TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK Dersi TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLER: KURAMSAL KAPSAM VE METODOLOJİK YAKLAŞIMLAR soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Saunders’in işlevselci tabakalaşma kuramına yönelik eleştirileri nelerdir?


CEVAP:

Saunders işlevselci tabakalaşma kuramına dönük eleştirileri dört noktada tasnif etmiştir:

  • İlki, işlevselci tabakalaşma kuramının “sanayi-öncesi toplumlara” uygun olmadığı yönündeki eleştirilerdir. Sanayi ya da daha kapsayıcı bir terimle kapitalizm öncesi toplumlarda mesleki ve yönetsel pozisyonlar, kazanılacak değil doğuştan gelen, verili pozisyonlardır; dolayısıyla toplumsal güdülenmeye dayalı bir açıklamanın bu tip toplumları kavraması mümkün değildir.
  • İkincisi, mesleki ve yönetsel konumların “işlevsel önemi ve derecelenmesi” tezine dönük eleştirilerdir. Buna göre taşıdığı öneme atıfta bulunarak toplumsal konumları derecelendirmek işlevselci mantıkla da çelişecektir; çünkü her toplumsal konumun varlığı toplumsal bütündeki işlevine bağlıysa ve bu bütünlüklü sistem farklı işlevlere sahip parçaların organik birliğini ifade ediyorsa, bu durumda, işlevler arasında önem sıralamasına gitmek, organik bütünlük anlayışıyla çelişecektir
  • Üçüncü olarak insan doğasına yönelik örtülü kavramsallaştırmanın da savunulamaz olduğu ileri sürülmüştür. Davis ve Moore’un çalışmasında insan; doğası gereği bencil, kendi çıkarını en çoklaştırmaya dönük rasyonel davranışlar sergileyen, dolayısıyla da güdüleyici bir faktör sunmaksızın etkin çalıştırılması mümkün olmayan bir tür olarak tanımlanmıştır. Bu tanım, söz konusu kuramın geliştirildiği Amerika Birleşik Devletleri coğrafyası için kısmi bir geçerlilik taşısa da, tüm kültürlere ve oradan da tür olarak insanı varlığına yönelik olarak genellenemez.
  • Nihayet son olarak, kişisel becerinin toplumsal beceriye dönüşmesi için gerekli bulunan eğitim süreci de eleştiri konusu olmuştur. Hatırlanacağı gibi Davis ve Moore’un analizinde kilit pozisyonlar için gerekli eğitim süreci, fedakârca katlanılması gereken zorlu bir süreçti ve bu fedakârlık karşısında bir ödül mekanizması olarak kilit pozisyonların kimi ayrıcalıklarla donanmış olması gerekirdi. Buradaki akıl yürütme, üst gelir grubu mensuplarının kişisel biyografilerinde nasıl zengin olduklarını anlattıkları bölümlerdeki öyküleri fazlasıyla çağrıştırmaktadır. Bu öykülerde de başlangıçta zengin olmayan girişimci, çok ağır şartlarda geceli-gündüzlü çalışarak bu serveti edinmiştir; servet, çekilen onca zahmetin ödülü olarak görülmelidir.