AİLE EKONOMİSİ Dersi Küreselleşme soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Küreselleşmeyi olumlayan görüşler hangi argümanları ileri sürmektedir?
CEVAP:
Küreselleşmeyi olumlayanlar küreselleşmeyi çağdaşlaşma ve gelişmenin bir parçası olarak görürler. Benzer biçimde küreselleşmenin kaynakları en akılcı ve yüksek verim elde edecek şekilde dağıtacağına ve artan ekonomik ilişkiler sonucunda toplumların refahının artacağına inanmaktadırlar. Ayrıca küreselleşme sürecinin insan haklarından nasibini almamış az gelişmiş ülkelere demokrasi ve insan hakları gibi değerleri taşıyacağına inanmaktadırlar.
#2
SORU:
Küreselleşmeyi eleştiren görüşler hangi düşünceleri ileri sürmektedir?
CEVAP:
Bu tezi savunanlara göre küreselleşme, emperyalizmin 21. yüzyıl biçimidir. Tıpkı 19. yüzyılda olduğu gibi açık kapı serbest ticaret politikasını tüm dünyaya dayatarak fakir ülkeleri Batı devletlerine yem yapmaktadır. Bu nedenle dünya gelir dağılımı bozulmuştur. Ayrıca gelişme çabası içindeki ülkelere yayılması beklenen demokrasi ve insan hakları gibi değerlerin bu ülkelerin içinde bulunduğu ortamlarda dikiş tutması mümkün değildir. Bu ülkeler fakirleştikçe halkı kontrol etmek için baskıcı rejimlere başvurma gereksinimi artmaktadır. Üstelik Batı, hakları bahane ederek ülkelerin iç işlerine karışmaktadır.
#3
SORU:
Küreselleşmenin ne zaman başladığına yönelik verilen cevaplar nelerdir?
CEVAP:
Küreselleşmenin ne zaman başladığına yönelik üç farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar:
- Küreselleşme insanlık tarihinin başından beri var olan bir süreçtir. Ancak son yıllarda hızında ani bir artış gerçekleşmiştir.
- Küreselleşme modernleşme ve kapitalizmin gelişmesi ile yaşıttır. Son yıllarda hızında bir artış yaşanmaktadır.
- Küreselleşme sanayi ötesi toplum, modern ötesi toplum ve kapitalist düzenin çözülmesi ile ilgili olarak son yıllarda ortaya çıkan yeni bir olgudur.
#4
SORU:
Marks’ın kapitalist üretim sürecinin işleyişi hakkında yaptığı açıklama küreselleşme süreci bağlamında hangi unsurları ile ön plana çıkmaktadır?
CEVAP:
Klasik teorisyenlerden Marks kapitalist üretim sürecini açıklamak için ortaya koyduğu birçok düşünce yaklaşık yüz yıl sonra küreselleşme bağlamında tekrar karşılık bulmuştur. Marks burjuvanın kâr etmek zorunda olduğu gerçeğinden yola çıkarak burjuvanın kapitalist ekonomik faaliyetlerinin tüm dünyaya yayılacağını eski kendi kendine yeterliğin yerini uluslararası karmaşık ilişkiler almakta olduğunu ve bu durumun evrensel bağlar doğurduğunu ileri sürer. Bu süreçte sadece maddi ürünler değil aynı zamanda kültürel ürünlerin yaygınlaşmasıyla tek yanlı, dar ulusal bakış açısının yerini dünya kültürü alacağını belirtir.
#5
SORU:
Durkheim’a göre sanayileşme sürecinin aile ekonomisine olan etkileri nelerdir?
CEVAP:
Durkheim’a göre toplumlar sanayi topluma dönüştükleri sürece maddi refaha kavuşmakta ve diğer toplumlara karşı politik üstünlük elde edebilmektedir. Bu süreçte aile kendi kendine yeterli bir birim olmaktan çıkıp tüketici bir kimlik kazanacak üretim süreci ise aile dışında fabrikalarda gerçekleşecektir.
#6
SORU:
Talcott Parsons’a göre toplumsal dönüşümün evrimsel yönü hangi unsurlardan oluşmaktadır?
CEVAP:
Parsons’a göre toplumlar ortak bir evrimsel yol izlemektedirler. Modernleşme ile birlikte toplumlar daha yüksek yaşam düzeylerine adapte olacak şekilde değişmektir. Fabrika üretimine geçişin yol açtığı dönüşüm insanların kendi kendine yeterliğini azaltmış ancak bireysel yetenek ve performans toplum içindeki yerin belirlenmesinde önem kazanmıştır. Modern toplumun değer sistemi evrenselliğe ve soyuta yöneldiği için çok daha kapsayıcıdır. Kapsamaya yönelik bu örneklerin küreselleşme üzerinde etkisi bulunmaktadır. Modern toplum yapısının ortaya çıkardığı evrenselleştirici güçler, bürokratik organizasyon, para ve piyasalar, evrensel hukuk sistemi ve demokratik katılım olarak sıralanır.
#7
SORU:
Kerr, Dunlop, Harbison ve Myers’ın küreselleşme teorisine yaptığı katkılar nelerdir?
CEVAP:
Kerr ve arkadaşları, toplumlar arası benzeşme tezini ileri sürmüşlerdir. Sanayileşmiş toplumların, sanayileşmemiş toplumların birbirine benzediğinden daha çok birbirine benzediklerini ileri sürmüşlerdir. Toplumların sanayileşmede izledikleri yol birbirinden farklı olsa da sonunda sanayileşmiş toplumlar zaman içinde artan ölçülerde birbirlerine benzeyeceklerdir. Toplumlar arasındaki benzeşmenin itici gücü sanayileşmenin mantığıdır. Sınai teknoloji, kitlesel üretimi ve tüketimi destekleyebilecek geniş ölçekli toplumsal organizasyon talep etmektedir. Bu nedenle sınai toplumlar büyük şehirler halinde örgütlenmişlerdir. Devlet, sanayinin gereksinim duyduğu alt yapıyı sağlamak için genişlemiştir, geniş ölçekli, hiyerarşik ve bürokratik organizasyonlara sahiptir. Materyalist, çalışmaya kararlı, çoğulcu, bireysel çıkarları kollayıcı, kendi çıkarı peşinde koşan toplumlardır.
#8
SORU:
J.Burton’un küreselleşme sürecine yönelik ileri sürdüğü düşüncelerin temelinde hangi ana unsur bulunmaktadır?
CEVAP:
Burton’a göre iletişim teknolojilerinde yaşanan dönüşüm ile insanlar devlet sınırlarını aşan ilişkileri bilgisayar ağları ile gerçekleştirilmektedir. Devletler sayısız bağlardan oluşan bir ağ altında yer almaktadır. Ticaret, dil, din, ırk, ideoloji, stratejik birleşme, iletişim bağları, hukuk, haberleşme gibi nedenlerle kurulan bağlar, ülkeleri saran ağın alt şebekelerinin artışına yol açmaktadır.
#9
SORU:
J. Rosenau’ya göre küreselleşme olgusunun kaynakları nelerdir?
CEVAP:
Rosenau küreselleşme sürecinde yaşanan değişimin beş kaynağı olduğunu ileri sürer. Bunlar:
- İnsanların, ideolojilerin, kaynakların, yeniliklerin dünyanın dört bir yanına hızla yayılmasını sağlayan, küresel uzaklıkları yok eden mikro elektronik teknolojilerin gelişimini zorlayan sanayi ötesi sürecin yaşanmakta oluşu.
- Ulus devlet hükumetlerinin tek başına çözemeyeceği dünya problemlerinin ortaya çıkışı.
- Hükumetlerin ulusal sınırlar içinde ortaya çıkan problemleri çözme yeteneğinin azalmakta oluşu.
- Ulusal toplumlar içinde güçlü ortaklıkların ortaya çıkmakta oluşu.
- Eğitim, uzmanlık ve yetki kazanımlarında üst düzeylere yükselmiş vatandaşlar arasında devlet otoritesine daha az bağımlı olma isteğinin uyanmakta oluşu.
#10
SORU:
Giddens küreselleşme sürecini hangi kavramlar ile açıklamaktadır?
CEVAP:
Giddens küreselleşme sürecini açıklarken insanlar tarafından zaman ve mekânın kontrol altına alınışının önemini vurgulamaktadır. 18. yüzyılda mekanik saatin kullanımının yaygınlaşması zamanı belirli bölgelere özgü olmaktan çıkarmıştır. Zaman evrenselleşmiş, dünyanın her yerinde aynı esaslara göre ölçülmeye başlanmıştır. Böylece evrensel zaman temel alınarak toplumsal hayat küresel sistem içinde yeniden örgütlenmiştir. Giddens’a göre küreselleşmenin ön koşulu zamanın mekândan bağımsız kılınmasıdır. Bu sayede toplumsal ilişkiler mekâna bağımlı olmaktan kurtulmuş ve mekân yeniden yapılandırılmıştır.
#11
SORU:
David Harvey’in zaman ve mekan üzerine ileri sürdüğü düşünceler Giddens’dan hangi konularda farklılaşmaktadır?
CEVAP:
Giddens zamanın, mekândan bağımsız kalışını vurgularken, Harvey, zaman ve mekân kavramlarının evrenselleşmeleri ile birlikte, zamanın mekânı yok ettiğini iddia etmektedir. Bu süreci zamanın mekân üzerindeki baskısı olarak tanımlamaktadır. Zaman mekândan kaynaklanan kısıtlamaları yok edecek şekilde yeniden örgütlenmektedir. Karşılıklı olarak mekân da zamandan kaynaklanan kısıtlamalardan kurtulmaktadır. Bu süreç zamanın kısalmasını, mekânın daralmasını temsil etmektedir.
#12
SORU:
David Harvey “birikim krizleri” ile hangi olguyu vurgulamaktadır?
CEVAP:
Harvey gerçekleştirdiği Marksist analizde kapitalizmin dönemsel olarak birikim krizleri yaşadığını ortaya koyar. Kapitalizm girdiği bu krizlerden zaman ve mekanı yeniden örgütleyerek çıkmaktadır. Bugün küreselleşme adı verilen olgu da aslında 1970’lerde Fordizm-Keynesçiliğin iflas edip kapitalizmin kriz yaşaması sonrasından gelen bir düzenlemedir. Küreselleşmeyi ortaya çıkaran bu dönemde yeni uzamsal ilişkiler, mekansal düzenlemeler, "küresel" işbölümü ve işlevlerle bağlantılı olan yerler ağı üretilmiştir. Uzam içerisindeki maliyeti düşürmek için teknolojik buluşlar kullanılmış buna paralel olarak, posta sistemi, telegraf, radyo, telekomünikasyon ve internet ağı gibi buluşlar ile maliyetler düşürülerek verimlilik arttırılmıştır. Bütün bu yenilikler sonucunda mekan ve zamanın kullanılması değişmiştir.
#13
SORU:
Esnek üretim sürecinin Fordist üretim biçiminden farklılıkları nelerdir?
CEVAP:
Fordist üretim sistemi 1970’li yıllarda aşırı üretim krizine girdiği için kapitalist üretim biçimi yeniden örgütlenerek esnek üretim biçimine geçiş yapmaya başlamıştır. Bu süreçte işçilerin istihdamında daha esnek bir politika benimsenmiş, aynı işçinin çeşitli konularda beceri kazanabilmesi hedeflenmiştir. Tüketici piyasalarında değişen zevklere daha çabuk cevap verilmesini sağlayan bilgisayar destekli üretim programları geliştirilmiştir. Üretilenlerin raflarda uzun süre beklemesinin ya da kullanılan girdilerin uzun süre depolarda kalmasının neden olduğu zaman ve yer kaybını giderici pazarlama ve üretim teknikleri geliştirilmektedir. Tam zamanında üretim, küçük ölçekli ve tüketici tercihlerine uygun üretim yaklaşımı ile arz ve talebin dengesi çabuklaştırmaya çalışılmaktadır.
#14
SORU:
Risk Toplumu kavramını ortaya koyan Ulrich Beck’e göre küreselleşmenin risk algısı üzerinde yarattığı dönüşümler nelerdir?
CEVAP:
Küreselleşme ile birlikte riskin kendisi de küreselleşmektedir. Riskin küreselleşmesi, yani dünyanın tehdit altında olması küreselleşme sürecini hızlandırmaktadır. Risk dünya üzerindeki herkesi aynı ölçüde etkilemektedir sınır tanımamaktadır. Riskin ülkeler için karşılıklı tehdit içermesi ayrıca mekânsal olarak sınırlanamaması küreselleşme bilincinin artışına katkıda bulunmaktadır. Riskin engellenmesi ulus devletlerin gücünü aşmaktadır, uluslar üstü yaptırım gücü yüksek kuruluşlara gereksinim duyulmaktadır. Ülkeler arası silahsızlanma tartışmaları, dünya zirveleri, atıkların azaltılması, nükleer silahlarla ilgili anlaşmalar bu çabalara bir örnektir.
#15
SORU:
Malcolm Waters küreselleşmeyi toplumsal hayatın hangi alanları ile açıklanmaktadır?
CEVAP:
Malcolm Waters küreselleşmeyi “ekonomik değişim”, “politik değişim”, ve “kültürel değişim” üzerinden açıklamaktadır. Ona göre; her üç alana ilişkin değişim ilişkilerini aşağıdaki gibi tanımlamaktadır:
- Ekonomik değişim: Mal ve hizmet ticareti, mülk kiralama, ücretli emek akımı, sermaye akımı gibi unsurlardan oluşan ilişkilerdir.
- Politik değişim: Ülkelerin destek vermek, savunmak, baskı kurmak, otorite ve güç uygulamak, teftiş etmek, meşru kılmak, itaat sağlamak amacı ile giriştikleri ilişkilerdir.
- Kültürel değişim: Ülkelerin sözlü iletişim, yazılı iletişim, icraat, öğretmek, hitap etmek, ayinler düzenlemek, merasimler yapmak, sergiler açmak, tören, propaganda, reklâm, gösteri, tatbikat, veri toplama ve transfer etme gibi yollara başvurmak yolu ile gerçekleştirdikleri ilişkilerdir.
#16
SORU:
Sanayi Devrimi ilk olarak hangi yüzyılda ve coğrafyada ortaya çıkmıştır?
CEVAP:
Sanayi Devrimi, 18. yüzyılın ikinci yarısında Batı Avrupa'da başlayıp kısa zamanda dünyanın büyük bir bölümü etkilemiştir.
#17
SORU:
İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin küreselleşme sürecine olan etkileri nelerdir?
CEVAP:
1970'lerden itibaren hızlanan teknolojik gelişmeler özellikle iletişim teknolojisi alanında devrim yaratacak gelişmelere yol açmıştır. Mikro işlemciler, uydu teknolojisi ve internet alanında yaşanan dönüşümler ile sermaye hareketleri hız kazanmış, mekansal uzaklıklar bilgisayar teknolojisi sayesinde ortadan kalmıştır. Bu ve benzeri gelişmeler küreselleşme sürecinin başlamasına ve hızla bütün dünyayı etkisi almasına neden olmuştur.
#18
SORU:
Küreselleşmenin alt ve üst yapısı hangi unsurlardan oluşmaktadır?
CEVAP:
Küreselleşmenin alt yapısını ekonomik liberalizm oluştururken üst yapısını ise insan hakları ve akılcılıktan oluşan siyasal liberalizm oluşturur.
#19
SORU:
Mc Luhan'a göre elektronik medyanın ortaya çıkışının insanlık üzerindeki etkileri nelerdir?
CEVAP:
Mc Luhan, haberleşme aracı olan elektronik medyanın ortaya çıkışının kolektif kabile kültürünü küresel ölçekte yeniden dirilttiğini söylemektedir. Elektronik iletişimin ayırt edici özelliği hızıdır. Elektriğin iletişimde kullanımı, insanın sinir sistemi merkezine benzeyen küresel bir haberleşme ağı sağlamaktadır. Dünya, insanların birbirleri ile yoğun iletişimi nedeniyle, herkesin birbirinden haberdar olabileceği bir köy ortamına dönüşmektedir. Elektrik akımı zaman ve mekândan kaynaklanan farklılıkları ortadan
kaldırmaktadır.
#20
SORU:
Roland Robertson'a göre küreselleşme ulus devlet-birey ilişkisini hangi yönleri ile değiştirmiştir?
CEVAP:
Küreselleşme süreci ile birlikte birey artık sınırlarla çevrilmiş bir alt grubun parçası değildir. Ancak küresel bir bütüne ait olduğunun bilincindedir. Modern ulus devlet, tek toplumsal yapı olarak ortaya çıkmakta ve ulus devletler arasındaki anlaşmalar, bağımlılıklar artarken uluslararası sistem kendi kendini yeniden üretme koşullarını oluşturmaktadır. İnsanlar giderek artan ölçüde, ırk, sınıf, soy gibi farklılıklara dayanarak kimsenin bir diğerinden üstün görülmemesi gerektiğinin bilincine varmaktadır.