarar gördüğünü kanıtlamalıdır. Sigorta edilebilir fayda kavramı, spekülasyonu ve sübjektif riski azaltmak için kullanılmaktadır. Sigorta şirketi, kendisi sigortalanan
konumuna gelerek reasürans aracılığıyla koruma altına girmek isteyebilmekte; benzer şekilde, bir reasüransı yapan taraf, retrosesyon (tekrar reasüre edilme) sözleşmesi aracığıyla başka bir reasürans yapan taraftan koruma isteyebilmektedir. Bir şirket tam sigorta (daha yüksek prim karşılığında
oluşabilecek tüm zararların kapsama alınması) ya da kısmi sigorta (daha düşük risk prim karşılığında oluşabilecek zararların bir kısmının kapsama alınması) talep edilebilmektedir. Genel anlamda risk transferi ve hedging, sigorta ve ikincil pazarlar aracılığıyla meydana gelmektedir. Temelde risk transferi/hedging pazarları sistematik olmayan riskin olası havuzlarını arttırabilir ve olası
hasarları yayarak daha fazla finansal istikrar sağlayabilir.
Bir risk transfer yöntemi olarak sigorta mekanizması, bir primin ödenmesi karşılığında hasar sonrası yeniden yatırım için finansmanın maliyetini sigortalanan taraftan, sigorta şirketine transfer etmektedir. Böylece aynı zamanda bir kazanç istikrarı da sağlanır ve bunlar en fazla değere ulaşma çabasında çok büyük önem taşımaktadır. Sigorta aracılığıyla elde edilen çok çesitli ekonomik ve pratik faydalar bulunmaktadır: hasar durumunda tazminat, hasar denetiminden doğan faydalar ve prim ödemlerinin vergiden muafiyeti. Pratik ve ekonomik anlamda maliyetler de bulunmaktadır: Bunların arasında prim ödemesi, tazminatının yapıldığı süreçte görüşmeler ve ertelemeler ve subjektif riskin fiyatlandırılması bulunmaktadır.
Genel bir kural olarak, eğer sigorta primi beklenen zarardan daha az ya da beklenen zararla eşit ise, şirket sigortayı satın alacaktır. Eğer prim beklenen hasarın belli bir katı ise, şirket olası hasarın belli bir kısmını konserve etmeyi tercih edebilmektedir. (Örneğin, muafiyet, müşterek sigorta özellikleri ile kısmi
sigorta gibi).
Hedging süreci de benzer şekilde ele alınabilmektedir. Bir riskin türev bir sözleşme aracılığıyla hedgingi, opsiyon primi ya da bir takas veya vadeli sözleşmede talep fiyatı ile teklif fiyatı arasındaki fark biçiminde gerçekleşmektedir. Eger hedging kambiyo pazarı aracılığıyla olmuyorsa, maliyet sözleşme ücretleri ve maddi teminat biçiminde olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre, dünyadaki sigorta ve reasürans şirketlerinin sigorta riskini değerlendirmede kullanılan en yaygın yöntemi, aktüerya hesaplamalar ve sermaye yeterlilik oranlarıdır. Bu yöntemleri sırasıyla, stres testi, hasar prim oranı, ekonomik sermaye, riske maruz değer, varlık yeterlilik oranı gibi yöntemler izlemektedir.