ÇAĞDAŞ TÜRK ROMANI Dersi FEMİNİST SÖYLEM VE KADIN YAZARLAR soru cevapları:

Toplam 44 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Kadın haklarını korumak genellikle hangi noktalarda gelişmiştir?


CEVAP: a. Öğrenim hakkı elde etmek, b. Beyin gücü ile ekonomik bağımsızlığını elde etme mücadelesi, c. Meslek sahibi olmanın yanında anne ve eş olma şanslarını zorlamak, d. Kadına uygulanan şiddeti sona erdirmek, e. Kadının cinsel özgürlüğünü savunmak, f. Bedenine sahip çıkma hakkı.

#2

SORU: Fatma Aliye Hanım kimdir?


CEVAP: İlk Türk kadın romancı olan Fatma Aliye Hanım (1864 -1936), önceleri Fransızca’dan tercümeler yapmış, sonraları ise Ahmed Midhat Efendi üslûbunu andıran romanlar yazmıştır. Fatma Aliye 1892’de yayımlanan Muhaderat adlı ilk romanında kadın problemlerini ele almaktadır. Burada kadının toplum ve çalışma hayatının içerisinde yer alması işlenir. Fatma Aliye Hanımın çalışmaları bununla sınırlı değildir. Uhuvvet (1897) ve Udi (1899) romanında kadının çalışma hayatındaki yerini anlatır. Hanımlara Mahsus Gazete’de de bu konularla ilgili yazılar kaleme alır. 1908 II. Meşrutiyet’e kadar Fatma Aliye Hanım, neredeyse tek kadın yazardır. II. Meşrutiyet döneminde Halide Edip -Adıvar (1882-1964), romanlarının kahramanlarını kadınlar arasından seçer. Toplumun sosyal ve kültürel problemlerine bir kadın dikkatiyle yönelir (Enginün, 1979: 189). Handan (1912), Ateşten Gömlek (1922), Kalp Ağrısı (1924), Zeyno’nun Oğlu (1926) romanlarında Türk kızlarının felaketler dönemindeki portreleri dikkatlere sunulur. Sinekli Bakkal’daki (1936) Rabia tipi ile değer çatışmaları yaşayan kadın tipi işlenir.

#3

SORU: Müfide Ferit Tek kimdir?


CEVAP: Müfide Ferit Tek (1892- 1971), Aydemir (1918) isimli Turancı düşüncenin izlerini taşıyan romanıyla tanınmıştır. Roman, Rusya’da esaret altında yaşayan Türkler’in siyasal ve sosyal problemlerini konu edinir. Anadolu dışındaki Türkler’i kucaklamak arzusu söz konusu edilmiştir. Olay; Demir Bey’le Hazin’in Türklük düşüncesi çevresinde ortaya çıkan ve gelişen aşklarıdır. Hazin’in kişiliği ile belki de kadın yazar olmanın sorumluluğu ile kadının toplum içerisindeki yeri dile getirilir. Müfide Ferit Tek’in Pervaneler (1924), romanında ise yabancı okullarda eğitim gören Türk kızlarının millî benliklerinden uzaklaşmaları işlenir. Yabancı okulların yürüttüğü misyonerlik faaliyetleri anlatılır. Müfide Ferit, her iki romanında da, kadının toplumdaki yerini ve işlevini, kadının millî görevleri çevresinde dikkatlere sunmaya çalışmaktadır.

#4

SORU: Şüküfe Nihal kimdir?


CEVAP: Renksiz Istırap (1928), Yakut Kayalar (1931), Çöl Güneşi (1933), Yalnız Dönüyorum (1938), Çölde Sabah Oluyor (1951), Vatanım için (1955) romanlarında kadınların dünyasını anlatır. Renksiz Istırap ve Yakut Kayalar’da, genç kızların istemediği evliliğe zorlanmalarının eleştirisini yapan Şükûfe Nihal; Çöl Güneşi’nde genç kızların evlilikte nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde durur. Yalnız Dönüyorum, romanında Yıldız’ın içinde bulunduğu yalnızlığı hatıra formunda dile getirmektedir.

#5

SORU: Halide Nusret Zorlutuna kimdir?


CEVAP: Romanlarını daha çok yaşadıkları ve izlenimleri çevresinde kurgulamıştır. Bu romanları; Küller (1921), Sisli Geceler (1925), Gülün Babası (1933), Büyükanne (1971), Aydınlık Kapı (1974), Aşk ve Zafer (1978) isimlerini taşır. Gülün Babası’nda Edirne, Aşk ve Zafer’de de Urfa’da öğretmenlik yaptığı yılların izlenimlerini anlatır. Büyükanne romanında da, çok iyi bir öğretmenin bütün kötülüklere bile iyilikle karşılık veren mizacı anlatılmaktadır.

#6

SORU: Güzide Sabri Aygün kimdir?


CEVAP: Daha önce Ölmüş Bir Kadının Evrâk-ı Metrukesi (1905) romanıyla ünlenen Güzide Sabri’nin Hicran Gecesi (1930) romanında Serap adlı, evlatlık alınmış bir genç kızın yaşadığı yasak aşk ile toplumun koymuş olduğu kurallar arasındaki duruşu anlatılmaktadır. Serap, yaşlı bir erkek olan Fazıl şükrü ile evlenmek zorunda kalmıştır. Bu evde Fazıl şükrü’nün arkadaşının oğlu Celal’le tanışır. Serap ile Celal arasında başlayan aşk ilişkisi, karşısında toplumun yapılır yahut yapılmaz dediği davranış değerlerini bulur. Bu aşk yapılmaz grubundadır. Bu durumda Celal - ilhan ilişkisi devreye girer. Celal, ilhan’ı alarak uzak diyarlara gider. Serap da intihar eder. Hicran Gecesi, ele aldığı konu ve ilişkiler bakımından Aşk-ı Memnu’yu hatırlatmaktadır. Necla (1941) adlı romanında, genç kızların sıkıntı, acı aşk ve aldatma ile dolu dünyaları dikkatlere sunulur. Son romanı Mâzî’nin Sesi (1944), genç ve güzel bir kız olan Feriha’nın hatıra defteri biçiminde oluşturulmuştur. Güzide Sabri’nin romanlarında genç kızların ilgiyle okuyup heyecan duyacağı konular ele alınmış, ilişkiler bu tarzda düzenlenmiştir. Güzide Sabri’nin özellikle kendi döneminde, romanlarındaki kurgusal eksikliklere rağmen, çok okunan bir yazar olduğunu, döneminin sanat anlayışına uygun eserler kaleme aldığı- nı söyleyebiliriz.

#7

SORU: Milliyetçi - Maneviyatçı Görüşe Sahip Olanlar ve Tarihsel Perspektife Yazan kadın yazarlar kimlerdir?


CEVAP: Samiha Ayverdi (1906 - 1993), Safiye Erol (1900 - 1964), Emine Işınsu (1938), Sevinç Çokum (1943), Nazan Bekiroğlu, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu bu kadın yazarlarımızdandır.

#8

SORU: Samiha Ayverdi’nin romanlarının özellikleri nelerdir?


CEVAP: Romanlarını daha çok tasavvuf düşüncesi çevresinde kurar. Ayrıca Doğu-Batı çatışması, dolayısıyla da geçmiş-hâl çatışması da temel konularındandır. Ayverdi, olaylardan çok insanların iç dünyalarına yönelir. Onun romanlarında işlenen aşk asla cinsellik boyutuna erişmez, daha ziyade duygu aşamasındadır. Romanlarındaki kişilerin büyük çoğunluğunu İstanbul’un aristokrat ve aydın kesiminden seçmiştir. Karakterler manevi boyutlarında büyük çatışmalar yaşar. Romanlarının sonu ders niteliğindedir. Bu romanlarının hemen hepsinde olaylar bir aşka bağlanır. Aşk Budur (1938), karşılıksız bir aşkın sunduğu ruh hâlini dile getirir. İhanetin yalnızca duygu boyutunda yaşandığı eserde, bir bakıma gerçek aşkın Allah’ta gizli olduğu sezdirilmektedir.

#9

SORU: Semiha Ayverdi’nin romanları ve içerikleri nelerdir?


CEVAP: Batmayan Gün (1939), Aliye adlı bir genç kızın içinde büyüttüğü bir aşk duygusu çevresinde gelişir. Ateş Ağacı (1941), Cemil adındaki genç bir aydının kaçış, arayış, isyan, inanma gibi insana özgü duyguları çevresinde döner. Romanda evli bir Türk erkeği ile Hristiyan Fransız kadının aşkı, toplumsal davranış değerlerine takılıp imkânsızlaşmıştır. Ayverdi; Yaşayan Ölü (1942) romanında, aristokrat çevrede yaşayan Leylâ’nın, bir kaçışla Konya’ya öğretmen olarak gidişini anlatır. Yolcu Nereye Gidiyorsun (1944) romanında, yine aristokrat bir çevrede dünyaya gelen Adlî adında bir roman kişisinin çocukluğundan itibaren yaşadıkları anlatılır. Mesihpaşa imamı’nda (1948), Hâlis adındaki bir camii imamının kendi içerisindeki yalın dünyası ve aşkı vardır.

#10

SORU: Emine Işınsu Öksüz romanlarında neleri ele almıştır?


CEVAP: Emine Işınsu Öksüz, romanlarında Türk toplumunun son kırk yıl içinde geçirdiği sarsıntıları, yaşadığı buhranları, kitlesel dalgalanmaları, sağ-sol şeklinde biçimlenen kutuplaşmaları, iyice hazmedilmemiş reçetelerle ve siyasal doktrinlerle kendilerine bir yer tutmaya çalışan ve yaşamlarını bunlarla yönlendiren dönemin gençliğini ve sorunlarını, kuşak çatışmasını, inanç buhranını ve bu buhrandan gönül yüceliğine ulaşmanın yollarını bir öğretmen yüreğiyle, bir anne duyarlığıyla, iç- ten ve yalın anlatımıyla öyküleştirir. (Gündüz, 2006). Küçük Dünya’da Urfa’daki bir genç kadının duygularıyla toplumsal davranış değerleri arasındaki bocalamasını işler. Azap Toprakları’nda (1969), Batı Trakya’da yaşayan Türkler’ in yaşadığı acıları, milliyetlerine yönelik baskıyı konu alır. Benzer bir konuyu, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin millî benliklerini unutmaya yönelik gördüğü baskıyı, Çiçekler Büyür (1979) romanında ilay’ın yaşadıkları çevresinde dile getirir. Sancı (1975) ve Cambaz’da (1982), Türkiye’de 1970 ve 1980 öncesi siyasal çatışmaları işler. Cumhuriyet Türküsü’nde (1993), Atatürk döneminin ilk on yılında yaşananları, sosyal ve siyasal çatışmalar merkezinde anlatır. Nisan Yağmuru (1998), Bir Ben Vardır Bende Benden içeri (2002) ve Bukağı (2004) romanlarında ise daha çok tasavvufi bir yön bulunur.

#11

SORU: Sevinç Çokum romanlarında hangi konuları ele almıştır?


CEVAP: Romanlarında sosyal ve tarihsel konulara yer verir. Kendi dönemini konu alan Zor’da (1977), 1970’li yılların sosyal ve siyasal olaylarını işler. Bizim Diyar’da (1978) ve Ağustos Başağı’nda (1989) yakın dönem tarihsel olaylarını konu alır. Bizim Diyar’da Osmanlı imparatorluğunun çözülüş yılları ve Balkan elimizden gidişi romanlaştırılmıştır. Ağustos Başağı’nda ise Kurtuluş Savaşı yıllarında cephede ve cephe gerisinde yaşanan olaylar kurgulanır. Hilâl Görününce’de (1984) ise Kırım Savaşı yıllarına gidilir. Kırım Türkleri’nin hayatından kesitler sunulur. Gül Yüzlüm (1989), Gece Rüzgârları (2004) gibi romanlarında ise yetmişli yıllardan başlayarak geçirdiği hızlı değişmeleri insanların çeşitli ruhsal durumlarını, yalnızlıklarını ve yabancılaşmalarını konu alır.

#12

SORU: Toplumcu- gerçekçi çizgide eser veren kadın yazarlar kimlerdir?


CEVAP: Suat Derviş (1905 - 1972), Afet Ilgaz Muhteremoğlu, Sevgi Soysal (1936 - 1976), Füruzan Tekil (1935 -) bu bağlamda ilk akla gelen yazarlardır.

#13

SORU: Suat Derviş’in edebi hayatı hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Suat Derviş, toplumcu gerçekçi ve popülist nitelemeleriyle iki farklı biçimde anılmış bir yazardır. Önceleri popülist tarzda yazan Suat Derviş, daha sonra topumcu - gerçekçi çizgiye yönelir. Toplumcu - gerçekçi söylemin egemen olduğu romanlarında, tema olarak aşk maceralarını ele alsa bile, olay örgüsünü gerçekçi bir zeminde kurmaya özen göstermiştir. Gerçekçi olay örgüleriyle hazırlanan Fosforlu Cevriye, Hiçbiri, Aksaray’dan Bir Perihan, Hiç, Ankara Mahpusu gibi romanlar sosyal gerçekçi söylemin ürünleridir. Romanlarını çoğunlukla kadın kahramanların bakış açısıyla oluşturur. Olaylarda toplum hayatının çelişkilerini işler. Maddi imkân - imkânsızlık, toplumsal değerler - bireysel özgürlük gibi çatışmalar etrafında toplumun her kesiminden kişilerin rol aldığı vakalarda kadın, bireyliğini ve kimliğini kazanmak peşindedir. Kadın, bir bakıma toplumun yıpranmış davranış değerleri ile çatışma yaşar.

#14

SORU: Sevgi Sosyal’ın edebi hayatı hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Türk romanında kadın sorunlarını gündeme getirmiş yeni bir soluktur. Yürümek’ten (1970) itibaren konularını kendi hayatını, tanık olduğu olayları hareket noktası alarak eleştirel gerçekçi/toplumcu romanlara yönelir. Yenişehirde Öğle Vakti (1974) romanında gözleme dayalı bir insan portresini dikkatlere sunar. Şafak’ta (1975), 12 Mart döneminin olaylarını çatışmaların merkezinden birine ait dikkatle kurgular. Romanda, bir gece içinde meydana gelen olaylar anlatılır.

#15

SORU: Firuzan Tekil’in 47’liler adlı romanının konusu nedir?


CEVAP: Almanya’daki Türk işçileri ile ilgili anılarını romanlaştırır. Füruzan’ın 47’liler’inde gözleri bağlı olarak evlerinden alınan romanın kadın kahramanının yaşadığı işkence sahneleri sayfalara yayılarak tüm ayrıntılarıyla verilir. 47’liler konusunu 1947 doğumlu Emine Semra Kozlu’nun hayat hikâyesinden alır. Emine, 12 Mart öncesinde, öğrenci hareketlerine katılmış, tutuklanmış, işkenceler görmüş ve aşağılanmıştır. Bu durum onun ailesiyle ve yaşadığı toplumla uyumunu da olumsuz yönde etkilemiştir. Füruzan böylece, kadın olmanın verdiği duyarlılıkla Emine’nin kişiliği üzerinden Türkiye’de kadın olmanın sorunlarını ve bir kadının karşılaşabileceği tehlikeleri de gözler önüne sermektedir.

#16

SORU: Popüler kadın romancıların yazdıkları konular hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Popüler roman kısaca halkın zevkine, ruhuna hitap eden eser anlamındadır. Halkın dili ve halkın ifadeleriyle dile getirilir. Ele aldıkları konu bakımından şu türlere ayrılabilir: Aşk romanları, polisiye romanlar, casusluk romanları, tarihsel romanlar, acıma duygusunu ateşleyen toplumsal romanlar, heyecan - macera - gerilim romanları, mizah romanları, ideolojik romanlar.

#17

SORU: Popüler romanın özellikleri nelerdir?


CEVAP: Bu tür romanlarda işlenen konular, günlük hayattan alınır. Eserler olay ağırlıklıdır. Yazarlar edebî endişeden uzaktır. Bu yüzden edebî değerleri yüksek değildir. Romanlardaki kurgu dağınık, yapı çözüktür. Klişelere dikkat edildiği için birbirinin tekrarı olan eserlerle karşılaşırız. Yazarların üslubu itinasızdır. ... Halka okuma zevkini ve alışkanlığını kazandırma, halkı eğlendirme, onlara hoşça vakit geçirtme ana hedefleri arasındadır. Cumhuriyet dönemindeki popüler romancıların bir başka özelliği, romanlarının büyük bir bölümünün sinema filmi ve televizyon dizisi haline getirilmesidir. Bunun sebebi de, halk tarafından çok beğenilmelerinden ve okunmalarından çok, halkın zevkine ve duygularına hitap etmelerinden kaynaklanmaktadır. Cumhuriyetten sonra kadın yazarların ilgisi bu alanda yoğunlaşır. İsimleri bugün için pek hatırlanmayan bu romancılar, eserlerini halkın beğenisini göz önüne alarak yazmışlardır. Kerime Nadir Arzak, Muazzez Tahsin Berkant, Mebrure Sami Koray, Mükerrem Kamil Su, Cahit Uçuk, Peride Celal, Nezihe Muhittin, Sevda Sezer, Meliha ilksel, ipek Ongun v.d. Bu romancıların 1940 sonrasında Türk halkına okuma alışkanlığı kazandırdığı inkâr edilemez. Hemen hepsi roman kaleme aldıkları dönemde en çok okunan yazar konumunda olmuşlardır.

#18

SORU: Modern Akımların izinde Yazan Kadın Romancılar kimlerdir?


CEVAP: Pınar Kür, Adalet Ağaoğlu, inci Aral, Lâtife Tekin, Erendiz Atasü, Oya Baydar, Ayşe Kulin, Nazlı Eray, Aysel Özakın, Buket Uzuner, Elif fiafak.

#19

SORU: Adalet Ağaoğlu kimdir?


CEVAP: Yazar ilk romanından sonuncu romanına kadar 1950’li yıllardan itibaren Türk toplumundaki sosyal değişimleri kadını merkeze alarak anlatır. Batılılaşma macerası, modernleşme algısı, slogana dayalı ulusçuluk, 12 Mart ve 12 Eylül’ün yanlış uygulamaları, yurt dışındaki işçilerin sorunlarını kurguya dayalı roman yapısı içerisinde incelemiştir. Romanlarında klasik anlatım tekniklerinin dışına çıkarak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleri deneyen yazar Ölmeye Yatmak (1973), Fikrimin ince Gülü (1979), Bir Düğün Gecesi (1979), Yaz Sonu (1980), Üç Beş Kişi (1984), Hayır (1987), Ruh Üşümesi (1991), Romantik Bir Viyana Yazı (1993), Gece Hayatım (1993) adlı romanlarının tümünde yaşadığı dönemi sorgulamıştır.

#20

SORU: Bir Düğün Gecesihakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Bir Düğün Gecesi romanında asli kişi ve yansıtıcı Ömer iç konuşmaları aracılığıyla toplumun genel panoraması çizilir. Romandaki bütün kişilerin ve temsil ettikleri kitlelerin olumsuz yönleri sergilenir. Sadece düğüne gelmeyip kır çiçekleri gönderen ve emeğiyle geçinen Ali Usta olumlu bir tiptir. Çünkü Ali Usta’nın samimiyeti vardır. Roman kahramanlarının bir başka özelliği görünüşleri ile gerçeklikleri arasındaki derin uçurumdur. iç konuşmalar aracılığıyla ortaya çıkan gerçek, bir bakıma onların iç yüzüdür. Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi’nin sonunda iyimser bir tavır takınır. Berna Moran, tüm bu olumsuzluklara rağmen, romanın sonunda yazarın iyimserliğe yönelmesini, yazarın ben yerine biz tercihi ile açıklar.

#21

SORU: Ayşe Kulin’in edebi hayatı hayatı hakkında bilgi veriniz.


CEVAP: Biyografi karakterli romanları ile ünlenmiştir. Adı Aylin (1997), kökleri Giritli Mustafa Naili Paşa’ya kadar uzanan bir ailenin kızı olan Aylin Devrimel’in prenseslikten ABD ordusundaki albaylık görevine uzanan fırtınalı hayatını konu alır. Füreya’da (1999), ilk kadın seramik sanatçısı Füreya’nın macera dolu renkli ve zengin hayatı vardır. Ailesinin 1900’lü yılların başından günümü- ze gelen çizgisi dışında biyografik roman türünün son örneğini Türkan Saylan’ın hayatını konu alan Türkan (2009) adlı romanıyla verir. Köprü (2001), Erzincan’da farklı inançlara sahip Mevlüt ile Elmas’ın ilişkileri çevresinde Kemaliye köprüsü nün yapım aşamaları, Başbağlar’a yapılan saldırılar ve köprü yapımını gerçekleştirmek için Erzincan valisinin bürokrasi ile yaptığı mücadeleleri konu alır. Nefes Nefese’de (2002) ikinci Dünya Savaşı sırasında yüzlerce Yahudi’yi soykırımdan kurtaran Türk diplomatlarının çalışmaları işlenir. Gece Sesleri’nde (2004) ise Egeli Ortaçlı ailesinin 40’lı yıllardan itibaren birkaç kuşağı içine alan ve günümüze kadar uzanan çizgide yaşadıkları aile içi sorunlar, pişmanlıklar, sevgiler, düşmanlıklar; yine bu dönemin siyasal ve sosyal olayları ile birlikte verilir.

#22

SORU: Pınar Kür’ün romanlarının içerikleriyle ilgili bilgi veriniz.


CEVAP: Romanlarında toplumsal problemleri ve kadınların çeşitli dertlerini işler. Pınar Kür romanlarında kadınların başkaldıran yönlerini öne çıkarır. Kadınların haklarını elde edebilmeleri için siyasal mücadelelerin içerisinde olmaları gerektiğini de işaret eder. Kür’ün kadınlarında iç dünyanın tüm boyutları sergilenir. Aynı zamanda birey - toplumsal davranış değerleri çatışma halindedir. Yarın Yarın’da (1976) kadının gözüyle topluma dair tüm olumsuzlukları gözler önüne sermeye çalışır. Bu romanda, daha önce mutsuz bir evlilik geçirmiş zengin bir genç kadın olan şeyda ile sol örgütlerin içerisinde bulunmuş Selim’in hikâyesi anlatılır. Romandaki tüm kişiler sıradışıdır. Kendi değerleri ekseninde hareket ederler. Tüm eylemleri, toplumsal davranış değerlerinin dışındadır. Bir bakıma yalnızlık içerisindedirler. Pınar Kür, Yarın Yarın romanında 68 kuşağının ideolojik söylemleriyle okuyucuya seslenir. Öyle ki, hayat kadınlarını varlıklı zengin işadamlarından daha onurlu gösterir. Pınar Kür, Küçük Oyuncu’nun (1977) konusunu tiyatro çevresindeki ilişkilerden alır. 1979 yılında yayımlanan Asılacak Kadın, cinsel bakımdan sömürülen ve sonunda cinayete sürüklenen genç bir kadının yaşadıkları üzerine kurulmuştur. Melek adlı bu genç kadın, hayatı başkaları tarafından yönlendirilen kadının çok boyutlu dünyasına gider. Melek’i kötü yolan itenler ile onu kurtarmaya çalışanların ekseninde okuyucuya sunan Pınar Kür; romanında hasta ruhlu bazı erkeklerin dünyasına da dikkat çeker.

#23

SORU: Erendüz Atasü’nün edebi hayatı ile ilgili bilgi veriniz.


CEVAP: Roman yazmaya kadın konusunu sorgulayarak başlar. Cumhuriyet devriminin olumlu etkilerine karşın Türk toplumunun halen ataerkil özellikler taşıdığını, kadının ezilmesi ve aile içi şiddet olaylarının yaygın biçimde sürmesine tepkilidir. Atasü, ilk romanı Dağın Öteki Yüzü (1996) romanında, Cumhuriyetin ilk kuşağının aydın ve idealist yönünü ortaya çıkarmak amacındadır. İlk kuşağın öyküsünü kaleme almaktadır. Dağın Öteki Yüzü, denilebilir ki Erendiz Atasü’nün Türk kadınının entelektüel gelişimi ve toplum içinde yerini alması konusunda Atatürk’e neler borçlu olduğunu hatırlatan epizotlarla beslenmiş bir romanıdır. Gençliğin O Yakıcı Mevsimi (1999) adlı romanında genç bir kadının cinselliğini keşfedişi ile başlayan duygu dünyasındaki değişmeleri, hayalleri ile hayatın ve toplumun gerçeklikleri karşı karşıya getirilir. Bir Yaşdönümü Rüyası’nda (2002) Türkiye’nin kadına bakışını Feride çevresinde sorgular.

#24

SORU: Veda - Esir Şehirde Bir Konak - Ayşe Kulin eserin konusu nedir?


CEVAP: Roman, yazarın ailesinin Millî Mücadele yıllarında yaşadıklarını konu almaktadır. Yazarın, Millî Mücadele yıllarında Maliye Nazırlığı yapan dedesi Ahmet Reşat Efendi’nin, Anadolu’da gelişen Millî Mücadele hareketi ile Padişahın yanı başındaki İstanbul Hükümeti arasındaki kararsızlığı ve İstanbul Hükümetinden yana tavır alması, aile bireylerinin yaşama tarzları ile birleştirilerek anlatılmaktadır. Veda Esir şehirde Bir Konak romanında işgal yıllarının İstanbul’u, barındırdığı farklı düşünceler ve farklı insan manzaraları ile dikkatlere sunulur. Veda Esir Şehirde Bir Konak romanında İstanbul, yalnızca siyasal panorama boyutunda anlatılmaz. İşgal İstanbul’undan konak içerisinde yaşayan kadınlar da etkilenmişlerdir. Bir kere mutfakları için gerekli donanım İstanbul’da artık yoktur. Beypazarı’ndan gelen erzak sekteye uğramıştır. Çünkü Ankara’ya giden ve gelen yollar kapanmış, sevkiyat durmuştur. Kadınların sokakta rahatça gezmeleri de tehlikeli hâle gelmiştir (Çelik: 2009:198). Veda Esir şehirde Bir Konak isimli roman, Millî Mücadele yılları İstanbul’undan, kadınlar çevresinden, onların yaşadığı bir konaktan hareketle, farklı ilişkiler yumağıyla, merkeze Kemal ve Ahmet Reşat Bey’i koyarak, görüntüler sunmaktadır.

#25

SORU:

Kadın edebiyatçılar nasıl bir çerçeve çizerek feminist söylemlere destek olmuşlardır?


CEVAP:

Kadın yazarlar, feminizmi kadın haklarını korumanın bir misyonu olarak algılamışlardır. Kadın haklarını korumak genellikle şu noktalarda gelişmiştir:
a. Öğrenim hakkı elde etmek
b. Beyin gücü ile ekonomik bağımsızlığını elde etme mücadelesi
c. Meslek sahibi olmanın yanında anne ve eş olma şanslarını zorlamak
d. Kadına uygulanan şiddeti sona erdirmek
e. Kadının cinsel özgürlüğünü savunmak
f. Bedenine sahip çıkma hakkı


#26

SORU:

İlk türk kadın romancı kimdir?


CEVAP:

İlk Türk kadın romancı Fatma Aliye Hanım'dır (1864 -1936), önceleri Fransızcadan tercümeler yapmış, sonraları ise Ahmed Midhat Efendi üslubunu andıran romanlar yazmıştır. Fatma Aliye 1892’de yayımlanan “Muhaderat” adlı
ilk romanında kadın problemlerini ele almaktadır.


#27

SORU:

II. Meşrutiyet Dönemi’nde öne çıkan kadın yazar kimdir ve eserleri hangileridir?


CEVAP:

II. Meşrutiyet Dönemi’nde Halide Edip Adıvar (1882-1964), romanlarının kahramanlarını kadınlar arasından seçer. Toplumun sosyal ve kültürel problemlerine bir kadın dikkatiyle yönelir. Handan (1912), Ateşten Gömlek (1922), Kalp Ağrısı (1924), Zeyno’nun Oğlu (1926) romanlarında Türk kızlarının felaketler dönemindeki portreleri dikkatlere sunulur. Sinekli Bakkal’daki (1936) Rabia tipi ile değer çatışmaları yaşayan kadın tipi işlenir.


#28

SORU:

Cumhuriyet dönemi ilk kadın yazarlar hangileridir? Ve kimden etkilenmişlerdir?


CEVAP:

Cumhuriyet’in ilk döneminin kadın yazarları; Müfide Ferit Tek (1892 - 1971), Şükûfe Nihal Başar (1896 - 1973), Halide Nusret Zorlutuna (1901 - 1983), ve Güzide Sabri Aygün'dür (1886 - 1946).  Cumhuriyet Dönemi’nin bu ilk kadın yazarları Halide Edip Adıvar’dan etkilenerek devamı niteliğinde eserler vermişlerdir.


#29

SORU:

Cumhuriyet dönemi ilk kadın yazarların romanlarının ortak özelliği nedir?


CEVAP:

Cumhuriyet dönemi kadın yazarlar Halide Edip’in devamı niteliğinde romanlar kaleme aldılar. Bu romanlarında genellikle de kadının toplum içerisindeki yerine ve mücadelesine yer verdiler. Bir bakıma kendilerini Cumhuriyet’le birlikte yeni Türk toplumundaki kadınların temsilcisi kabul ettiler ve onları aydınlatma görevini üstlendiler.


#30

SORU:

Şükufe Nihal romanlarında daha çok hangi konuları işlemiştir?


CEVAP:

Şükûfe Nihal (1896-1973); Renksiz Istırap (1928), Yakut Kayalar (1931), Çöl Güneşi (1933), Yalnız Dönüyorum (1938), Çölde Sabah Oluyor (1951), Vatanım İçin (1955) romanlarında kadınların dünyasını anlatır. Renksiz Istırap ve Yakut Kayalar’da, genç kızların istemediği evliliğe zorlanmalarının eleştirisini yapan Şükûfe Nihal; Çöl Güneşi’nde genç kızların evlilikte nelere dikkat etmeleri gerektiği üzerinde durur. Yalnız Dönüyorum, romanında Yıldız’ın içinde bulunduğu
yalnızlığı hatıra formunda dile getirmektedir.


#31

SORU:

1950 sonrası kadın yazarlardan Milliyetçi - Maneviyatçı görüşe sahip olup, tarihsel perspektifle yazanların özelliği nedir?


CEVAP:

1950 Sonrasında Kadın Yazarlar Milliyetçi - Maneviyatçı Görüşe Sahip Olanlar ve Tarihsel Perspektifle Yazanlar yine Halide Edip Adıvar çizgisinin devamı diyebileceğimiz bu kadın yazarlar millî edebiyat akımı içerisinde yetişenlerdir. Romanlarında milliyetperver bakış açısı çevresinde geleneğe bağlı kadın hâkimdir. Samiha Ayverdi (1906 - 1993), Safiye Erol (1900 - 1964), Emine Işınsu (1938), Sevinç Çokum (1943), Nazan Bekiroğlu, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu bu kadın yazarlarımızdandır.


#32

SORU:

Samiha Ayverdi'nin roman tarzı nasıldır ve hangi konular üzerinde durmuştur?


CEVAP:

Sâmiha Ayverdi (1905 - 1993), romanlarını daha çok tasavvuf düşüncesi çevresinde kurar. Ayrıca Doğu-Batı çatışması, dolayısıyla da geçmiş-hâl çatışması da temel konularındandır. Ayverdi, olaylardan çok insanların iç dünyalarına yönelir. Onun romanlarında işlenen aşk asla cinsellik boyutuna erişmez, daha ziyade duygu aşamasındadır. Romanlarındaki kişilerin büyük çoğunluğunu İstanbul’un aristokrat ve aydın kesiminden seçmiştir. Karakterler manevi boyutlarında büyük çatışmalar yaşar. Romanlarının sonu ders niteliğindedir. Bu romanlarının hemen hepsinde olaylar bir aşka bağlanır.


#33

SORU:

Milliyetçi-maneviyatçı düşüncede yazan genç yazarlardan örnek veriniz.


CEVAP:

Bu grup içerisinde değerlendirebileceğimiz genç kuşak romancılar Nazan Bekiroğlu ve Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’dur.

Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf ile Züleyha romanı, konusunu Kur’an-ı Kerim’deki Yusuf kıssasından alır. Bekiroğlu, farklı bir duruş noktası ve bakış açısıyla geleneksel hikâyelerimize kaynaklık eden Yusuf'u Züleyha kıssasına, Züleyha penceresinden bakar. Züleyha, âşık olan konumundadır. Bekiroğlu, İsimle Ateş Arasında adlı romanında da değerler, simgeler çatışmasını işler.

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, ilk romanı Hiçbiryer, son elli yıl içerisinde Türkiye’de yaşanan toplumsal olaylar ekseninde kurulmuştur. Okumak maksadıyla büyükşehire gelen ve roman boyunca kent - köy çatışması yaşayan roman kahramanı Şahin’in dünyası anlatılır. Yazar; hayal kırıklığı, büyükşehrin insana getirdikleri ve götürdüklerini, sosyoloji alanındaki deneyimleri ve bilgileri ile birleştirerek köy kent ilişkisine farklı bir açıdan bakar.


#34

SORU:

Toplumcu - Gerçekçi Çizgide Eser Veren Kadın Yazarlar hangi konuları ele almışlardır?


CEVAP:

Toplumcu çizgide eser veren yazarlar, sosyal hayatın içerisinde kadının yerini ve yaşadığı çeşitli problemleri, toplumsal problemler çerçevesinde dikkatlere sunmuşlardır.


#35

SORU:

Toplumcu gerçekçi çizgide yazan kadın yazarlar kimlerdir?


CEVAP:

Suat Derviş (1905 - 1972), Afet Ilgaz Muhteremoğlu, Sevgi Soysal
(1936 - 1976), Füruzan Tekil (1935 -).


#36

SORU:

Kara Kitap (1921), Ne Bir Ses Ne Bir Nefes (1923), Hiçbiri (1923), Fatma’nın Günahı (1924), Buhran Gecesi (1924), Gönül Gibi (1928), Emine (1931), Hiç (1939), Çılgın Gibi (1945), Ankara Mahpusu (1968), Fosforlu Cevriye (1968), Aksaray’dan Bir Perihan (1997) eserleri kime aittir?


CEVAP:

Adı geçen eserler gazete çevresindeki etkinlikleri ile tanınan Suat Derviş'e aittir. Yazıları ve romanlarıyla toplumcu edebiyatın öncülerinden kabul edilir. Suat Derviş, “toplumcu gerçekçi” ve “popülist” nitelemeleriyle iki farklı biçimde anılmış bir yazardır.


#37

SORU:

Toplumcu-gerçekçi söylemin hakim olduğu romanların özellikleri nedir?


CEVAP:

Toplumcu - gerçekçi söylemin egemen olduğu romanlarında, tema olarak aşk maceralarını ele alsa bile, olay örgüsünü gerçekçi bir zeminde kurmaya özen göstermiştir. Gerçekçi olay örgüleriyle hazırlanan Fosforlu Cevriye, Hiçbiri, Aksaray’dan Bir Perihan, Hiç, Ankara Mahpusu gibi romanlar sosyal gerçekçi söylemin ürünleridir.


#38

SORU:

Popüler roman nedir?


CEVAP:

Popüler roman kısaca halkın zevkine, ruhuna hitap eden eser anlamındadır. Halkın dili ve halkın ifadeleriyle dile getirilir. Ele aldıkları konu bakımından şu türlere ayrılabilir: Aşk romanları, polisiye romanlar, casusluk romanları, tarihsel romanlar, acıma duygusunu ateşleyen toplumsal romanlar, heyecan - macera - gerilim romanları, mizah romanları, ideolojik romanlar.


#39

SORU:

Popüler romanların konusu nedir?


CEVAP:

Bu tür romanlarda işlenen konular, günlük hayattan alınır. Eserler olay ağırlıklıdır.


#40

SORU:

Cumhuriyet dönemi popüler romancıların özelliği nedir?


CEVAP:

Cumhuriyet Dönemi’ndeki popüler romancıların bir özelliği, romanlarının büyük bir bölümünün sinema filmi ve televizyon dizisi hâline getirilmesidir. Bunun sebebi de halk tarafından çok beğenilmelerinden ve okunmalarından çok, halkın zevkine ve duygularına hitap etmelerinden kaynaklanmaktadır.


#41

SORU:

Modern akımların izinde yazan kadın romancıların özelliği nedir?


CEVAP:

Modern akımların izindeki kadın yazarlar, genellikle dikkatlerini kadının iç dünyasına yöneltmişlerdir. Kadının problemlerini çağrışımlara dayalı olarak aksettirirler. Nezihe Meriç, Leyla Erbil bu tür yazarlardandır. Bu yazarlarda kadın kimliği daima ön plandadır. Ayrıca 1980’lerden itibaren roman yazmaya başlayanlar arasında Pınar Kür, Adalet Ağaoğlu, İnci Aral, Lâtife Tekin, Erendiz Atasü, Oya Baydar, Ayşe Kulin, Nazlı Eray, Aysel Özakın, Buket Uzuner, Elif Şafak toplumsal problemlerin yanında sanat endişelerini öne çıkarırlar, yeni biçimler denerler. Bu tarz romanlarda yazarlar, anlatılan konudan çok anlatım tekniğine ve kullanılan dile önem verirler.


#42

SORU:

Adalet Ağaoğlu'nun romancı tarzı nasıldır ve hangi konulara değinmiştir?


CEVAP:

Adalet Ağaoğlu (1929), ilk romanından sonuncu romanına kadar 1950’li yıllardan itibaren Türk toplumundaki sosyal değişimleri kadını merkeze alarak anlatır. Batılılaşma macerası, modernleşme algısı, slogana dayalı ulusçuluk, 12 Mart ve 12 Eylül’ün yanlış uygulamaları, yurt dışındaki işçilerin sorunlarını kurguya dayalı roman yapısı içerisinde incelemiştir. Romanlarında klasik anlatım tekniklerinin dışına çıkarak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım teknikleri de denemiştir.


#43

SORU:

Adalet Ağaoğlu'nun eserlerini yazınız.


CEVAP:

Ölmeye Yatmak (1973), Fikrimin İnce Gülü (1979), Bir Düğün Gecesi (1979), Yaz Sonu (1980), Üç Beş Kişi (1984), Hayır (1987), Ruh Üşümesi (1991), Romantik Bir Viyana Yazı (1993), Gece Hayatım (1993).


#44

SORU:

Günümüzün en çok okunan ve roman yazmaya devam eden kadın yazarı kimdir?


CEVAP:

Elif Şafak (1971 doğumlu).