CEZA HUKUKU Dersi Kusurluluk soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

TCK'da akıl hastalığının kusurluluğa etkisi nasıl düzenlenmiştir?


CEVAP:

Kusur yeteneğini etkileyen sebeplerden birisi de akıl hastalığıdır. Zira işlediği fiilden dolayı bir kişiye kusur isnadında bulunabilmek, bu kişinin fiziki olarak gelişmişliğinin yanı
sıra, aklen sağlıklı bir insan olması hâlinde mümkündür. İnsan, akıl hastalığına maruz
kalması sebebiyle, davranışlarının hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinden
veya davranışlarını hukukun icaplarına göre yönlendirme yeteneğinden yoksun olabilmektedir. Böyle bir hastalığın etkisinde kalarak suç teşkil eden bir fiili işleyen kişinin kusur yeteneğinin olmadığı kabul edilmektedir.
Akıl hastalıkları, kişinin algılama veya irade yeteneğini etkileyen psikolojik bozukluklardır. Bunların neler olduğu ve her bir akıl hastalığının kişinin davranışları üzerinde ne tür etkiler gösterdiği tıbben belirlenebilecek bir konudur. Nitekim bu kapsamda
TCK’da akıl hastalıkları tek tek sayılmamış ve sadece akıl hastalığının kusur yeteneğini
etkileyen bir sebep olduğu belirtilmiştir (m. 32). Şizofreni, mani, melankoli, paranoya,
sar’a (epilepsi), histeri, zekâ geriliği, yaşlılık bunaklığı, kleptomani (hırsızlık hastalığı) gibi
rahatsızlıkların akıl hastalığı olduğu kabul edilmektedir. Ancak kusur yeteneğini etkileyen
akıl hastalığı fiilin işlendiği anda mevcut olandır. Fiilin icrasından sonra ortaya çıkan akıl
hastalıklarının ceza sorumluluğuna herhangi bir etkisi yoktur.
Şu hâlde ilk belirlenecek husus, kişinin suç teşkil eden fiili işlediği sırada akıl hastası
olup olmadığıdır. Şayet akıl hastası ise ikinci olarak belirlenecek husus, bu hastalığın genel olarak kişinin davranışları üzerinde ne tür etkilerinin olabileceğidir. Son olarak da bu
hastalığın somut olayda kişinin algılama ve irade yeteneğini ne ölçüde etkilemiş olduğu
araştırılıp ortaya çıkarılacaktır.
İlk iki araştırma ve tespit tıp biliminin konusu olup, psikiyatri biliminin verileri çerçevesinde uzman hekimler tarafından yapılacaktır. Ancak akıl hastalığının somut olay
açısından kişinin algılama ve irade yeteneği üzerindeki etkisini belirlemek hâkime ait bir
görevdir.
Akıl hastalığı kişinin işlediği her fiil açısından algılama veya irade yeteneği üzerinde
etkili olmayabilir. Maruz kalınan akıl hastalığının kişinin işlemiş bulunduğu somut fiil
açısından algılama veya irade yeteneğini etkilemesi gerekmektedir. Örneğin kleptomani
akıl hastası olan kişinin hafif değerdeki şeylere yönelik olarak işlediği hırsızlık suçu açısından irade yeteneğinin olmadığı söylenebilirse de bu kişinin kasten öldürme veya yaralama
suçlarını işlemesi durumunda irade yeteneğinin olmadığından bahsedilemez.
Bir insan ya akıl hastasıdır veya değildir. Eğer akıl hastası ise, hukuken önemli olan
husus, akıl hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerindeki etkisinin ne olduğudur.
Bu itibarla akıl hastalığının kusur yeteneği üzerindeki etkisi bir derecelendirmeye tabi tutulabilir ve akıl hastalığının kusur yeteneğini tamamen ortadan kaldırdığından veya
azalttığından bahsedilebilir. Nitekim 32. maddede akıl hastalığının kusur yeteneği üzerinde meydana getirdiği etki üç dereceye ayrılmıştır. Buna göre, kişinin maruz kaldığı
akıl hastalığı, işlemiş olduğu somut fiil açısından; 1- Bu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını
algılama yeteneğini ortadan kaldırır, 2- Bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme
yeteneğini ortadan kaldırır veya önemli ölçüde azaltır, 3- Bu fiille ilgili olarak algılama yeteneğini etkilememekle beraber, davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltmış olabilir.
Akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya
bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan
kişiye ceza verilmez. Kusur yeteneği üzerinde bu derecede etki doğuran akıl hastalığının
kişinin kusurunu tamamen ortadan kaldıracağı kabul edilmiştir. Mahkeme bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmedecektir. Bu kişiler hakkında hükmedilecek olan güvenlik
tedbirlerinin neler olduğu TCK’nın 57. maddesinde gösterilmiştir.