YAKINÇAĞ AVRUPA TARİHİ Dersi Sovyetler Birliği’nin Dağılmasından Günümüz Avrupası’na soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Türkiye ve Avrupa birliği üyeliği hakkındaki tutum ve görüşler nasıl bir gelişme seyri izlemiştir?


CEVAP:

Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmek için başvuran adaylar arasında birçok bakımdan benzersizdi. Ekonomik olarak bakıldığında Birlik ortalamasının çok altındaydı. Pek çok gözlemciye göre siyasi açıdan istikrarlı denemeyecek bir görüntüye sahip olduğu gibi parlak bir insan hakları sicili de yoktu. Öte yandan üyeliğe kabul edilmesi halinde Almanya’nın ardından Birlik’in en kalabalık ikinci ülkesi olacaktı. Bazı Avrupalılar, Türkiye’nin topraklarının önemli kısmının Avrupa’da bulunmamasını da ülkenin Avrupalılığını kuşkulu hâle getirdiğini ileri sürüyorlardı. Katılım şartları arasında bulunmamakla birlikte bazıları da Türkiye’nin çoğunluğunun Müslüman olmasına temkinli yaklaşmaktaydı.
Belki de en önemli eleştiri, 1960’lardan itibaren Almanya’ya gelmiş bulunan Türk işçilerin, o zamandan bu yana Almanya toplumunda bir türlü özümsenemediğinden şikâyetle, Türkiye’nin de Avrupa Birliği tarafından hiçbir zaman özümsenemeyeceğine ilişkindi. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin stratejik önemi, elindeki en önemli karttı. Osmanlı Devleti’nin dağılması ve onun yerini Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğini yaptığı laik, çağdaşlaşma hedefi güden reformların yapıldığı bir devletin alması, neredeyse 19. yüzyılın başından itibaren Avrupa devletlerini meşgul eden Şark Meselesi’ni gündemden düşürmüştü.