SORU: Wittgenstein’ın “Düşünmeyin, fakat bakın” sözünü açıklayınız!
CEVAP: Wittgenstein’ın bu ifadesi, onun “Felsefî Soruşturmalar”da kullandığı yöntemi en iyi özetleyecek mottodur. Bu mottonun önemli nedenlerinden birisi, düşündükçe açıklamaların ve kuramların peşine düşmemiz ve Wittgenstein’ın bizi uyardığı yanılsamalara kolayca kapılmamızdır. Olanı değil, olması gerekeni düşünüp bununla önümüzde olanı kıyaslama eğilimine girmemizdir. Oysa davet edildiğimiz gibi bakarsak, olanı tasvir etmeyi ve dolayısıyla söz konusu yanılsamalardan kaçınmayı başarabiliriz. Bu noktada birisi şu soruyu sorabilir: Wittgenstein tüm tartışmalarda konuyu dil oyunlarına getirip bağlamaktadır. Bu itibarla, her şey dil oyunları cinsinden “açıklanıyor” görünmektedir. Eğer dil oyunu diye bir şey ve dil oyununu dil oyunu yapan bir öz varsa, Wittgenstein kaçınmamızı söylediği şeyi kendisi yaparak dili bütünüyle ve türdeş bir biçimde, tek bir kavram yoluyla açıklamış olmaktadır. Wittgenstein böyle bir sorunun gelebileceğinin farkındadır ve böyle bir soru için hazırladığı bir cevap mevcuttur. Wittgenstein özcü yaklaşımları eleştiren ve aşan bir “benzerlik” kavramı geliştirmiştir. Wittgenstein’ın burada öne sürdüğü “ailevi benzerlikler” terimi son derece önemlidir. Belki Sokrates’e ve Platon’a kadar geri götürebileceğimiz ve Batı felsefesi tarihi boyunca süregelen özcü yaklaşımlar, kavramların sınıflandırılması, ayrılması, ilişkilendirilmesi konusunda net ve kesin sınırların peşinde olmuşlardır. Wittgenstein’ın bu yaklaşımında ise bu sınırların arayışı anlamını yitirmektedir. Bizler pek çok kavramın özünü belirlemekte, bir kavramı diğerlerinden kesin sınırlarla ayırmakta zorluk yaşayabiliriz. Fakat bu söz konusu kavramları kullanamayacağımız ya da onların işe yaramaz oldukları anlamına gelmez. Pek çok kavram için durum böyledir. Sonuç olarak dil ideal, kesin sınırları olan bir kalkül değildir. Dil, sonsuz çeşitlilikte etkinlikler (yaşam formları) içerisinde şekil alır, değişir, gelişir ve ailevi benzerlikler üzerinden bize bir bütün olarak görünür. Dili bu şekilde anlamamak bizi birtakım şişelerin içerisine birer sinek gibi tıkıştırıverir.