ANAYASA HUKUKU Dersi Yasama Organı soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Yasama dokunulmazlığını anlatınız.


CEVAP:

Yasama sorumsuzluğunun, milletvekilinin meclis çalışmalarındaki söz ve düşünce hürriyetini korumasına karşılık, yasama dokunulmazlığı milletvekilini keyfî veya asılsız ceza kovuşturmalarından ve tutuklamalardan korur.

Anayasa’ya göre (m. 83/2), “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sü- rülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tu- tuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden ön- ce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki du- rumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu hâlde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır”. Doku- nulmazlığın bir sonucu da TBMM üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra ve- rilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesinin, üyelik sıfatının sona ermesine bı- rakılmasıdır (m. 83/3).

Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak, dokunulmazlık, nispi ve geçici nite- likte bir ayrıcalıktır. Nispidir, çünkü TBMM tarafından kaldırılabilir. Hatta anayasa- da belirtilen durumlarda meclisin bu yolda bir kararına gerek olmadan da ilgili üye tutulabilir, sorguya çekilebilir, tutuklanabilir ve yargılanabilir. Ağır cezayı gerekti- ren suçüstü hâlinin böylece dokunulmazlığın kapsamı dışında bırakılmış olmasının sebebi, bu durumda isnadın ciddiyeti hakkında kuvvetli bir karinenin varlığıdır. Buna karşılık, Anayasa’nın 14. maddesinde zikredilen suçların da dokunulmazlık- tan istisna edilmiş olması, dokunulmazlık müessesesinin mahiyeti ile bağdaşma- maktadır. Çünkü isnad olunan suçun ağırlığı, mutlaka isnadın ciddiyetini gerektir- mez. Dokunulmazlık, üyeler hakkında hukuk davası açılmasına engel olmaz. Çün- kü dokunulmazlığın amacı, milletvekilinin keyfî kovuşturmalarla yasama görevini yerine getirmekten alıkonulmasını önlemektir; hukuk davaları ise milletvekilinin Meclis’e devamına ve görevini yerine getirmesine engel olmaz. Nihayet, sorumsuz- luğun aksine, dokunulmazlık, milletvekilleri için ancak geçici bir koruma sağlar. Diğer bir deyişle bu koruma, üyelik sıfatının devamı müddetince sürer. Üyelik sı- fatı sona erdikten sonra, Meclis üyesi hakkında ceza kovuşturması yapılabilir veya hakkında verilmiş ve infazı ertelenmiş bulunan ceza hükmü çektirilir. Bunun do- ğal bir sonucu olarak, üyelik süresince zaman aşımının işlemeyeceği de kabul edil- miştir (m. 83/3).

Yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığından, TBMM üyeleri dışında, milletvekili olmayan bakanlar da (m.112/4) yararlanırlar. Anılan kişiler, diğer özlük hakları bakımından da milletvekilleri ile aynı statüye tâbidirler.

Anayasada 20.5.2016 tarihli ve 6718 sayılı kanunla yapılan değişiklikle, yasama dokunulmazlığı kurumunun mahiyetine tamamen aykırı bir değişiklik gerçekleşti- rilmiştir. Bu hükme (geçici m. 20) göre, “Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Mec- lisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma iz- ni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından ve mahkemeler- den, Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkan- lığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulu- nan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü mad- desinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.”

Bu hükümle, çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlıkları, bir kural-işlemle toptan kaldırılmıştır. Oysa, 83’üncü maddeden, dokunulmazlığın kaldırılması işle- minin her ilgili milletvekili bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken birey- sel bir işlem olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim Anayasa ve TBMM ‹çtüzüğü, ilgili milletvekiline gerek Karma Komisyonda, gerek Genel Kurulda kendisini sa- vunma ve dokunulmazlığın kaldırılması halinde buna Anayasa Mahkemesinde iti- raz etme haklarını tanımaktadır. Dolayısıyla, Karma Komisyon, TBMM Genel Ku- rulu ve gerekirse Anayasa Mahkemesi, konuyu her somut olayın niteliklerine göre bireysel düzeyde değerlendirerek karar verecektir. Oysa Anayasa değişikliği, ilgili milletvekillerini bütün bu hak ve güvencelerden toplu olarak yoksun bırakmıştır. Üstelik Anayasa, dokunulmazlığın kaldırılması kararlarının siyasi saiklerden etki- lenmesini önlemek amacıyla, TBMM’indeki “siyasi parti gruplarınca, yasama doku- nulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz” kuralını kabul etmiştir. Oysa somut olayda, Anayasa değişikliğinin tamamen siyasi saiklerden kaynaklan- dığında kuşku yoktur. Nihayet söz konusu değişiklik, onun kapsamına giren mil- letvekilleri ile benzer suçları daha sonra işleyen milletvekilleri arasında eşitsizlik yaratması açısından da eleştirilebilir.

Bütün bu hukuka aykırılıklara rağmen, iptal talebi, Anayasa Mahkemesi tarafın- dan, Anayasa değişikliklerinin esas yönünden denetlenemeyeceği, şekil yönünden denetiminin ise ancak 148. maddede sayılan hususlarla sınırlı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir (E. 2016/54, K. 2016/17, 3.6.2016, Resmî Gazete, 9.6.2016, Sayı 29737). Oysa, Anayasa Mahkemesinin, konuyu hiç değilse “amaç” unsuru bakı- mından, yani değişikliğin kamu yararı amacıyla değil, tamamen siyasi saiklerle ya- pılmış olması açısından da tartışması beklenebilirdi.

Yasama dokunulmazlığı konusunda tartışılması gereken bir nokta da, Anayasa- nın 83 ve 84’üncü maddeleri arasında var görünen uyumsuzluktur. Gerçekten, 83’ün- cü maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir milletvekili hakkında, “seçiminden önce ve- ya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona erme- sine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.” Oysa, milletvekilliğinin düşme- sine ilişkin 84’üncü maddeye göre, “milletvekilliğinin kesin hüküm giyme... halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur.” Bu konuda TBMM Başkanlığının da istikrarlı bir tutum sergilemediği gözlemlenmek- tedir. Geçmişte Başkanlık kesin mahkeme hükmünü Genel Kurulda okutmamak su- retiyle milletvekilliğinin düşmesini engellemiş olduğu halde, 2017 yılında bunun tam tersi bir davranışla bazı milletvekillerinin milletvekilliği düşürülmüştür. Anayasa ko- yucunun, milletvekili seçilmeye engel bir suçtan dolayı mahkûmiyeti düşme sebebi saydığı, diğer ceza mahkûmiyetlerinde ise cezanın çektirilmesinin üyelik sıfatının so- nuna ertelenmesini uygun bulmuş olabileceği düşünülebilir. Ancak bu kadar önem- li bir konuda işi yoruma ve Başkanlığın takdirine bırakmamak ve ilgili maddelere açıklık kazandırmak gerektiğinde kuşku yoktur.