KAMU EKONOMİSİ I Dersi Devletin Mali Alandaki Rol ve Fonksiyonlarındaki Değişim soru detayı:
SORU:
Vergi Devleti anlayışının terk edilmesi ne demektir, açıklayınız.
CEVAP:
Devletin büyüklüğündeki artış ile birlikte bu artışın bir diğer boyutu olan finansman boyutu da ayrı bir önem kazanmıştır. Her zaman için temel gelir kaynağı olan vergilerin kamu harcamalarını karşılamada yetersiz kalması, ülkeleri yeni finansman kaynakları bulma yanında vergiler üzerinde ayarlamalar yaparak bu sorunu çözmeye yöneltmiştir. Bunun sonucunda Schumpeter’in deyimiyle “vergi devleti” ortaya çıkmıştır.
Devlet müdahalelerinin ekonomik ve sosyal sonuçlar üzerindeki etkileri, sadece kamu harcamalarının kompozisyonuna değil, aynı zamanda bu harcamaların ne şekilde finanse edildiğine de bağlıdır (Dodson ve Paramo, 2001:6). Dolayısıyla devlet müdahalesinin bir sonucu olan vergi yükündeki artışlar, 1980’li yıllara kadar artan vergi geliri ihtiyacının bir yansımasıdır. Gerek vergi oranları artırılarak gerekse yeni vergiler konularak uygulanan bu politika da sürekli artan kamu harcamalarına karşılamaya yetmemiştir. Vergi artışlarına rağmen vergi gelirlerinin beklenen düzeyde artmaması, dikkatleri vergilemede etkinlik ilkesine odaklandırmıştır. Çünkü devletin büyüklüğüne bağlı olarak artırılan vergi oranlarının piyasada yol açtığı saptırıcı etki vergi gelirlerindeki azalışla sonuçlanmıştır.
Devletin yaptığı ek bir kamu harcamasının sağladığı fayda ile bu harcamanın finansmanı için özel sektörden devlete aktarılan vergilerin neden olduğu refah kaybının karşılaştırılması, bir ülkede devletin payının ne büyüklükte olması gerektiği konusunda bir ipucu verebilmektedir. Bugün için devletin vergi sisteminin dizaynında adalet ilkesinin yanında etkinlik ilkesini de dikkate alması gerekmektedir.
Öte yandan globalleşme ile birlikte devletin vergileme alanındaki rolü farklı bir boyut kazanmıştır. Globalleşme sonucunda yaygınlaşan ve güçlenen çok uluslu şirketlerin transfer fiyatlaması gibi uygulamalar nedeniyle vergilendirilmesinin güçleşmesi, devletin bu alandaki önemini artırmıştır. Fakat globalleşmenin neden olduğu vergisel sorunlarla ülkelerin tek başına mücadelesinin güçlüğü karşısında uluslararası işbirliğine gidilmesi gündeme gelmektedir. Globalleşme ile birlikte vergileme açısından dikkate değer bir başka önemli konu da sermaye gelirlerinin vergilendirilmesidir. Sınırların kalktığı bir düzende sermayeyi ülke içinde tutmak için devletin uygulayacağı vergi politikalarında çok dikkatli olması gerekmektedir. Dünyadaki genel eğilim, bu tür gelirlerin diğer gelir unsurlarına göre daha düşük oranlarda vergilendirilmesi şeklindedir. Bu yüzden ülkeler mobil olan vergi tabanlarının ülkelerinden çıkmasını önleyici düşük oranlı, basit ve açık bir vergi sistemini oluşturmak zorunda kalmaktadırlar.
Bununla birlikte vergileme alanında yaşanan bir başka değişim, dünyadaki en büyük entegrasyon örneği olan AB’nin üye devletleri vergileme alanındaki yetkilerini gün geçtikçe Birlik’e devretmeye zorlaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar vergileme üye ülkelerin yetkilerini devretmek istemedikleri en önemli alanlardan biri olmakla birlikte, AB’nin işleyiş süreci giderek bu alanda da üye devletlerin bazı yetkilerini birlik organlarına devretmelerini zorunlu kılmaktadır. Çünkü üye devletlerin ekonomi politikalarında uyumun sağlanması gereği olarak bu yönde bir eğilim zorunlu
hale gelmektedir. Dolayısıyla bu durum vergileme alanında Avrupa ülkelerinde devlet hükümranlığının kısmen de olsa uluslarüstü bir otoriteye devri anlamına gelmektedir.