TARİH FELSEFESİ II Dersi 19. YÜZYIL ALMAN İDEALİZMİ VE TARİH METAFİZİĞİ-I: FİCHTE VE SCHELLİNG soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Schelling’e göre tarih nasıldır?


CEVAP: Schelling kendisini tekrarlayan şeyin tarihe ait olamayacağını ileri sürerek tarihi ilerleyen bir süreç olarak düşünür. Tarih ileri doğru yol alan bir şey olmalıdır ve ilerlemeyen şey tarihin nesnesi değildir. Schelling’in ilerleme tasarımına göre mekanik devinimler de ilerleyen devinimler gibi ardı ardına gelseler de ilerleyen bir devinim değildirler çünkü mekanik devinimler bir döngü içinde olan devinimlerdir, hep tekrarlanırlar. Mekanizmin olduğu yerde tarih yoktur; aynı şekilde tarihin olduğu yerde mekanizm yoktur. Bir şeyin tarihinin olması için o şeyin tekrarlamaması, döngüsellik içinde devinmemesi, yani ilerlemesi gerekir. Bu yüzden de doğa olaylarının tarihi olmaz. Schelling’e göre oluşan her şey oluştuğu için tarihin nesnesi olamaz. Örneğin doğa olayları, edindikleri tarihsel olma özelliklerini sadece, insanların eylemlerine yaptıkları etkiye borçludurlar. Ayrıca Schelling’in akıl tasarımına göre tarih tekilin gerçekleştirildiği yerde değil, ideal olanın, genel olanın, bütünün tekille uyuşacağı şekilde gerçekleştirildiği yerde vardır. Hakiki tarih gerçek olan ile ideal olanın sentezine dayanır. ideal olan yalnızca bir tür olma özelliğine sahip olan varlıklar için söz konusudur. Bunun nedeni ideal olanın gerçekleşmesi olasılığının yalnızca bir tür özelliğine sahip varlıklar yardımıyla düşünülebilir olmasıdır çünkü birey ideal olana ulaşma konusunda yetersizdir. Oysa zorunlu bir şey olan idealin ise gerçekleştirilmesi gerekir. Schelling’e göre tarihin yeni bir özelliği olarak söylenebilecek olan, yalnızca önlerinde bir ideal bulunan varlıklar için tarihin söz konusu olabileceğidir. Bu ideal de birey tarafından değil ancak tür tarafından gerçekleştirilebilir. Bu da şu anlama gelir: Yeni gelen her birey, bir öncekinin bıraktığı yerden devam etmelidir; böylelikle birbirini izleyen bireyler arasında süreklilik olur ve tarihin ilerlemesinde gerçekleştirilmesi gereken şey yalnızca akıl ve özgürlük aracılığıyla mümkün ise gelenek ya da aktarma mümkün olur. Burada Kant’ın ilerleme görüşü hatırlanacak olursa Schelling’in, Kant’ın insan yetilerinin yetkinleşmesinin bireyde değil ancak türde gerçekleşebilir olduğu yollu görüşünü benimsediği anlaşılabilir. Schelling’e göre tarih kavramından ne mutlak olarak yasalardan bağımsız ne de mutlak olarak yasalara bağlı bir olaylar zincirine tarih adı verilebileceği çıkarılabilir. Buradan çıkarılabilecek olan sonuçlar şunlardır: ilkin, her tarih içinde varsayılan ilerleme, özgür edimleri kısıtlayan bir yasallığa izin vermez. ikinci olarak belli bir mekanizmaya göre meydana gelen ya da teorisi a priori olan hiçbir şey kesinlikle tarihin nesnesi olamaz. Çünkü teori ve tarih birbirine karşıttır. Ne yapacağı hiçbir teoriyle önceden hesaplanamadığı için insan tarihe sahiptir. Burada Schelling tarihteki keyfilik öğesine vurgu yapmaktadır. içgüdülerin egemenliğinden özgürlüğe doğru atılan ilk adımla, yani keyfiliğin ilk dışa vurusuyla tarih başlar. Üçüncü çıkarılacak sonuç ise mutlak olarak yasalardan bağımsız olan, anlamsız ya da amaçsız olan olaylar zincirine tarih denemez. Dahası tarihi tarih yapan şey sadece, özgürlük ve yasallığın birliğidir veya bir idealin yavaş yavaş gerçekleştirilmesidir.