ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II Dersi 1938'DEN GÜNÜMÜZE SOSYAL, KÜLTÜREL VE SANATSAL DEĞİŞME VE GELİŞMELER soru detayı:
SORU:
Toplumun din hassasiyetine mukabil istismar edilebilecek derecedeki bilgisizliği çok partili hayata geçiş sürecini nasıl etkilemiştir?
CEVAP:
Etkili bir toplumsal örgüt olan Halkevleri ve kırsal kesimlerin ihtiyacını karşılayacak Köy Enstitüleri, Cumhuriyet Halk Partisinin kontrolünde oldukları ve “solcu düşüncelerin bütün propagandalarıyla bu kurumlara girdiği gerekçesiyle” kapatılırken dinin siyasete alet edilmesini önlemek amacıyla 23 Temmuz 1953’te “Vicdan ve Toplanma Hürriyetinin Korunması Kanunu” çıkarılmıştır. Tarafların bu konudaki açmazı bizzat Menderesin şu ifadelerine yansıyacaktır: “camilerin tamiri için para harcayınca muhalefet din sömürüsü diyorlar, yapmayınca camileri ihmal etmekle suçluyorlar...” Görüldüğü üzere toplumun din hassasiyetine mukabil istismar edilebilecek derecedeki bilgisizliği çok partili hayata geçiş sürecinin yumuşak karnını oluşturmaktaydı. 1957 seçimleri arifesinde ise hükûmetin camilere yaptığı bağış miktarı istismar vesilesi olarak muhalefetin diline düşecektir. Başbakan Menderes’in seçim propagandasına göre ise 7 yılda 15.000 cami yapılmış 86 cami onarılmıştı. 1959 yılında ülkenin her yerinde görüldüğü ifade edilen din istismarını engellemeye yönelik nitelikli din adamı yetiştirmek için Yüksek İslam Enstitülerinin açılmaya başlandı. Ancak bu girişim de muhalefet tarafından yeniden din istismarı olarak eleştirildi. CHP’nin iktidar döneminin sonunda aynı amaca yönelik olarak başlattığı din derslerinin devlet okullarında okutulması ve imam hatip kurslarıyla İlahiyat Fakültesinin açılması gibi hamlelerin bir devamı olarak algılanabilecek faaliyetlerin eleştiri konusu edilmesi dönemin siyaset yapma anlayışını göstermesi bakımından önemli bir işleve sahiptir.