ÇAĞDAŞ FELSEFE I Dersi MANTIKSAL POZİTİVİZM VE BİLİM FELSEFESİ: SCHLİCK,AYER VE CARNAP soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU: Schlick’in mantıksal pozitivizm kuramını açıklayınız!


CEVAP: “Pozitivizm and Gerçekçilik” adlı çalışmasında pozitivizmin içinde bulunduğu krizi ele alan Schlick, pozitivizmin sadece metafizik karşıtlığı olarak kendini belirlemesini bu krizin temeli olarak görmektedir. Pozitivizmin deneyimde “verili” olanı esas almasının da onu bu krizden kurtaramayacağını hatta onu idealizme yaklaştıracağını belirten Schlick, metafiziksel konumlar arası bir tartışma yerine, tartışılan konunun neye göre anlamlı/anlamsız olduğunu sorgulamaya yönelir. Bundan şu sonuca varır: Bir önermenin anlamlı olabilmesi için ilkesel olarak doğrulanabilme şartlarının belirlenebilmesini gereklidir. Eğer bir önermenin doğrulanabilme şartları sağlanamazsa, o zaman önermenin anlamsız olduğu kabul edilmelidir. Buna örnek olarak Schlick, bir atomaltı parçacığın (bir elektronun) merkezinde etkili olan fakat parçacığın dışında gözlemlenemeyen bir kuvvetin bulunduğu iddiasını ele alır ve böyle bir iddianın doğru ya da yanlış olduğu şartların ifade edilemezliğini vurgular. Birisi böyle bir önerme sürdüğünde anlamsız bir şey söylemiş olur. Schlick, görelilik kuramından hareketle bir başka örnek de seçer. Göreliliğe dayalı fizik anlayışının aksine mutlak uzayın varlığından söz eden bir önermenin anlamlı olduğu söylenemez. Çünkü doğruluk şartları verilemeyen bir önerme anlamsız kabul edilmek zorundadır. Schlick’in ele aldığı bir başka örnek, Peirce’ın da daha önce tartıştığı, renk tayfının sistemli olarak tersine çevrilmesi vakasıdır. Böyle bir durum, gözlemlenebilir davranışlarda herhangi bir fark yaratmamaktadır. Bu durumda da iki farklı kişinin, iki farklı ve simetrik olarak yer değiştirmiş birer renk tayfına sahip olduğunu öne sürmek anlamlı olmayacaktır. Schlick, tartışmasını felsefeden örneklerle sürdürür. Descartes’ın “Ben varım.” ya da “Zihinsel içerikler vardır.” önermelerini ele alır ve böyle bir önermenin doğru olmadığı şartların düşünülemeyeceğini öne sürer. Doğruluk şartları verilemeyen bu önermeler de dolayısıyla anlamsız kabul edilmek durumundadır. Schlick son olarak, “varlık” terimi üzerine bir tartışmaya girer ve “Deneyimimizin ötesinde bir gerçeklik vardır.” türü bir önermenin anlamlı olup olmadığını tartışır. Aynı düşünce çizgisini izleyerek böyle bir önermenin ne doğrulanabileceğini ne de yanlışlanabileceğini söyler. Dolayısıyla gerçekliğe ilişkin metafiziksel savlar içeren önermeler de anlamsızdır. Anlamsız olmasına rağmen bu önermeleri ifade etmeyi felsefeciler neden sürdürmektedir? Birisinin kalkıp bu önermeler anlamlı ancak doğrulanamıyorlar demesi Schlick’e göre kabul edilemez. Schlick bunun ancak psikolojik bir ihtiyaçla açıklanabileceğini savunur.