BAKIM ELEMANI YETİŞTİRME VE GELİŞTİRME I Dersi Bakım Gerektiren Bireylerin Sosyal İhtiyaçları soru cevapları:

Toplam 27 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Bakım hizmetleri neleri kapsamaktadır?


CEVAP:

Bakım hizmetleri, yaşlı, hasta ve özürlü gibi ba­kıma muhtaç bireyin yaşam kalitesinin sağlanması ve yükseltilmesi ile ilgili temel gereksinimlerinin karşılanmasını kapsamaktadır.     


#2

SORU:

Gelişmiş ülkelerde yaşlılığın başlangıcı olarak hangi yaş kabul edilmektedir?


CEVAP:

Gelişmiş ülkelerde yaşlılığın başlangıcı olarak kabul edilen 65 yaş ve üzeri olarak kabul edilir.  


#3

SORU:

 Sosyal Sağlık kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Sosyal sağlık, sosyal boyuttaki iyilik durumu, insanın sosyal boyutlu sorunlarının yaşanmaması ve sosyal çalışma müdahaleleriyle çözülmesi durumu olarak tanımlanmaktadır. İnsanın, yaşlının sosyal iliş­kiler temelinde kendisini sağlıklı, başarılı, doyumlu, hazlı hissetmesi durumudur.  


#4

SORU:

Sosyal hastalık durumu nedir? Açıklayınız.


CEVAP:

İnsanın çevresiyle, ailesiyle, dostla­rıyla, akrabalarıyla iletişiminin kopması, olmaması bir sosyal sorundur; sosyal hastalık durumudur. Yapmak istediği herhangi bir etkinliği yapması karşısında en­geller varsa bu sosyal hastalığa çağrıdır, davetiyedir. Okula gidemiyorsa eğitim istiyor, alamıyorsa; sağlık sorunlarının çözülmesinde engeller varsa; bir sorunu­nun çözülmesi için nereye başvuracağını bilemiyorsa; çözüm için kendi kendisini ikna edemiyorsa; tam

tersine, kendisi lehine yapılan hizmetleri ve destekleri reddediyorsa; istemiyorsa; boş zamanını nasıl geçire­ceğini bilemiyorsa insan için bu, düzeyine göre ya bir sosyal rahatsızlık ya da bir sosyal hastalık durumudur. Yalnızlaşmak ve yalnızlık, eğer bunu insan bir ama­cıyla ilgili ve geçici olarak, kendi iradesiyle istemiyorsa bir sosyal hastalıktır. İnsanlarla etkileşim kurmada, dost bulmada güçlükler yaşanıyorsa bu da sosyal has­talık durumudur. 


#5

SORU:

Etkinlik teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Etkinlik Teorisine göre, yaşlının etkinlik durumunu önceki yaşam biçimi, sosyo-eko­nomik durumu ve sağlık düzeyi belirlemektedir. Yaş­lı bireyin yaşamdaki etkinliğinin giderek azaldığı ka­bul edilmekle birlikte, toplumun yaşlı bireyden elini çekmesi ile toplumsal etkileşim azalmaktadır. Yaşlılık döneminde yaşanan emeklilik ya da dulluk sonucun­da bazı roller kaybolur. 


#6

SORU:

Rol Bırakma teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Rol Bırakma Teorisine göre, kaybolan bu roller bireyin ailesine, mesleğini/işini ve topluma aidiyetini olumsuz olarak etkiler. Yaşlıdan beklenenler de yaşlıları “rolsüzlük” rollerine, top­lumsal yönden kaybolan statülerine uyum sağlama­ya güdülemez.

 


#7

SORU:

İlişki Kesme Teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.


CEVAP:

İlişki Kesme Teorisine göre, yaşlılık toplumdan yavaş yavaş geri çekilme sü­reci olarak görülmektedir. Fiziksel etkinlikleri azalır­ken toplumsal olarak da bir uzaklaşma yaşar ve kendi iç dünyalarına çekilirler. Bu durum ayrıca, rollerin kaybı ya da azalması ile ilgili olup bireyi toplumsal açıdan yararlı kılan olanaklarını da giderek azaltır.


#8

SORU:

Toplumsal Değişim Teorisine göre yaşlılığı kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Toplumsal Değişim Teorisine göre, gelişen toplumlardaki yaş­lıların “yapabildikleri” ile teknolojik gelişim hızı ve olanakları denk olamamaktadır. Bu değişim hızına yetişemeyen ya da beklentileri karşılayamayan yaşlı birey de zaman zaman modası geçmiş bulunmakta­dır. Bu durum ise yaşlı bireyin güvenlik, saygı, sev­gi, ait olma ve tanınma gibi gereksinimlerini tehdit etmektedir. 


#9

SORU:

Yaşlı bireylerin sosyal etkinlikleri nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılıkta bireyin sosyal yönden aktif olmasını sağlayan sosyal ilişki ve hobileridir.  


#10

SORU:

Yaşlılıkta sosyal ilişkilerin önemini kısaca açıklayınız.


CEVAP:

Yaşlı bireylerin sosyal ilişkilerini henüz yaşlılık dönemine gelmeden önce düzenlemesi gere­kir. Bireylerin her zaman bir başkasının sohbetine, iletişimine ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç yaşlılık döne­minde giderek daha da çok artmaktadır. Yaşlılıkta aile ilişkilerinden daha çok arkadaş grup­ları önem kazanmaktadır. Çünkü ileri yaşlarda aile üyeleri ile her zaman birlikte bulunulmayabilir. Bu durumda daha çok arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri önem kazanır.

Kendisine ihtiyaçlarının bulundu­ğunu hissetmesi de yaşlıyı yaşama bağlayan ve onu aktif kılan nedenlerdendir. Yaşlı annenin (anneanne-babaanne) torun bakması, onların denetimini sağ­laması bir işe yarama duygusunu yaşamasına neden olur. Bu tür davranışlar aile ve akrabalık ilişkilerinin pekişmesini sağlar, yaşlının yaşamla bağı artar ve bü­tün bunlar sosyal anlamda yaşlı bireyin yaşam ka­litesini yükseltir.


#11

SORU:

Aile ilişkilerinin yaşlılık için önemini açıklayınız.


CEVAP:

Yaşlı insan­da sosyal rolün ve kendisine olan güvenin kaybol­ması, faydasızlık, çaresizlik, başkalarına muhtaç olma ve ölüm korkusu gibi ruhsal problemlere de yol açmaktadır. Görgün-Baran’a göre (2005), ya­kın çevresinin kendisine ihtiyaçlarının bulundu­ğunu hissetmesi, yaşlıyı yaşama bağlayan ve onu aktif kılan nedenlerdendir. Yaşlı annenin (anne­anne- babaanne) torun bakması, onların deneti­mini sağlaması bir işe yarama duygusu yaşamasına neden olur. Bu tür davranışlar aile ve akrabalık ilişkilerinin pekişmesini sağlar ve yaşlının yaşam­la olan bağını arttırarak sosyal anlamda yaşlı bi­reyin yaşam kalitesini yükseltir. Yaşlı birey için aile, başlıca duygusal ve sosyal destek sistemidir. Toplumsal değişimle birlikte bireyselleşme artmış, akrabalık bağları zayıflamış­tır. Ancak bireylerde aile bağları ile ilgili sevgi ge­reksinimi yaşamın tüm gelişimsel süreci için de geçerlidir. Bu gereksinim yaşlılık döneminde de çocukluk döneminde de uygun şekilde karşılan­malıdır. Yaşlılıkta böyle bir gereksinimin olmadığı yaklaşımı yaşlıyı daha çok yalnızlığa ve depresyo­na iter.   


#12

SORU:

Yaşlılıkta yoksulluğun birey üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılıkta; gelirde azalma, işsizlikte artma görülmektedir. Özellikle yoksul ke­simde yaşayan yaşlılarda kronik işsizlik bulunmak­tadır. Bir işte çalışma güvencesi elde eden yaşlılar ise çoğunlukla düşük ücretle çalıştırılmaktadır. Sanayileşmiş toplumlarda yaşlıya iş verme ve ücret belirlemede yaş ayırt edici bir etmen olarak rol oy­namaktadır. Yaşlılar yaşam düzeylerini yükseltecek, gelirlerini arttıracak, ek işleri bulmakta güçlüklerle karşılaşmaktadır (Emiroğlu, 1995). Bireyler yaş­landıkça daha az çalışmakta, üretmekte ve kazan­maktadırlar (Onat, 2002).   


#13

SORU:

Emekliliğin yaşlı birey üzerindeki etkileri nelerdir?


CEVAP:

Emeklilik, bir anlam­da gelirde ve dolaysıyla yaşam düzeyinde düşüş demektir. Hastalık gibi durumlarda, bu olumsuz ekonomik tablo, daha da bozulur; artık ebeveyn; çocuklarının, akrabalarının desteğine gereksinim duyar hâle gelmiştir. Diğer taraftan yaşlılığın, bireyin emekliliği­ni de yaşadığı bir dönem olduğu söylenebilir. Yaşlı insanlar açısından değerlendirildiğinde emeklik, kişiyi hazırlıklı veya hazırlıksız bir rol değişikliği ile karşı karşıya getirebilir. Yaşlı birey emekliliğe hazırlanmamış ise kendisini boşlukta hissetme, maddi sorunlar yaşama ve çevreyle olan iletişimini kesme veya iç dünyasına kapanma gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilir (Er, 2009). Heyman’a göre (1970), emekli olan kişiler için, özellikle de erkek­ler için çalışma yaşamındaki rolünde, verimlilikte ve yetişkin hayatı boyunca merkezî bir konumda olan ilişkilerinde bir kayıp ortaya çıkar. Evde yeteri kadar bir etkinliği bulunan ça­lışan kadınlar için ise emeklilik çok fazla bir zorluk çıkart­maz, hatta bir lütuf gibi görülür.Yaşlılık, bireyin emekliliğini de yaşadığı bir dö­nemdir. Birey emekliliğe hazırlanmamış ise ken­dini boşlukta hissedebilir, bireysel üretkenliğin ve statünün kaybı, kişilerarası ilişkilerde sınırlanma­lara ve maddi sorunlara yol açabilir. 


#14

SORU:

Yalnızlığın kaç boyutu vardır?


CEVAP:

Yalnızlığın sosyal ve duygusal izolasyon ol­mak üzere iki ayrı boyutu söz konusudur.  


#15

SORU:

Sosyal izolasyon kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Sos­yal izolasyon, bireyin toplumda kabul edilen bir yerinin olmamasıdır.


#16

SORU:

Duygusal izolasyon kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Duygusal izolasyon ise bireyin yaşamında sevgi objesinin bulunmaması biçiminde kavramlaştırılabilir. Sosyal izolasyon boyutu, bireyin toplumda tanınan sosyal rol ek­sikliği, duygusal izolasyon boyutu ise sosyal ve duygusal ilişki eksikliğini içerir.


#17

SORU:

Huzurevi yaşamının yaşlı birey üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?


CEVAP:

Genellikle huzur-evi yaşamın geriye dö­nüşü olmayan son istasyonu olarak görülür ve bu değişmez niteliği nedeniyle de reddedilir. Bir huzurevine kendi isteği ile gitmek veya oraya ev­latları tarafından yerleştirilmek, kimsesiz olup da zorlayıcı nedenlerle buraya düşme anlamını taşır. Alışılan çevreden ve yıllarını geçirdiği aile orta­mından ayrılmak; acı, tatlı birçok anıyla bağlan­dığı evinden uzaklaşmak, yeni bir çevreye uyum sağlamak ve tanımadığı insanlarla birlikte yaşa­maya çalışmak, yaşlı açısından kabul edilmesi zor bir durumdur. Bu nedenle huzurevinde yaşamak biyolojik ve psikolojik sağlığı ve sosyal işlevselliği etkileyen stresli bir yaşam olayı olarak değerlen­dirilir. Huzurevi yaşamının yaşlı birey üzerindeki olumsuz etkilerinden birisi de yalnızlık ve terk edilmişlik duygusu biçiminde ortaya çıkmaktadır (Danış, 2004). Yalnızlık ve terk edilmişlik duy­gusu yaşlılar için çok önemlidir.   


#18

SORU:

Yaşlılık döneminde yaşanılan psiko-sosyal sorunlar nelerdir?


CEVAP:

Yaşlılık döneminde toplumsal rol, sorumlu­luk ve ilişkilerle ilgili pek çok değişimin bir arada yaşanması, çocukların bağımsızlıklarını kazanıp evden ayrılması, yakınların kaybının yaşanması, bazı bireylerin kimliklerini, kendilerine güvenle­rini kaybetmeleri gibi olumsuzluklarla başa çık­maya çalışma, önemli ölçüde stres yaşamasına ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden ola­bilmektedir. Yaşlıların karşılaştığı en önemli stres nedenleri arasında ise herhangi bir gelirin olma­ması, rol ve statü kaybı, eşlerden birinin ölmesi,  işi bırakmayla ortaya çıkan soyutlanma ve işlev­selliğin kaybedilmesi yer almaktadır.

Yaşlılık döneminde önceden sahip olunan rollerin kaybedilmesi bire­yin kendini işe yaramaz hissetmeye başlamasına neden olabilir. Sosyal rollerin kaybı, emeklilik, dul kalmak, çocukların evden ayrılması, giderek artan yalnız­lık duygusu ve maddi zorluklar da yaşlının yaşam kalitesini düşürerek, birtakım ruhsal sorunları da beraberinde getirmektedir. Yaşlı­lıkta yaşanan ruhsal sorunların başında depresyon, intihar girişimi ve demans gelmektedir (Bekaroğlu , 1991).    


#19

SORU:

Yaşlıların sosyal hizmetler kapsamına giren sorunları nelerdir?


CEVAP:

Ekonomik sorunlar,

 Sosyal sorunlar,

Psikolojik sorunlar,

Kültürel sorunlar

Toplumsal hizmetlere ulaş­makta güçlük yaşanması,

 Kuşak sorunları

Yalnızlık sorunları,

İletişimsizlik,

Sevgisizlik,

Sağlık,

Umutsuzluk

Cinsel

Ev işlerini yapmada kendine yetememe

Can sıkıntısı ve zaman geçirememe soru­nlarıdır.  


#20

SORU:

Özel gereksinimli çocuğa yönelik aile tutumlarının çocuğun toplumdaki yerini belirlemede ki önemini açıklayınız.


CEVAP:

Özel gereksinimli çocuğa yönelik aile tutumları çocuğun toplumdaki yerini belirleyen en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu tutum­lar ebeveynlerin kişilikleri, yetersizlikle ilgili önceki yaşantıları ve yetersizliğin şiddeti gibi birçok faktöre göre değişiklik göstermektedir. Uygun olmayan tu­tumlar, çocuğu aşırı korumayla sonuçlanabilmekte ya da bağımlılık ve olgunlaşmama gibi duygusal so­runlara yol açabilmektedir. Engelli çocuk genellikle okula gönderilmemekte ve sonucu olarak da birçok istenmeyen tepki ile birlikte yaşamının sonraki dö­nemlerinde mesleki engellerle karşılaşmaktadır. Ço­cukluk çağının büyük bölümünü oluşturan okul ya­şamı, başka bir deyişle okula gitmek engelli çocuğun en temel haklarından biri olarak dikkat çekmektedir. 


#21

SORU:

Engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki engeller nelerdir?


CEVAP:

Engellilerin toplumla bütünleşmelerinin önündeki engeller yoksulluk, eğitim, ulaşım, fiziksel çevre ve konut, rehabilitasyon, engellinin özel yaşamı ve istihdam sorunlarıdır.


#22

SORU:

Engelli bireyler için yoksulluk nasıl bir engel oluşturmaktadır?

  


CEVAP:

Engellilerin genel olarak toplumla bütünleş­mesinin önündeki engellerden birisi ve belki de en önemlisi yoksulluktur. Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin büyük çoğunlu­ğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Engellilik nedenleri açısın­dan bakıldığında çoğunlukla yoksul kesimler bu açıdan dezavantajlı grup arasında yer almaktadır. Ayrıca engellilik, işsizliğin de başlıca nedenleri arasında sayıldığı (Karataş, 1996) için yoksullukla arasında bir neden-sonuç bağlantısı bulunduğu söylenebilir. Yoksul ke­simden gelen engelliler, yoksulluğu üreten başka sebeplerle de bir arada yaşadıkları için, onlarda yoksulluk âdeta bir kısır döngüye dönüşmektedir. Bu durum, engellilerin topluma katılımlarının önündeki en ciddi engeldir. Engellilerin koruyucu aile uygulaması içinde bakılması, kendi kendileri­ne yeterli olabilmesi için meslek edindirilmeleri ve işe yerleştirilmeleri önemle vurgulanmaktadır.


#23

SORU:

Engelli bireyler için eğitimin önemini açıklayınız.


CEVAP:

En önemli sosyalleşme araçlarından birisi de eğitimdir. Engelli çocuğun küçük yaşlardan itiba­ren özel eğitim alması, engelini aşması ve bağım­sız yaşam becerilerini geliştirmesi açısından son derece hayati öneme sahiptir. Özel eğitim engelli bireyin hem akademik ve öz bakım becerilerini geliştirmesine yardımcı olur hem de sosyalleş­mesini sağlar. Engelli bireyin normal çocuklarla birlikte eğitim görmesi en tabi insan hakkı olarak kabul edilir.

Çağdaş eğitim anlayışında, eğitimin odağında, engelli olsun olmasın, insan, insanın özellikleri ve gereksinimleri yer alması gerekmek­tedir (Karataş, 2002). Zorunlu eğitim herkes gibi engellileri de kapsamaktadır. Ancak, bu bağlamda en sorun­lu konular arasında engelli çocukların okul ön­cesi eğitimi ve yetişkin engelliler için örgün ve yaygın eğitim olanaklarının yok denecek kadar az olması yer almaktadır. Eğitim sisteminin en­gellilerin gereksinimlerini karşılayacak bir düze­ye ulaştırılması gerekir. Engellilerin eğitiminde meslek elemanlarının yetiştirilmesi gerekir.


#24

SORU:

Engelli çocukların eğitimine neden öncelik verilmesi gereklidir?


CEVAP:

Engelli çocukların eğitimine öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu nedenler: (a) Ebeveynlerin, aile bireylerinin ve toplumun en­gelli bireyleri eğitmenin yararlı olmadığı, zaman, para ve diğer kaynakların israfı olarak değerlen­dirilmesi (b) Engelli çocuğun kardeşi olması du­rumunda, ebeveynlerin yoksulluğu ve toplumdaki tutum engelleri yüzünden eğitim önceliğinin kar­deşine verilmesi (c) Erişilemeyen yapıların çevresi, okul binaları, yollar, toplu taşıma vb. gibi mimari ve çevresel engellerin yaygınlığı (d) Eğitim siste­minin de çoğu engelli birey için erişilebilir olma­masıdır.


#25

SORU:

Toplumdaki engeller kaç kategoride de­ğerlendirilmektedir?


CEVAP:

Toplumdaki engeller çevresel ve tutum en­gelleri olmak üzere başlıca iki kategoride de­ğerlendirilmektedir.


#26

SORU:

Engellilerin yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden içinde yaşadıkları fiziksel çevrenin önemini açıklayınız?


CEVAP:

Engellilerin yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden içinde yaşadıkları fiziksel çevre büyük önem taşımaktadır. Fiziksel çevre­yi toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Günümüzde çoğu toplumda yollar, kaldırımlar, binalar, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araç­ları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre un­suru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Engelli bire­yin bu sınırlamalarla karşı karşıya kalması top­lumsal yaşamdan dışlanmasıyla sonuçlanmakta­dır.


#27

SORU:

Rehabilitasyon kavramını açıklayınız.


CEVAP:

Rehabilitasyon ihtiyacının yeterince karşıla­namaması da engellilerin toplumla bütünleştiril­mesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yete­neğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir ye­teneğin ‘ikame edilmesi” (Karataş, 2001) demek­tir.