TÜRK SOSYOLOGLARI Dersi BAYKAN SEZER VE ŞERİF MARDİN soru detayı:
SORU:
Sezer’e göre “tarihte doğu batı çatışması” sosyoloji için önemi nedir?
CEVAP:
Sorunlara Doğu-Batı çatışması temelinde yaklaşan Sezer, Doğu’yu da Batı’yı da iyi tanımamız ve bilmemiz gerektiğinin altını önemle çizmektedir. Doğu toplumları için önerilen modellerde amacın, Doğu’yu Batı’ya benzetmek olduğunu belirten Sezer; öne sürülen modellerde çıkış noktasının Doğu toplumlarının sorunları olmadığını, Batı’nın kendisi olduğu saptamasını yaparak, sosyoloji-tarih bağlantısının önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Buna bağlı olarak sosyoloji ve tarih ilişkisi Sezer’e göre kaçınılmazdır. Toplumlar kendi özelliklerini kendi serüvenleri sonunda kazanmaktadır. Kendi tarihlerinin asıl yaratıcı gücü olan bu gelişme isteğe bağlı ya da ısmarlama olmaktan uzaktır. Bir toplumun özellikleri de, sorunları da tarihte yaşamış bulunduğu serüvenin ürünüdür. Eğer sorunlarımızı aşmak istiyorsak sorunlarımızın kaynağının doğru saptanmasının yanında tarihin akışına yeni bir yön kazandırmakla bu sonucu elde edebiliriz. Bir toplumun yükselişi, sorunlarını aşması ancak tarihin akışıyla uyum sağlayabilmesi ve tarih akışını denetleyip yönlendirebilmesiyle gerçekleşebilir. Yoksa belli estetik ameliyatlarla böyle bir sonucun elde edilebileceğini düşünmek, bedelini halkların ödediği yanılgıdan başka bir şey değildir. Toplumun kendisi gibi çıkarları da tarih içinde oluşmaktadır. Toplumlar tarih içinde kendilerine bir yer, bir rol ve çeşitli ilişkiler içinde bir çerçeve edinirler, oluştururlar. Topluma kimliğini kazandıran da başka bir şey değildir. Toplumun tarihteki rolüne, yerine, edindiği çevreye uygunluk ya da ters düşmesi ile toplum çıkarlarını saptamamız konusundaki tek ölçüyü oluşturur. Çıkarlarımızı ancak tarihî yakından bilmekle tanıyabiliriz. Bu nedenle sosyolojinin tarihle işbirliği kaçınılmazdır. Tarih, sosyolojinin başlıca bilgi kaynağıdır. Toplum olayı gerçekleştiği andan itibaren tarihin konusu olmaktadır. Böylece sosyoloji ile tarih birbiriyle iç içe bir görünüm içinde bulunmaktadır. Sosyolojinin tarihle olan ilişkisi öbür toplum bilimlerinden farklıdır ve çok daha yakındır. Toplum olaylarının tarihî boyutu konusunda sosyoloji doğrudan tarihe başvurmak zorundadır. Bu nedenle herhangi bir toplum olayı üzerinde doğru yargıda bulunabilmemiz için tarih bilgisine gerek bulunmaktadır. Türkiye ile ilgili sorunlar birbirinden kopuk ve bağımsız değildir. Bu nedenle bu sorunların birini ele alış biçimimiz diğer sorunları da ilgilendirmektedir. Günümüzde toplumların karşılaştığı sorunlar tarihin bir ürünüdür. Sorunların tarihî boyutu bulunmaktadır ve çözümleri de tarihî gelişmeye yol açmaktadır vurgusunu yapan Sezer, sosyoloji ve tarih ilişkisine üzerinde önemle durmuş, konuları tarihî boyutları içinde ele alarak özellikle yakın tarihimizi sadece bir akademik ilgi alanı olmaktan çıkarmıştır. Sezer, günümüz sorunlarını çözmeyi başarabilmenin sorunlarımızı iyi ve doğru tanımakla mümkün olabileceğini belirtmektedir. Toplumsal olayların mutlaka tarihî boyutu olması nedeniyle tarihî bir kenara bırakmanın doğru olmadığını dolayısıyla sosyoloji ve tarihin birbirlerinden faydalanmasının gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Toplumun temel niteliklerinden birinin değişme olduğu anlayışı, toplumun tarihsel bir süreç olduğu anlayışını da beraberinde getirir. Her toplum, kendine özgü koşullarıyla göreli yapısal ve dolayısıyla düşünsel aşamalardan geçmiş ve geçmektedir. Sosyolojik anlamda bu aşamalar tarihin konusu içinde yer alan olaylarla kendisini somutlaştırmaktadır.