TÜRK HALK ŞİİRİ Dersi XVIII.-XX. YÜZYILLARDA DİNÎ-TASVVUFÎ TÜRK EDEBİYATI soru detayı:
SORU:
XVIII.-XX. Yüzyıllarda DinîTasavvufî Türk Edebiyatı XVIII. asır Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı sahasında hangi yenilikler yaşanmıştır?
CEVAP:
XVIII.-XX. Yüzyıllarda DinîTasavvufî Türk Edebiyatı XVIII. asır Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı sahasında da fazla bir yenilik görülmemekte, ancak eskilerin özellikle Yunus geleneğini devam ettirmekte oldukları bilinmektedir. XVIII. yüzyıl Anadolu’sunda; Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı, genel bir duraklama ve gerileme hayatı içindedir. Bu dönemde kendi sahasında (Şeyh Gâlip hariç) eskisi kadar güzel eserler verilmez olmuştur. Daha çok halk kitlelerine seslenen bazı tarikat şeyhlerinin çok tanınmış eserleri bile bu dönemde ancak eski bilgi ve akideleri tekrarlayan, popüler hamle durumundadır. Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı şairleri İstanbul’da, Bursa’da, İzmir’de vb. tarikat çevrelerinde Yunus geleneğini devam ettirmektedirler. Buna başka bir deyişle “ilahi” geleneği de diyebiliriz. Tekrarlanan ilahiler, zaman zaman, güzel, ahenkli ve samimî olmakla beraber, ekseriye her tür söyleyiş sanatından uzak, vezin ve kafiye aksaklıkları içinde ve umumiyetle kültürsüz söyleşilerdir. Halk dilinde mevcut olan ilahi cönklerini dolduran manzumeler arasında Yunus’un ve onun eski asırlardaki talebelerinin şiirleri vardır. Bu gibi halk cönklerinde, fiah-ı Merdan Hz. Ali aşkıyla nazmedilmiş Bektaşî-Alevî nefeslerinin zenginliği, dikkati çekecek ölçüdedir. Bu tarz nefeslerde de Pir Sultan Abdal’ın tesiri aşikârdır. Bu cönklerde bizzat Pir Sultan’ın veya ona isnat edilen manzumeler mühim yer tutar. Bu sırada Bursalı Şeyh İsmâil Hakkı, Edirne’de Gülşenî Dergâhı şeyhi Sezâî, Keşanlı Şeyh Zatî, Üsküdarlı Şeyh Zekâî vb. mutasavvıf şâirler arasında en tanınmış olan hayatları ve eserleri etrafında menkıbeler teşekkül etmiş iki mühim isim: Diyarbekirli Ahmed Mürşidî ile Erzurumlu İbrâhim Hakkı’dır (Banarlı 1971: 796