ANAYASA HUKUKU Dersi Devletin Temel Nitelikleri soru cevapları:

Toplam 20 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

1982 Anayasasına göre cumhuriyetin temel nitelikleri nelerdir?


CEVAP:

1982 Anayasası’nın 1. maddesi, aynen 1924 ve 1961 Anayasası’nın 1. maddeleri gibi, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” hükmünü getirdikten sonra, 2. madde cumhuriyetin niteliklerini saymaktadır. Bu maddeye göre, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir”.


#2

SORU:

Cumhuriyet nedir?


CEVAP:

Birçok yazar, cumhuriyeti hem bir devlet şekli, hem bir hükûmet şekli olarak kabul etmektedirler. Devlet şekli olarak cumhuriyet, egemenliğin bir kişiye veya zümreye değil, toplumun tümüne ait olduğu bir devleti ifade eder. Devlet şekillerinin tasnifinde kullanılan başlıca kriterlerden biri, egemenliğin kaynağı olduğuna göre, cumhuriyetin bu anlamda bir devlet şekli olduğunda şüphe yoktur. Ancak cumhuriyet, aynı zamanda bir hükûmet (devlet yönetimi) şekli olarak da kabul edilebilir. Bu anlamda cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının seçim ilkesine göre kurulmuş olduğu, özellikle bunların oluşumunda veraset ilkesinin rol oynamadığı bir hükûmet sistemini anlatır. Böylece cumhuriyet, seçim ilkesine dayanan bir hükûmet sistemi anlamı taşımaktadır. Aslında, devlet ve hükûmet şekli olarak cumhuriyet kavramlarının birbiriyle çok yakından ilgili olduğu açıktır. Egemenliğin siyasal toplumun tümünde olduğu bir sistemde, devletin temel organlarının toplum iradesinin ifadesi olan seçimlerle oluşması tabiidir.


#3

SORU:

Bir devletin adının cumhuriyet olması onu demokratik yapar mı yapmazsa neler gereklidir?


CEVAP:

Bir devletin adının cumhuriyet olması ve başında da veraset yoluyla iktidara gelmiş olmayan bir devlet başkanının bulunması, mutlaka o devletin millî egemenlik ilkesine dayanan demokratik bir hükûmet sistemine sahip olduğunu göstermez. Kendisini cumhuriyet olarak nitelendirdiği hâlde, gerçekte ne millet egemenliği ile ne demokrasi ile hiçbir ilgisi olmayan devletlerin, pek çok örneği vardır. Çağımızın en istikrarlı ve gelişmiş demokrasilerinden bazılarının (ingiltere, isveç, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, ispanya) anayasal ya da meşruti monarşiler olduğu unutulmamalıdır. Bu ülkelerde hükümdarın rolü, ülkenin ve milletin bütünlüğünü temsil eden bir sembolden öteye geçmez. Söz konusu ülkelerde egemenliğin millette değil, hükümdarda olduğu elbette iddia edilemez. Bu durumda cumhuriyeti, ancak monarşinin karşıtı, yani devlet başkanının verasete dayanmadığı bir devlet şekli olarak tanımlamak, gerçeklere daha uygundur


#4

SORU:

1982 Anayasasının başlangıç bölümünde yer alan ilkeler nelerdir?


CEVAP:
  1. 12 Eylül 1980 harekâtının meşruluğu (para. 1,2) (23.7.1995 tarihli Anayasa değişikliği ile çıkarılmıştır);
  2. Atatürk inkılâp ve ilkelerine bağlılık (para. 1,5);
  3. Atatürk milliyetçiliği (para. 1, 2, 5, 7);
  4. Atatürk medeniyetçiliği (para. 5);
  5. Çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi (para. 2);
  6. Milli egemenlik (para. 3);
  7. Anayasanın ve hukukun üstünlüğü (para. 3 ve 4);
  8. Hürriyetçi demokrasi (para. 3);
  9. Kuvvetler ayrılığı (para. 4); 
  10. Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği (para. 5); 
  11. Laiklik (para. 5); 
  12. “Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu” (para. 6);

#5

SORU:

1924 Anayasası’nın 1937 yılında geçirdiği değişiklikle, cumhuriyetin nitelikleri arasında milliyetçilik ilkesine yer verilmiş olduğu hâlde, 1961 Anayasası’nda bunun yerine millî devlet deyiminin kullanıldığını görüyoruz. Acaba bu iki kavram arasında bir anlam farkı var mıdır ve 1961 Anayasası’nın millî devlet deyimini tercih etmiş olmasının sebepleri nelerdir?


CEVAP:

1961 Anayasası’nın Kurucu Meclis’te görüşülmesi sırasında bu konu, uzun tartışmalara yol açmıştır. Millî devlet deyimini savunanlar, milliyetçiliğin anlamı açık olmayan bir deyim olduğunu, mesela Almanya ve ‹talya’da kurulmuş bulunan Nasyonal Sosyalist ve Faşist rejimlerin de kendilerini milliyetçi olarak adlandırdıkları- nı ileri sürmüşlerdir. Sonunda, ortalama bir formül olarak 2. maddede “millî devlet” deyiminin kullanılması, buna karşılık Başlangıç bölümünde Türk Milliyetçili- ği’nin uzun ve ayrıntılı bir tanımının verilmesi kabul edilmiştir. Böylece milliyetçilik ilkesinin, yanlış anlama ve yorumlara yol açması tehlikesi önlenmiştir. 1982 Anayasası ise aynı amacı, doğrudan doğruya 2. madde metninde “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” deyimini kullanmakla gerçekleştirmiştir. Atatürk’e göre Türk milliyetçiliği de “ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız kimliğini korumaktır”. Millî veya milliyetçi devlet ilkesinin bir önemli sonucu, Anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği” ilkesidir. Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir tek devlet olduğunu anlatmaktadır. Nihayet, resmî dilin Türkçe olduğu hakkındaki Anayasa hükmü (m.3/1) de devletin millî niteliğinin doğal bir sonucudur


#6

SORU:

Vicdan ve ibadet hürriyetleri nelerdir?


CEVAP:

Din hürriyeti, vicdan ve ibadet hürriyetlerini kapsar. Bunlardan ilki, anayasanın 24/1. maddesinde, “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip olabileceğini ifade ettiği gibi, dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hürriyetini de içerir. Anayasa’nın 24/3. maddesi de, inanç hürriyetinin doğal bir uzantısıdır. Buna göre, “kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz”. ibadet hürriyeti ise kişinin inandığı dinin gerektirdiği ibadetleri, ayin ve törenleri serbestçe yapabilmesidir. Anayasa’ya göre, “14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir” (m.24/2). Anayasa’da ibadet hürriyeti, vicdan hürriyeti kadar mutlak biçimde tanınmış değildir. ‹badet hürriyetinin, Anayasa’nın 14. maddesinde sayılan amaçlarla kötüye kullanılması yasaklanmıştır. Anayasa Mahkemesi de din hürriyetinin vicdan ve ibadet hürriyeti unsurları arasında ayrım yapmakta; “bireyin manevi hayatına ilişkin olan” vicdan ya da dini inanç hürriyetinin sınırsızlığını kabul etmekte; bireyin manevî hayatını aşarak toplumsal hayatı etkileyen eylem ve davranışların, yani ibadetlerin ise kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu menfaatlerini korumak amacıyla sınırlanabileceğini belirtmektedir.


#7

SORU:

Laikliğin iki cephesi nedir?


CEVAP:

Anayasa’nın 2. maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan laikliğin, (a) din hürriyeti, (b) din ve devlet işlerinin ayrılığı olarak, iki cephesi vardır. Din hürriyeti, vicdan ve ibadet hürriyetlerini kapsar. Laikliğin diğer önemli unsuru olan din-devlet ayrılığı ise çeşitli yönleri bulunan bir kavramdır.


#8

SORU:

Resmi bir devlet dininin olmaması ne anlama gelir?


CEVAP:

Devlet, bir gerçek kişi olmadığına göre, onun bir din sahibi olmasını, gerçek kişilerinki ile aynı anlamda kabul etmemek gerekir. Burada kastedilen, devletin belli bir dine üstünlük tanımaması, onun kurallarını kanunlar ve diğer devlet işlemleri yoluyla vatandaşlarına uygulatmaya çalışmamasıdır. Laik devletin bu anlamda dini olamaz. Nitekim Osmanlı Kânûn-i Esâsî’si ve 1928 değişikliğine kadar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, “devletin dini, din-i islamdır.” yolunda bir hüküm taşıdığı hâlde, 1924 Anayasası’nın 1928’deki değişikliği ile bu hüküm çıkarılmış, 1937 değişikliği ile de laiklik ilkesi açıkça kabul edilmiştir


#9

SORU:

Laik devlet nedir?


CEVAP:

Laik Devlet: Gerek dine bağlı devlet, gerekse devlete bağlı din sistemlerini reddeden, din ve devlet işlerini bütünüyle birbirinden ayıran yönetim sistemidir.


#10

SORU:

Resmi dini olmayan bir devletin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Resmî dini olmayan bir devlet, belli bir dinin kurallarını vatandaşlarına benimsetmek için faaliyette bulunamaz; özellikle zorlayıcı kurallar koyamaz. Bunun doğal bir sonucu olarak devlet, belli bir dinin eğitimini ve öğrenimini zorunlu kılamaz. 1961 Anayasası (m. 19/4) bu ilkeyi, “Din eğitim ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır.” demek suretiyle ifade etmişti. 1982 Anayasası ise “din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devlet’in gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.” diyerek bu ilkeden sapmış görünmektedir (m. 24/4). Sözü edilen derslerin bir dini benimsetme veya onun propagandasını yapma amacına değil, bütün belli başlı dinler hakkında tarafsız ve tanıtıcı bilgiler verme amacına yönelik olabileceği söylenebilir. Madde metninde “din eğitimi” değil, “din kültürü” deyiminin kullanılmış olması, anayasa koyucunun amacının bu olduğunu akla getirebilir. Ancak uygulamada bu iki hususun ayırdedilmesi çok güç ve din kültürü derslerinin bir din propagandası hâline gelmesi ihtimali kuvvetlidir. Kanımızca, ne şekilde olursa olsun, zorunlu din eğitimi, laik devlet ilkelerine aykırıdır.


#11

SORU:

Hürriyetçi demokratik rejimin özellikleri nelerdir?


CEVAP:

Hürriyetçi demokratik rejimin özellikleri, ülkeden ülkeye bazı değişiklikler göstermekle beraber, bu rejimin vazgeçilmez, asgari şartı olarak kabul edilmesi gereken bazı unsurlar da vardır. Bunların en önemlileri, siyasal sistemdeki temel siyasal karar organlarının genel oya dayanan serbest seçimlerle oluşması, serbestçe örgütlenen siyasal partiler arasında eşit şartlarla yürütülen iktidar yarışması ve tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin tanınmış ve hukuki güvence altına alınmış olmasıdır.


#12

SORU:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü ne anlama gelir?


CEVAP:

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kuralı, şüphesiz, demokratik devleti öngören, hatta onunla özdeşleşen bir niteliğe sahiptir. Devlet içindeki en üstün buyurma kudreti anlamına gelen egemenliğin millette olduğu bir devlette, hükûmet sisteminin de halkın kendi kendini yönetmesine dayanan demokratik rejim olması gerekir


#13

SORU:

Demokrasi nedir?


CEVAP:

Demokrasi: Yöneticilerin bütün yönetilenler tarafından serbest ve dürüst seçimler yoluyla seçildiği rejimdir.


#14

SORU:

Genel oy nedir?


CEVAP:

Genel Oy: Servet, vergi, öğrenim durumu ve cinsiyet gibi nitelik sınırlandırmaları olmaksızın bütün yurttaşların oy kullanma hakkına sahip olmasıdır.


#15

SORU:

Sınıf egemenliği nedir?


CEVAP:

Sınıf Egemenliği: Ülke içindeki üstün gücün bir sınıfın elinde toplanması ve bütün diğer sınıfların egemenliğin kullanılmasından dışlanmasıdır.


#16

SORU:

Ölçülülük ilkesi nedir?


CEVAP:

Ölçülülük ilkesi: Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında sınırlama aracının amacı gerçekleştirmeye elverişli olması ve araç ile amaç arasında ölçülü bir oranın olmasıdır.


#17

SORU:

Hukuk devletinin başlıca varlık şartları nelerdir?


CEVAP:

Bu ilke, her şeyden önce, devletin işlemlerinin hukuk kurallarına bağlılığını ifade eder. Hukuk kurallarına bağlılığı sağlayacak mekanizma ise, devletin eylem ve işlemlerinin yargı denetimi altında bulunmasıdır. Hukuk devleti denilince, ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir. Bunu, daha çok tarihsel sebeplerle açıklamak mümkündür. Hukuk devleti ilkesinin mücadelesinin yapıldığı geçen yüzyıllarda, yürütme organı genellikle kral ve onun bakanlarından oluştuğu için, bu dönemlerde kişi haklarına karşı saldırının ancak yürütme organından gelebileceği, dolayısıyla vatandaşların hukuki güvenliğinin sağlanabilmesi için yürütme organını hukukla bağlamanın gerekli ve yeter olduğu düşünülmüştür.


#18

SORU:

Kamu denetçiliği kurumunun fonksiyonu nelerdir?


CEVAP:

İdarenin hukuka bağlılığı esas itibarıyla yargısal denetim yoluyla sağlanmakla beraber, önceleri iskandinav ülkelerinde ortaya çıkan, günümüzde ise Avrupa’nın büyük bölümünde yaygınlaşan “Ombudsman”lık ya da kamu denetçiliği veya halkın avukatlığı kurumu, idarenin hem hukuka hem hakkaniyet kurallarına bağlılığını sağlamak bakımından önemli bir fonksiyon yerine getirmektedir. Bu yolun, yargısal denetim gibi, hukuki bir müeyyidesi veya düzeltici etkisi yoktur. Bununla birlikte kamu denetçisi, idarenin bir eylem veya işlemiyle haksızlığa uğradığını iddia eden bireylerin şikâyetlerini incelemekte, bunları haklı bulursa ilgili idare birimi nezdinde tavassutta bulunarak işlemin düzeltilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Kamu denetçisinin fonksiyonlarından biri de düzenli aralıklarla hazırladığı raporlarla parlamentoyu ve kamuoyunu bilgilendirerek, idarenin hak ihlallerine dikkati çekmek, böylece bu konularda gerekli idari ve kanuni düzenlemelerin yapılmasını sağlamaya çalışmaktır. Bu müesseseyi kabul eden ülkelerde, kamu denetçisinin yetkileri ve çalışma yöntemleri üzerinde tek ve standart bir model yoktur


#19

SORU:

Kanuni hakim güvencesi neyi ifade eder?


CEVAP:

Tabiî hâkim ilkesi, uyuşmazlığı yargılayacak olan mahkemenin, o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olmasıdır. Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu’nun gerekçesine göre, “bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı gözönünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı mercii güvencesinin ilk gereğidir


#20

SORU:

Eşitlik nedir, çeşitler inelerdir?


CEVAP:

Şekli Hukuki Eşitlik: Kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Maddi Hukuki Eşitlik: Aynı durumda bulunanlara haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklar ile fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasıdır. Pozitif Ayrımcılık: Toplumda sosyal, ekonomik ve fiziksel nedenlerle dezavantajlı durumda olan birey ve gruplar lehine ayrımcılık yapılmasıdır.