ÇAĞDAŞ TÜRK ROMANI Dersi POSTMODERN ROMAN soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Türk romanı üzerinde tamamen biçime yönelik tartışmalar hangi yazarın romanlarının yayımlanmaya başlamasıyla kendini gösterir?


CEVAP:

Denilebilir ki Türk romanı üzerinde tamamen biçime yönelik tartışmalar Orhan Pamuk’un romanlarının yayımlanmaya başlamasıyla kendini gösterir. Postmodernist romanın “üst kurmaca”sı, “metinler arasılık”ı bağlamında Oğuz Atay’a, hatta geleneksel fantastik hikâyemize uzanmak gibi çalışmalar da bu tarihten sonradır. Bunun böyle olması da doğal bir gelişmedir. Çünkü örneğin; Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ı, Beyaz Kale’si, Benim Adım Kırmızı’sı; Bilge Karasu’nun Gece’si; Hasan Ali Toptaş’ın Bir Hüzünlü Haz’ı yayımlanmış ve bu romanların “ne anlatmak” istediği konusunda kafalar karışmıştır. Anlaşılır ki bu romanlar çok şey anlatıyorlar ama ne yazar, ne anlatıcı ne de roman kişileri, özellikle “bir şey” anlatmanın veya önermenin hatta eleştirmenin peşinde değiller. Romanlarda dikkati çeken en önemli özelliğin, anlatılan her şeyin estetik bir bütünlük için kullanılan malzemeler olduğunun fark edilmesi, biçim üzerinde durmayı zorunlu kılar. Ve sanki artık küresel simülasyonun oluşturduğu imajlarla hayatını sürdüren okur da çoğalmıştır ve romanın “bir şey” anlatmasını değil, her şeyden söz etmesini ve hoşça vakit geçirmesini istemektedir. Bilim, teknoloji ve ideolojiler ekseninde toplanan modern değerlere şüphe duymaya başlayan posmodernizm bu rasyonel, Newtoncu kategorizasyona karşı koyacak bir merkez kuvveti olmadığı için değerleri eşitleme yoluna gider. Tarih ile tarih dışı, mekânla mekân dışı, dinsel ile dindışı, olgu ile tasavvur, ahlak ile ahlaksızlık kısaca her şey, her değer, birbirine karşı üstünlüğünü veya alçaklığını kaybeder ve eşitlenir. Modern ahkâma karşı inanç kaybı noktasında bu nötrleştirme ve eşitleme, insanı konumsuzlaştır ve kimliksizleştir. Sözünü ettiğimiz okur, bu geniş tabanlı sosyal durumun okurudur.