BORÇLAR HUKUKU Dersi SÖZLEŞMELERİN GEÇERSİZLİĞİ - TEMSİL soru cevapları:

Toplam 33 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU:

Sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğü ne demektir ve nerede düzenlenmiştir? 


CEVAP:

Türk Borçlar Kanunu’nda sözleşme özgürlüğü ilkesinin görünümlerinden olan
sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğü TBK 26 hükmünde düzenlenmiştir.
TBK 26’ya göre, “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar
içinde özgürce belirleyebilirler”. Şu hâlde, sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğü hukuk düzeninin sınırları içinde kullanılabilecektir


#2

SORU:

Sözleşmenin kurucu unsurları eksikse hangi hukuki yaptırımdan bahsedilir? 


CEVAP:

Eğer sözleşmenin kurucu unsurları eksikse sözleşme meydana gelmiş olmayacağı için sözleşme açısından “yokluk” yaptırımı söz konusu olur. Sözleşmenin kurucu unsurunu teşkil eden tarafların karşılıklı birbirine uygun irade beyanlarının bulunmaması, diğer deyişle
irade beyanlarının uyuşmaması hâlinde sözleşmenin hiç meydana gelmediğinden
dolasıyla sözleşmenin yokluğundan söz edilir


#3

SORU:

Kurucu unsurları tamamlanmış bir sözleşmenin hüküm doğurması bazı tamamlayıcı unsurların gerçekleşmesine bağlı ise tamamlayıcı unsurun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belli olmadığı safhada sözleşme nasıl değerlendirilir? 


CEVAP:

Kurucu unsurları tamamlanmış bir sözleşmenin hüküm doğurması bazı tamamlayıcı unsurların gerçekleşmesine bağlı ise tamamlayıcı unsurun
gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belli olmadığı safhada sözleşme noksan veya askıda hükümsüz olarak nitelendirilmektedir. Tamamlayıcı unsurun gerçekleşmesi
hâlinde sözleşme baştan itibaren geçerli olur, tamamlayıcı unsur gerçekleşmezse
sözleşme kesin hükümsüzdür.


#4

SORU:

Kesin hükümsüzlük ne demektir? 


CEVAP:

Doktrinde kesin hükümsüzlük, sözleşmenin yapıldığı andan itibaren kendiliğinden geçersiz olması olarak tanımlanmaktadır. Diğer ifadeyle, kesin hükümsüz sözleşme ölü doğmuştur, zamanın geçmesi ile sözleşmedeki geçersizliğin düzelmesi mümkün değildir.


#5

SORU:

Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğuran haller nelerdir? 


CEVAP:

Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğuran hâller, hukuki işlem yeteneğinin (fiil ehliyeti) yokluğu; hukuka ve
ahlaka aykırılık, şekle aykırılık, imkânsızlık ve muvazaa olarak belirtilmektedir.
Kesin hükümsüzlük hâllerinin tümünde ortak nokta, sözleşmelerin geçerlilik
şartlarından kamu düzenini ilgilendirecek derecede önemli olanlarının eksikliği
olarak ifade edilmektedir.


#6

SORU:

Ayırt etme gücü ne demektir? 


CEVAP:

Ayırt etme gücü, TMK 13’te makul surette hareket edebilme kabiliyeti şeklinde ifade edilmiştir. Bir kimse, hukuki işlemi yaptığı sırada bu işlemin hüküm ve sonuçlarını anlayabilecek durumda ise ayırt etme gücüne sahip sayılmaktadır. 


#7

SORU:

Emredici hukuk kuralları ne demektir? 


CEVAP:

Emredici hukuk kuralları, taraflarca aksi kararlaştırılamayan kurallardır. Dolasıyla, sözleşmenin içeriği emredici nitelikte bir kurala aykırı ise sözleşme kesin hükümsüz olacaktır


#8

SORU:

Kamu düzeni ne demektir? 


CEVAP:

Kamu düzeni Fransız Hukukçu Maurice Hauriou tarafından “toplumunm maddi ve dış düzeni şeklinde tanımlanmıştır. “Maurice Hauriou (2002), Précis de Droit Administratif et de Droit Public, Paris: Dalloz, s. 549”. Kaynak Şerife Yıldız Akgül, (2011), İdari Faaliyetlerin Devri Bağlamında Özel Güvenlik, Ankara: Adalet Yayınevi.


#9

SORU:

Hukukumuzda sözleşmelerin şekli bakımından ana kural nedir? 


CEVAP:

Hukukumuz açısından kural, sözleşmelerin şekle tabi olmadan yapılabilmesidir. Sözleşme özgürlüğünün görünümü olan sözleşmelerde şekil serbestisi TBK 12/1’de “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir” biçiminde ifade edilmiştir


#10

SORU:

Türk Borçlar Kanununun sözleşmenin geçerliliği için öngörülen şeklin esas
itibarıyla kaç türü vardır? 


CEVAP:

Türk Borçlar Kanununun sözleşmenin geçerliliği için öngörülen şeklin esas
itibarıyla iki türü söz konusu olmaktadır: Yazılı şekil ve resmî şekil.


#11

SORU:

İradi şekil ne demektir ? 


CEVAP:

Kanunun öngördüğü geçerlilik şeklinin dışında, kanun tarafından şekle bağlı tutulmamış bir sözleşme için tarafların şekil zorunluluğu öngörmeleri de söz konusu olabilir. Taraflarca öngörülen şekle iradi şekil denilmektedir.


#12

SORU:

Yazılı şekil ve resmi şekil ne demektir? 


CEVAP:

Yazılı şekil, herhangi bir resmî memurun katılımına ihtiyaç duymaksızın taraflarca gerçekleştirilen şekildir.

Resmî şekil, resmî memurun katılımı ile resmî senet düzenlenerek gerçekleştirilen şekildir.


#13

SORU:

Resen düzenleme tarzında resmî şekil nedir? 


CEVAP:

Resen düzenleme tarzında resmî şekil, tarafların sözleşmeyi kurmaya yönelik irade beyanlarının resmî memur huzurunda ve onun tarafından düzenlenen
belgede ifade edilmesi tarzında gerçekleştirilir. Hukukumuzda, kanunda aksine
bir düzenleme bulunmadığı takdirde resmî şekli gerçekleştirme yetkisi noterlere
tanınmıştır


#14

SORU:

İmza tasdiki şeklinde gerçekleştirilen resmî şekil ne demektir? 


CEVAP:

İmza tasdiki şeklinde gerçekleştirilen resmî şekilde ise resmî memur taraflarca
düzenlenen sözleşmenin imzalarını onaylar. İmza tasdiki şeklinde gerçekleştirilecek resmî şekle bağlı sözleşmelere örnek olarak ticaret şirketlerinin ana sözleşmeleri gösterilebilir.


#15

SORU:

Sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğuran imkânsızlığın  unsurları nelerdir? 


CEVAP:

Sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğuran imkânsızlığın iki
unsurunun bulunması gerekir. Bir kere, imkânsızlık sözleşmenin yapıldığı anda
mevcut olmalıdır. Sözleşmenin kurulmasından sonra meydana gelen imkânsızlık
sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurmaz. İkinci olarak, imkânsızlığın objektif nitelik taşıması gerekir. Şu hâlde, imkânsızlık sadece borçlu açısından değil,
herkes için söz konusu olmalıdır.


#16

SORU:

Muvazaa ne demektir? 


CEVAP:

Muvazaalı (danışıklı) sözleşmelerde tarafların esasen arzu etmedikleri bir sözleşmeyi yapmış gibi görünmeleri söz konusudur


#17

SORU:

Mutlak muvazaa ve nispi muvazaa nedir?


CEVAP:

İki tür muvazaalı işlemin varlığı kabul edilmektedir. Taraflar görünürde bir sözleşme yapmalarına karşın, aralarında
bu sözleşmenin hiçbir hüküm doğurmayacağı hususunda anlaşıyorlarsa mutlak
muvazaa ile karşılaşılır. Eğer taraflar görünürdeki sözleşmenin hüküm doğurmayacağı ancak bu sözleşmenin yerine aralarındaki gizli sözleşmenin hüküm doğuracağı hususunda anlaşıyorlarsa nisbî muvazaadan söz edilir


#18

SORU:

Çevirme (tahvil) ne demektir? 


CEVAP:

Borçlar Kanunumuzda bu konuda açık hüküm bulunmamakla birlikte, doktrinde,
kesin hükümsüz bir sözleşmenin bir başka sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşıması ve sözleşmenin taraflarının geçersizliği bilselerdi, geçerlilik şartlarının gerçekleştiği sözleşmeyi yapacakları kabul edilebiliyorsa, sözleşmenin geçerlilik şartları
gerçekleşen sözleşmeye çevrilmesi (tahvil), diğer ifadeyle sözleşmenin bu yolla
ayakta tutulabileceği kabul edilmektedir.


#19

SORU:

İptal edilebilirlik yaptırımı hangi haller için öngörülmüştür? 


CEVAP:

İptal edilebilirlik yaptırımı, irade sakatlıkları ve aşırı yararlanma hâllerinde
öngörülmüştür.


#20

SORU:

TBK'na göre irade bozukluğu halleri nelerdir? 


CEVAP:

Türk Borçlar Kanunu irade bozukluğu hâllerini TBK 30 ve devamı hükümlerinde
yanılma (hata); TBK 36’da aldatma (hile); TBK 37-38’de korkutma (ikrah) olarak
düzenlemiştir


#21

SORU:

TBK'nda düzenlenen açıklamada yanılma halleri nelerdir? 


CEVAP:

Sözleşmenin Niteliğinde Yanılma
TBK 31/b. 1 uyarınca “Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa” esaslı bir açıklamada yanılma söz konusu olacaktır.

Sözleşmenin Konusunda Yanılma
TBK 31/b.2 uyarınca, konuda yanılma “Yanılan, istediğinden başka bir konu için
iradesini açıklamışsa” söz konusu olacaktır

Kişide (Tarafta) Yanılma
TBK 31/b.3 uyarınca, “Yanılan, sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa” sözleşmenin tarafını teşkil eden kişide yanılma söz konusu olur

Sözleşme Yapılırken Dikkate Alınan Kişide Yanılma
TBK 31/b. 4, “Yanılan, sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklamışsa” hükmü ile sözleşmenin
tarafını teşkil eden kişi dışında sözleşme yapılırken dikkate alınılan kişide yanılma hâllerini de esaslı açıklamada yanılma hali olarak düzenlemiştir

Miktarda Yanılma
TBK 31/b.5 uyarınca, “Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde
fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim
için iradesini açıklamışsa” miktarda yanılmış olur.

TBK 31’de Öngörülmeyen Açıklamada Yanılma Hâlleri
TBK 31’in düzenlediği açıklamada yanılma hâllerinin sınırlı sayıda olmadığı yukarıda belirtilmişti.


#22

SORU:

Saikte yanılma nedir? Saikte yanılmanın esaslı yanılma sayılması için gereken şartlar nelerdir? 


CEVAP:

Saikte yanılma, iradenin oluşumunda etken olan olgularda yanılmadır. Buna göre,
saikte yanılmada irade ile beyan arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Saikte
yanılma, bir kimsenin iradesinin oluşumunda dikkate aldığı hususlarda yanılması hâlinde ortaya çıkar.

Saikte yanılmanın esaslı yanılma sayılması için, yanılma konusu
saik, yanılan için sözleşmenin subjektif esaslı unsurunu teşkil etmelidir. Başka bir
ifadeyle, yanılan, yanılma konusu saik gerçekleşmediği takdirde sözleşmeyi yapmayacak olmalıdır. İkinci olarak, saikte yanılma sebebiyle sözleşmenin geçersiz
hâle getirilmesi iş ilişkilerindeki dürüstlük kuralları uyarınca haklı görülmelidir.
Bu şart objektif açıdan saikte yanılmanın esaslı nitelik taşıdığını göstermektedir.
Nihayet, saikte yanılmanın esaslı yanılma sayılabilmesi için yanılma konusu saikin karşı tarafça bilinebilir olması gerekir.


#23

SORU:

Yanılmanın sözleşmeye etkisi nedir? 


CEVAP:

Yanılma, yukarıda anılan şartlar çerçevesinde esaslı yanılma niteliğinde ise yanılan taraf yanılmayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde karşı tarafa yönelteceği tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi iptal edebilir


#24

SORU:

Aldatma sebebiyle sözleşmenin geçersiz hâle getirilebilmesi için aranan şartlar nelerdir? 


CEVAP:

Karşı tarafın veya üçüncü kişinin kasten gerçekleştirdiği aldatma teşkil eden
davranışı bulunmalıdır. Aldatma teşkil eden davranışın üçüncü kişi tarafından
gerçekleştirilmesi hâlinde karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda
olması aranacaktır.
Aldatma teşkil eden davranış, aktif bir fiil ile gerçekleştirilebileceği gibi, pasif
tutum ile de gerçekleştirilebilir. Sözleşme konusu olan şeyde var olmayan niteliklerin bulunduğunu ifade etmek aktif davranışa, karşı tarafın sözleşme konusu şeyin
nitelikleri hususunda yanıldığının bilinmesine rağmen onu uyarmamak pasif davranışla aldatmaya örnek teşkil eder.
Aldatma teşkil eden davranışın sonucu olarak karşı tarafın saikte yanılmaya
düşmesi ve bu suretle sözleşmeyi gerçekleştirmesi gerekir.


#25

SORU:

Aldatmanın sözleşmeye etkisi nedir? 


CEVAP:

Aldatma sonucu sözleşmeyi yapan taraf, düştüğü saikte yanılma esaslı olmasa
bile, aldatmayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde karşı tarafa yönelteceği
tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi iptal edebilir


#26

SORU:

Korkutmanın sözleşmeye etkisi nedir? 


CEVAP:

TBK 37/f.1 “Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir” hükmü ile bir kimsenin
hukuka aykırı şekilde tehdit edilerek korkutulması sonucu yaptığı sözleşmenin
geçersiz hâle getirilmesine olanak tanımaktadır.

Korkutulma sonucu sözleşmeyi yapan taraf, korkutmanın etkisinin ortadan
kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde karşı tarafa yönelteceği tek taraflı irade
beyanı ile sözleşmeyi iptal edebilir


#27

SORU:

Aşırı yararlanmanın şartları nelerdir? 


CEVAP:

Edimler Arasında Açık Oransızlık Bulunması

Edimler Arasındaki Dengesizliğin Bir Tarafın Diğer Tarafı Sömürmesi Sonucu
Gerçekleşmiş Olması


#28

SORU:

Aşırı yararlanmanın sözleşmeye etkisi nedir? 


CEVAP:

TBK 28/II’ye göre, zarar gören, “durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı
kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir”.


#29

SORU:

Aşırı yararlanmada iptal hakkını kullanma süresi nedir? 


CEVAP:

İptal hakkının kullanılmasının süresi, TBK 28/II’de düzenlemiştir. Buna göre,
“zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her
hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir”. Süre
hak düşürücü süre niteliğindedir.


#30

SORU:

Hukuki işlemin temsil yoluyla gerçekleştirilmesi ne demektir? 


CEVAP:

Hukuki işlemin temsil yoluyla gerçekleştirilmesi, temsilcinin, başkası (temsil olunan) adına ve hesabına hukuki işlemi yapmasını ifade eder. Temsil yoluyla yapılan
hukuki işlemin tarafı temsil olunan kişi olur, hukuki işlemin hak ve borçları da
temsil olunan kişi üzerinde doğar.


#31

SORU:

Dolaylı temsil ne demektir? 


CEVAP:

Buna karşılık, temsilcinin hukuki işlemi kendi adına fakat başkası hesabına
yapması hâlinde dolaylı olarak temsilin sonuçları ortaya çıkabilmektedir. Hukuki
işlemin bu tarzda gerçekleşmesi, doktrinde, dolaylı temsil olarak adlandırılmaktadır. Şöyle ki temsilcinin kendi adına fakat başkası hesabına hukuki işlem yapması hâlinde, hukuki işlemin tarafı temsilci olur, hukuki işlemin hak ve borçları
da temsilci üzerinde doğar. Ancak temsilci, temsil olunan ile aralarındaki hukuki
ilişki uyarınca gerçekleştirdiği hukuki işlemden doğan hakları ve borçları temsil
olunana devrettiğinde hukuki işlemin hakları ve borçları temsil olunana ait olur
ve dolaylı olarak temsilin sonuçları meydana gelir.


#32

SORU:

Temsil yetkisinin verilmesi şekle tabi midir? 


CEVAP:

Tek taraflı hukuki işlem niteliği taşıyan temsil yetkisinin verilmesi kural olarak
bir şekle tabi değilse de temsilcinin temsilci sıfatını ispat etmesi için çok defa
temsil yetkisini belgeleyen bir yazılı belgeye, uygulamada kullanılan terimle,
vekâletnameye ihtiyaç duyulacağı için, uygulamada genellikle temsil yetkisini içeren vekâletnameler kullanılmaktadır.


#33

SORU:

Özel yetkiye ihtiyaç duyulan işlemler nelerdir? 


CEVAP:

Özel yetkiye ihtiyaç duyan işlemler TBK 504/III’de şöyle belirtilmiştir: “Vekil,
özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz,
iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile
sınırlandıramaz”