TEMEL İNSAN HAKLARI BİLGİSİ II Dersi İnsan Hakları Kavramının Tarihi Gelişimi soru detayı:

PAYLAŞ:

SORU:

Yeni Çağ'da doğal hukuk anlayışına dayalı "Toplumsal Sözleşme" doktrini ne anlama gelmektedir?


CEVAP:

Doğal hukuk anlayışına dayalı “Toplumsal Sözleşme” doktrininin en önemli temsilcileri T. Hobbes, J. Locke ve J.J. Rousseau’dur. Bu üç düşünür de ortaya koydukları toplumsal sözleşmeleri halkın can ve mal güvenliğini sağlayarak onu dış tehlikeler karşı savunmak ile sınırlandırmışlardır. Fakat bu husus dışında düşünürlerin öngörmüş oldukları toplumsal sözleşme modelleri birbirlerinden farklıdır (Locke ve Hobbes arasındaki farklar hakkında geniş bilgi için bkz. Akad-Vural Dinçkol, s. 111-112; Rousseau’nun toplum sözleşmesi için bkz. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, s. 24-27). Hobbes’un toplumsal sözleşmesinde devlet, vatandaşların kendi aralarında yaptıkları sözleşmeye dayanır. Bu sözleşme barış hâlinin kurumsallaştırılmasıdır. Kişiler güvenli ve düzenli bir hayat sağlamak amacı ile mutlak özgürlük ve eşitlikten vazgeçerler zira doğal hâlde devamlı bir mücadele, anarşi hâli söz konusudur. Toplum sözleşmesi ile halk, bütün yetkilerini geri alınamayacak şekilde, sınırsız yetkilerle donatılmış ve Sözleşmenin de tarafı olmayan krala devretmiştir (Gözlügöl, s.51). Herhangi bir sözleşmeye taraf olmayan, egemen olan kralın sözleşmeyi bozması ve bundan sorumlu tutulması da söz konusu değildir (Gemalmaz, s. 49). Öte yandan egemen güç tamamen denetimsiz de değildir. Doğa yasasına tabidir. Çünkü bu yasalar Tanrısaldır ve hiçbir insan ya da devlet tarafından ilga edilemezler. Buradan Hobbes’un doğal haklar tanımlamasını doğrudan doğruya dine dayandırdığı sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü Hobbes doğal haklar tanımlamasında Tanrı’yı devre dışı bırakmıştır. Bu devre dışı bırakışın nedeni doğal hakların tanrısallığına karşı olan bir fikirden ziyade, kilisenin devletin yanında bir diğer kamusal otorite olarak varlığını sürdürmesine karşı olan düşüncedir.