HAYVAN YETİŞTİRME Dersi Giriş soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Türkiye'de hayvansal ürünler üretimini arttırmadaki kısıtlar nelerdir?


CEVAP:

• “Tarımın diğer dallarında olduğu gibi hayvancılık alanında da durum saptamaya yönelik bilgiler önemli ölçüde eksiktir. Var olan bilgiler de yeterli ve güvenilir değildir. • Kamunun hayvancılıkla ilgili uygulamaları genellikle belirlenmiş bir hedefe yönelik olmamakta, geniş çerçeveli ve uzun soluklu bir programın parçası niteliğini taşımamaktadır. Geçici çözümlemelere yönelik bu tip uygulamalar doğası gereği kalıcı sonuçlar üretememektedir. • Tarım ve Orman Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı pek çok anlamda yeterli personel ve teşkilat yapısına sahip olmakla birlikte, uygulama hataları sonucunda düştüğü hantal yapılanmayı etkin hale getirebilecek atılımlar gerçekleştirilememektedir. • Hayvan ve hayvansal ürün piyasası dengesizliğini korumaktadır. Üretici/tüketici fiyat paritesi her iki kesimin de aleyhine işleyen bir yapıdadır. Pazarlama kanallarının sağlıksız işleyişi, bazı ürünleri işleyen sanayi kollarında oligopol bir yapı ve çok sayıdaki pazarlama ara kademesinin ürüne eklediği katma değere görece, yüksek kar sağlamasından kaynaklanan bu durumun kısa sürede ortadan kalkması beklenmemelidir. • Piyasa fiyatlarının denge unsuru olabilecek nitelikteki çeşitli kamu kuruluşları (Yem Sanayi A.Ş., Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu), bu işlevi üstlenecek yapılar oluşturulmadan yok edilmiş, hayvan ve hayvansal ürün piyasası yetiştirici ve tüketici aleyhine işleyen bir niteliğe bürünmüştür. • Meraların besleme kapasitesinin yetersizliği, yem bitkileri üretiminin sınırlılığı ve yoğun yem ana bileşenlerinin yetersiz üretimi nedeniyle kaba ve yoğun yem üretiminin ya yetersiz ya da dışa bağımlı olması, yem/ ürün paritesinin hayvan yetiştiricisi aleyhine oluşmasına neden olmaktadır. • Hayvancılığın çoğu alanlarında yetiştirici örgütlenmesi oluşmamış, bazı alanlarda ise gelişme sürecinin başlangıcında ve oldukça cılız bir yapıdadır. • Hayvancılık işletmelerinin pek çoğunun küçük ölçekli oluşu, karlılığın son derece düşük olması, pazar koşullarında yetiştirici aleyhine olan dengesiz yapı, yetiştiricinin örgütsüzlüğü vb nedenler işletmelerin sermaye artırımını engellemekte, işletme büyüklüğünün artırılması ve üretim sisteminin değiştirilmesine engel teşkil etmektedir. Bazı hayvansal ürünler, özellikle süt piyasasında tekelleşme ve oligopol bir yapı oluşturma eğilimi, orta ve büyük ölçekli sığırcılık yatırımı konusunda heves kırıcı olmakta, mevcut işletmelerin de varlığını tehlikeye düşürmektedir. • Ülke genelinde hayvan varlığının genetik kapasitesini artırmada önemli bir araç olabilecek yapay tohumlamanın yaygınlaşması önündeki engeller kaldırılamamıştır. • Uygun ve nitelikli damızlık hayvan üretimini yeterli düzeye çıkarabilecek önlemler alınamadığı gibi, bunu önemli sayan anlayışlar da terk edilmiştir. • Türkiye’nin kırmızı et ihtiyacının sadece büyükbaş hayvancılık sektörü tarafından karşılanması olası değildir. Açığın kapatılmasında yegâne kaynak olan küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ise son yıllara kadar tamamen kaderine terk edilmiştir. • Türkiye’ye kaçak hayvan girişinin önlenememesi, hayvan sağlığını koruma önlemlerini baltaladığı gibi başta kırmızı et piyasası olmak üzere sektördeki dengesizliğin derinleşmesine de neden olmaktadır. • Hayvan sağlığı ve sağlıklı hayvansal üretimin asgari koşulları sağlanamamış, bu yüzden ortaya çıkan büyük kayıpları önlemek mümkün olamamıştır. • Hayvan aşı ve ilaçlarında dışa bağımlılık azaltılamamış, aksine artmıştır. • Önemli bazı salgın hastalıkların baskı altında tutulması hedeflenmekte, bunların eradikasyonu konusunda yeterli ve etkin çaba gösterilmemektedir. İç piyasada gıda güvenliği konusunda tereddüde ve büyük ekonomik kayıplara yol açan bu durum, dış satım olanaklarını da sınırlandırmakta veya ortadan kaldırmaktadır. • Hayvancılık sektörüne uygulanan teşvik ve destekler konusunda, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, isabetsiz kararlar devam etmektedir. • Hızlı bir şekilde gelişen ve dünya standartlarında üretim gerçekleştirilebilen tavukçuluk sektöründe damızlık ve önemli yem bileşenleri ile aşı ve ilaç gibi girdiler bakımından dışa bağımlılığı kırmaya yönelik olarak hemen hiç çaba gösterilmemektedir. • Araştırma ve geliştirme faaliyetleri yetersizdir. Bu alandaki yapıyı geliştirme ve çağdaş düzeye ulaştırma yerine; var olanı elde tutmaya yönelik bir çabadan dahi söz etmek mümkün değildir. Daha da ötesi, mevcut yapının yük olduğunu varsayan bir anlayışın egemen olduğunu kanıtlayan uygulamalar gerçekleştirilmektedir. • Bakanlığın organizasyonuna yönelik girişimleri, geleceği tasarlamadan gerçekleştirme anlayışı egemenliğini sürdürmektedir. • Hayvan ve hayvansal ürünler dış alımı konusunda var olan iç ve dış baskılar giderek yoğunlaşmaktadır” (Ertuğrul ve ark. 2009).