İNSAN VE TOPLUM Dersi ÇEVRE VE TOPLUM soru detayı:
SORU:
Türkiye’deki çevre sorunları incelendiğinde, ülkenin 1923 sonrası durumu nasıldır?
CEVAP:
1923-1950 yılları arasında endüstri devlet tarafından desteklenirken tarım ekonomik kalkınmanın itici gücünü oluşturuyordu. Savaştan sonra yalnızca endüstriyel kalkınmada değil tarımda da yavaşlama görüldü. Savaş sonrası ekonomik gelişmelere paralel olarak 1945-1950 yılları arasında hızlı bir kentleşme başladı. Ulusal savunma sorunlarının savaş sonunda azalmasına rağmen insanlar kentlere göç etme eğilimi gösterdiler. Bu dönemde çevre konularına duyulan ilgi oldukça sınırlıydı. Hükümete bağlı olmayan bazı organizasyonlar kaynakların akılcı kullanımı, doğanın korunmasıyla ilgili çevre hareketi oluştursalar bile, temel olarak bu hareket elitist bir karakter taşıyordu. Dönemin esas ilgi konusu devlet politikaları ve halkın sosyo-ekonomik sorunlarıydı. Bunun nedeni çevre sorunlarının henüz acil çözüm gerektiren bir durumda olmamasıydı.
1950-1960 yılları arasında başlıca ekonomik tercihler savaş sonrası dönemin uluslararası politikalarına göre belirlendi. Bazı sektörlerde önemli değişimler meydana geldi. Tarımda mekanizasyona geçildi ve yine bu yıllarda hızlı kentleşme gerçekleşti.
Türkiye’de hızlı kentleşme; itici, çekici ve dönüştürücü faktörler nedeniyle çevre kirliliğinin en önemli kaynağı hâline gelmiştir. Kaçak yapılaşma nedeniyle kenti çevreleyen bölgelerde çevre yıkımları meydana gelmiştir. 1963-1967 Birinci ve 1968-1972 İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında kentleşmenin desteklenmesi hükümet politikası olarak ele alınmıştır. 1973-1996 yılları arasında temel amaç kentleşmenin desteklenmesi yerine kentlerde yaşam standardının yükseltilmesi olmuştur. 1996-2000 Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında ise metropollere hızı göçün yavaşlatılması hedefleyen politikalar benimsenmiştir.
Diğer taraftan, 1970’lerde Avrupa ve Amerika’da çevre konularına gösterilen ilgiye paralel olarak Türkiye’de de çevre konusuna gösterilen ilgide hafif bir artış meydana gelmiştir. Türkiye’nin üye olduğu uluslararası organizasyonların anlaşmaları çerçevesinde ve 1972 Stockholm Konferansından sonra çevre konuları belli bir düzeyde devlet tarafından desteklenmeye ve medya aracılığıyla kamunun bilgisine sunulmaya başlanmıştır.
1980 sonrası dönem çevre konularıyla ilgili olarak devlet tarafından hukuki ve politik eylemlerin gerçekleştirildiği dönemdir. Çevre korumayla ilgili maddeler 1982 Anayasasında yer almış ve 1983’de çevre koruma ve yönetimiyle ilgili Çevre Kanunu çıkmıştır. Bu kanuna göre çevre korumayla ilgili önlemler ekonomik kalkınma hedefleriyle uyumlu olmalıdır. 1991’de ise Çevre Bakanlığı kurulmuştur.
Diğer taraftan, 1985’den sonra çevreci grupların halkın dikkatini çekmek ve hükümetleri çevreyi kirletenlere karşı önlem almaya zorlamak için yaptıkları eylemler artmıştır. 1987 yılında Yeşil Parti kurulduysa da 1988’de kapatılmıştır. Böylece çevre konularını siyasi platforma taşıma ve halkın dikkatini çekmek imkânları daralmıştır.
Kentleşme ve Batı tarzı ekonomik kalkınma Türkiye’de çevresel yıkıma neden olan faktörlerden yalnızca ikisini oluşturmaktadır. Diğer faktörlerin neler olduğunu anlamak için çevre sorunlarının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından gösterdikleri farklılıkları incelemek gerekir.