ANTROPOLOJİ Dersi Kültür Kavramı soru cevapları:
Toplam 20 Soru & Cevap#1
SORU:
Kültür nedir?
CEVAP:
Kültür, en genel tanımıyla, insanın doğa dışında yarattığı ve ona eklediği maddî ve manevî herşeydir. Bunun içine, üzerine giydiği giysiden beslenme sistemine, barınma tarzından dinsel inanışına,
toplumsal örgütlenmesinden hayatı anlamlandırdığı ideolojik çerçevelere kadar pek çok şey girer.
#2
SORU:
Ekolojik eşik nedir?
CEVAP:
Canlıların yaşadıkları ortam ve onların bu ortama yaptıkları uyarlanmaların bütünüdür.
#3
SORU:
Değişme örüntüsünü açıklayınız.
CEVAP:
Değişmenin belirli bir denge içinde ve değişen öğelerin karşılıklı ilişkisi bozulmadan yürümesi durumudur.
#4
SORU:
İlksel topluluk nedir?
CEVAP:
İnsan toplumlarının ve toplumsal özelliklerin ilk halini temsil eden topluluktur.
#5
SORU:
Özcülük ne demektir?
CEVAP:
Varlıkların tarihsel değişmesi ve onların mekânsal farklılaşmalarını dikkate almadan onların özünü
araştırmaya yönelen bakış açısıdır.
#6
SORU:
Kültür devrimi ne demektir?
CEVAP:
Bir halkın yaşam tarzını, gelenek görenek ve inanç biçimlerini kökten değiştirmeye yönelik siyasal müdahaledir.
#7
SORU:
Çokkültürcülük nedir?
CEVAP:
Bir ülkede kültürel çeşitliliğin iyi ve arzu edilir olduğu fikri ve bu çeşitliliğin kültürel ve siyasal
temsile yansımasıdır.
#8
SORU:
Kültürün 15 özelliği nelerdir?
CEVAP:
1) Kültür hem evrenseldir hem de özeldir.
2) Kültür kapsayıcıdır.
3) Kültür toplumsaldır.
4) Kültür bir soyutlamadır.
5) Kültür tarihsel ve süreklilik içinde bir olgudur, dinamiktir, değişmeye tâbidir.
6) Kültür öğrenilir.
7) Kültür ihtiyaçları giderici ve doyum sağlamaya yönelik bir yapıdır.
8) Kültür bir bütündür ve bütünleştiricidir.
9) Kültür bir simgeler sistemidir.
10) Kültürün hem maddî hem de manevî yönü vardır, bu iki yön arasında bir ikilik yoktur.
11) Kültür doğal ve toplumsal dünya ile aramızdaki çevirmendir.
12) Kültür doğaya el koyar.
13) Kültür aynı zamanda bir idealler sistemidir.
14) Kültür bir uyarlanma tarzıdır.
15) Kültür hem uyarlayıcı hem de uyum bozucudur.
#9
SORU:
Kültürün toplumsal olma özelliğini açıklayınız.
CEVAP:
3) Kültür toplumsaldır
Bir bireye ait kültürden söz edilemez. Kültür toplumsal olarak kazanılır, yaşanır ve aktarılır. İnsan tek başına da kendince bir kültür icat edebilir ama bu icadın içinde yaşadığı kültüre aykırılığı onun dışlanmasına, marjinalize edilmesine hatta yaşamının tehlikeye girmesine yol açabilir. Her bireyin farklılıkları elbette vardır; ancak bu farklılıklar toplumsal hayatın koyduğu sınırlar içinde mümkündür. O yüzden bu sınırların ihlal edilmesi bile toplumsal bir etkinliği gerektirir. Bu yeni toplumsallık, yeni koşulların veya yeni dünya görüşlerinin beslediği bir zeminde hayat bulabilir ve belki zaman içinde kabul de görebilir. Öte yandan insanın herhangi bir başka canlı türü gibi kendi başına hayatta kalması da mümkün değildir; yaşamak için her zaman başka insanların etkinliklerine ve desteğine ihtiyaç duyacak, hayatta nasıl davranması, hatta nasıl düşünmesi gerektiğini bu toplumsallığın kurduğu birlikler içinde öğrenecektir. Bu nedenle toplumsallık, kültürün gerektireni, zorunlu koşuludur.
#10
SORU:
Kültürün yaşanmasına, süreklilik sağlamasına ve değişmesine aracılık eden süreçler nelerdir?
CEVAP: - Kültürleme (Enculturation)
- Kültürleşme (Acculturation)
- Kültürel Yayılma (Diffusion)
- Kültürlenme (Culturation)
- Kültür Şoku (Culture Shock)
- Kültürel Gecikme (Cultural Lag)
- Kültürel Özümseme (Assimilation)
- Kültürel Bütünleşme (Integration)
- Zorla Kültürleme (Trans-Culturation)
- Kültürel Değişme ve Gelenek
#11
SORU:
Kültürleme (Enculturation) nedir?
CEVAP:
Bir kültürün içine doğan bireyin annesinden başlayarak halkalar halinde genişleyen kurumlar ve öğeler üzerinden içine doğduğu o kültürü öğrenmesi süreci, kültürleme süreci olarak adlandırılır.
#12
SORU:
Kültürleşme (Acculturation) ne demektir?
CEVAP:
Birbirinden farklı iki kültürün çeşitli şekillerde temas etmesiyle alışveriş içine girmeleri, bu alışveriş sonucunda birbirinden alıp verdikleri öğelerin giderek birbirine karışması ve kökenlerinin bilinemez hale gelmesiyle ortaya çıkan bir süreçtir. Bu sürece giren iki kültürün ikisi birden, birbirlerinden etkilenerek değişmektedir. Biz bu değişimler sonucunda, değişen öğelerin kökenini unuturuz ve böylelikle o öğe girdiği kültürün özelliği haline gelir. Kültürleşmeye maruz kalmamış kültür çok azdır. Coğrafî olarak yalıtılmış ya da dünyanın ücra bölgelerinde saklı kalmış kültürler dışındaki kültürlerin tamamı, başka kültürlerle temasa girmiş ve kültürleşmeye uğramıştır.
#13
SORU:
Kültürel Yayılma (Diffusion) nedir?
CEVAP:
Belirli bir kültür merkezinde ortaya çıkan maddî ve manevî bazı kültür öğelerinin çevreye, başka kültürlere yayılmasıyla yaşanan bir kültürel süreçtir. Bugün bizim benimsediğimiz giyinme tarzı, Batı toplumlarında gelişerek çevreye, diğer kültürlere, o arada bize ulaşan bir kültür öğesi olarak tipik bir kültürel yayılma örneğidir.
#14
SORU:
Kültürlenme (Culturation) nedir?
CEVAP:
Farklı kültürel yapılardan gelen kişilerin başka bir kültürel alana gelmeleri durumunda ya da geldikleri yerde yeni bir uyarlanma ihtiyacıyla karşılaştıklarında, ne içine girdikleri kültürde bulunan ne de ait oldukları kültürde var olan yeni bir öğe yaratmaları, yeni bir bireşime varmaları durumudur.
#15
SORU:
Kültür Şoku (Culture Shock) terimini tanımlayınız.
CEVAP:
Kendi kültür dünyasından çıkarak tanımadığı, dilini bilmediği, dilini bilse bile simgelerini çözemediği, değerlerinden ve kurallarından haberli olmadığı bir kültürün içine giren bireyin yaşadığı sıkıntı durumu, bunalım halidir.
#16
SORU:
Kültürel Gecikme (Cultural Lag) nedir?
CEVAP:
William F. Ogburn tarafından önerilen bu kavramla, kültürel değişme etkisi altında kalan kurumların bu değişmeye gösterdikleri tepkinin hızındaki farklar anlatılır. Genellikle teknolojik yenilikler bu türden uyum zorlukları ve dengesizlikler yaratmaktadır. Belirli bir bağlamda ortaya çıkmış teknolojik gelişmeler, o gelişmelerin toplumsal kullanımına ilişkin kuralları da yaratır. Bu kurallar, ortaya çıktıkları toplumda benimsenir ve yerleşikleşir. Ancak bu gelişmeleri yeni alan toplumlarda bu kuralların yerleşmesi zaman alır ya da bu kurallar o kültürün süzgecinden geçerken dönüşebilir.
#17
SORU:
Kültürel Özümseme'yi (Assimilation) tanımlayınız.
CEVAP:
Bir kültürün bir başka kültürü, çeşitli nedenlerle etki altına alması ve giderek kendine benzetmesi, bu sürecin sonucunda da kendi içinde eritmesi olarak tanımlanabilir. Genellikle belli bir bölgede hâkim hale gelen bir kültür, gerek o kültürden olmanın sağlayacağı iktisadî avantajların etkisiyle gerekse bu kültürün sunduğu imgenin bir yüksek ya da gelişkin bir kültür imgesi sunması nedeniyle, bölgedeki diğer kültürler üzerinde baskı yaratır. Bu baskı sonucunda, diğer kültürlerin mensupları adeta kendi kültürlerinden kaçmaya başlarlar ve kültür değiştirirler. Kültürel özümseme süreci böyle başlar. Devamında bu kültürel kaçışın yoğunlaşması, kaçılan kültürün bir ölü kültür haline gelmesine neden olur.
#18
SORU:
Kültürel Bütünleşme (Integration) nedir?
CEVAP:
Belirli bir coğrafyadaki egemen kültürün diğer kültürleri ya da yerel çeşitliliği baskı altına almasına karşın, özellikle günümüzde yaygınlaşan çokkültürcülük politikalarıyla bu kültürlerle uzlaşma arayışına girmesi sonucunda, diğer kültürlerin kendilerini korumakla birlikte, büyük kültürle uyumlu hale gelmeyi ve onun şemsiyesi altında birer alt-kültür olarak tanımlanmayı benimsemeleri sürecidir.
Bu süreçte egemen kültür, diğer kültürleri koruyucu ve gelişmelerini sağlayıcı birtakım siyasal, iktisadî ve toplumsal mekanizmaları hayata geçirir.
#19
SORU:
Zorla Kültürleme (Trans-Culturation) ne demektir?
CEVAP:
Egemen kültürün, doğuracağı tepkileri dikkate almaksızın, diğer kültürleri zorla kendine benzetmeye ve bu yolla yok olmalarını sağlamaya itmesidir. Bu süreçte dönüştürülmek istenen kültüre ait tarihsel ve manevî izler de tahrip olur. Burada özümleme sürecinde gördüğümüz türden bir gönüllülük ya da kendiliğindenlik söz konusu değildir. Bu zorlama, askerî kurumlar, eğitim kurumları ve başka toplumsal ajanlar aracılığıyla yürürlüğe konur ve uygulanır.
#20
SORU:
Kültürel Değişme ve Gelenek sürecine bir örnek veriniz.
CEVAP:
Kuzey Afrika ve Yunan dünyasından alınan fes, Osmanlı toplumsal hayatına 19. yüzyılın başlarında girmişti. O zaman fes gelenekçi çevrelerde büyük bir tepkiyle karşılanmış ve dine aykırı sayılmıştı. Devlet eliyle topluma sokulan bu yenilik zamanla gelenekselleşti ve 1925’de Şapka Kanunu’yla fesin yerine şapka giyilmesi zorunlu hale getirilince, bu kez gelenekçiler fese sahip çıkarak fesin atılmasının dine aykırı olduğunu savundular.