SOSYAL POLİTİKA I Dersi Sosyal Politikanın Dünyadaki Tarihsel Gelişimi soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Sanayi devrimi sırasındaki ekonomik yapı nasıldı?


CEVAP:

18. yüzyıl boyunca matematik, fizik, kimya, biyoloji ve hatta astronomi alanında kaydedilen büyük gelişmeler toplumların ve sosyo-ekonomik olayların evrensel doğal kanunlar sisteminin bir sonucu olarak değiştiği tezinden hareketle, iktisatçılar ve sosyologlar etkili olmaya başlamıştır. İktisatçılar fiyat, maliyetler, ücretler, rant ve kâr gibi piyasa ekonomisi konularının, birbirleriyle tam bir bağımlılık içerisinde olduğunu ileri sürerek, belirli düzene ve kanunlara sahip bilimsel bir anlayışı işlemeye başlamışlardır. Yeni dönemde iktisat biliminin işlevi, ekonomik hayatın ayrıntılı olaylarının birbirleriyle olan ilişkilerini düzenli bir yapıda ortaya koymak, servet ve gelir, üretim ve dağıtımını yöneten kuralların milletlerin zenginleşmesi ve ekonomik kalkınmaları yönünde kullanılmasını sağlamak şeklinde olmuştur. Bu yaklaşımın feodalizm ve Orta Çağ uygulamalarının sert müdahalelerine değil, doğal kanunlara, insanların özgürlüklerine ve tam rekabet sistemine dayandığı görülmüştür (Ulutan, 1978: 237) Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan yeni üretim düzeni ve yeni sınıf­lar ekonomik hayatı yönlendiren düşünürlerin de ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler sloganı ile özdeşleşen liberal iktisadi düşünce piyasa dengelerine saygı duyulması, bunu zedeleyecek her türlü müdahalenin piyasa güçlerince cezalandırılacağı ve rekabetçi ortamda fertlerin kendi menfaatlerini gerçekleştirirken aynı zamanda toplumun da zenginleşeceğine ilişkin tezlerle ekonomik yapıyı belirlemeye çalışmıştır.

1776 yılında Adam Smith liberal doktrini açıklayan ve kısaltılmış adı ile Milletlerin Zenginliği adlı ünlü yapıtını yayınlarken İngiltere’de Sanayi Devrimi başlamış ve geride birkaç aşama da bırakmıştır. 17. ve 18. yüzyıllar Avrupa’da sömürgeler yoluyla ticari faaliyetlerin geliştiği bir dönem olmuştur. Bu ticaret ülkeleri zenginleştirmiş ve yeni sanayi kollarının kurulmasına yardımcı olmuştur. Gelişen ticaret, yeni ihracat sanayinin yeni pazarlar bulmasına yol açarken sömürgelerden yapılan ucuz ithalat da rekabet edebilmenin bir gereği olarak ortaya çıkmıştır. Tarımda yaşanan dönüşümün bir sonucu olarak köylülerin topraklarını bırakarak ya da satarak şehirlere yöneldiği görülmüştür. Tarım nüfusunun köylerden kentlere hareketi kentlerde yeni doğmakta olan sanayi sektörü için bol bir iş gücü kaynağı oluşturmuştur