AFET YÖNETİMİ II Dersi Afet Yönetimi Sisteminin Tarihsel Gelişimi soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Ülkemizin hem mevcut hem de geleceğe dönük afet tehlike ve riskleri dikkate alındığında afetler bakımından çok hassas bir konumda olduğunu gösteren başlıca örnekler nelerdir?


CEVAP:

Türkiye, jeolojik-jeomorfolojik ve hidrometeorolojik özellikleri bakımından doğa kaynaklı afet tehlikelerine sürekli maruzdur. Mevcut tehlikelere ek olarak, özellikle iklim değişikliğiyle bağlantılı yeni ve gelişmekte olan tehlikeler gündemdedir. Ülkemizde doğa kaynaklı afet kayıplarında deprem, heyelan ve sel olayları ilk üç sırayı almaktadır. Deprem, heyelan ve sel dışında, rüzgâr ve kar fırtınaları, dolu, don, kaya düşmesi, yıldırım, çığ, sıcak hava dalgaları ile bağlantılı olaylar ve orman yangınları önemli can kaybı ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Depremlerin bir kısmının ülkemizi çevreleyen denizlerde farklı yükseklikte tsunamiyi tetikleyebildiği de gözlenmiştir. • Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma sürecinde gösterdiği gelişme ile yeni alanlarda ve sürekli artan varlıkları, ülke düzeyinde afet tehlikesine maruz nüfus ve varlıkları da sayı ve değer olarak artırmaktadır. Ülkemizin en yoğun yerleşim, üretim merkezleri ve kritik altyapıları afet risklerinin yüksek olduğu bölgelerde kuruludur. Kent ve sanayi yerleşmelerinin deprem riski yüksek Marmara bölgesinde, özellikle Türkiye’nin ve dünyanın en büyük (metropol) kentlerinden olan ve ortasından uluslararası bir su yolu (Boğaz) geçen İstanbul ve çevresinde yoğunlaşması, deprem ve olası büyük kazalarda her alanda kayıp ve zarar riskini artırmaktadır. • Türkiye’de afet kayıpları depremden sonra en fazla maden ve ulaştırma kazalarında yaşanmaktadır. Ülke tarihindeki teknoloji kaynaklı başlıca afetler, sonuçları itibarıyla afet özelliği taşıyan büyük endüstriyel kazalar, ulaştırma kazaları, maden kazaları, kritik yapı çökmeleri, denetimsiz işletme ya da maden atığının yol açtığı çevre kirliliği ve hasarları, yangınlar, diğer kaza ve yapı çökmeleridir. • Geçmiş afetler dikkate alındığında, doğa ya da teknoloji kaynaklı bir afetin tetiklemesiyle zincirleme olarak ortaya çıkabilen ikincil afetler sözkonusudur. Ülkemiz yakın geçmişte sınır ötesi doğa ve teknoloji kaynaklı afetlerin olumsuz etkileri ile de karşılaşmıştır. • Dünyadaki sosyal, ekonomik, siyasal konjonktür, eğilimler ve globalleşmenin etkileri, Türkiye’nin yer aldığı bölgede afet yönetimi kapsamında yeni karmaşık (insani) acil durum riskleri taşımaktadır. Ülkemiz uluslararası ve bölgesel coğrafi konumu nedeniyle, sınır ötesi asayişle ve siyasi parametrelerle ilişkili olarak, yönetimlerin ya da toplulukların siyasi, ekonomik, sosyal karar ve tercihlerinin sonucu olan ve yaygın can, mal ve çevre kayıpları ile ortaya çıkan karmaşık (insani) acil durumlarla, özellikle ülke dışından kitlesel nüfus hareketleriyle sıkça karşılaşmaktadır. Türkiye bu konuda, sığınmacı ve mülteciler açısından hem hedef ülke hem de geçiş ülkesi konumuyla uzun bir tarihi geçmişe ve deneyime sahiptir.