ÇATIŞMA VE STRES YÖNETİMİ II Dersi STRES VE BEDENSEL HASTALIKLAR soru cevapları:

Toplam 83 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: Psikosomatik tıp ne demek?


CEVAP: Psikosomatik tıp, ruh ve bedenin bütünlüğü ve bunlar arasındaki etkileşim üzerinde durmaktadır.

#2

SORU: Psikosomatik tıp neyi inceler?


CEVAP: Hastalıkların ortaya çıkmasında, devam etmesinde, alevlenmesinde psikolojik ve biyolojik faktörlerin ilişkilerini ele alır.

#3

SORU: Stres ile hastalıkların ilişkisini araştıran ilk çalışmaları yapan kişi kimdir?


CEVAP: Stresin hastalıklarla ilişkisini araştıran ilk çalışmaları yapan kişi Walter Cannon’dur.

#4

SORU: Walter Cannon hangi tespitlerde bulunmuştur?


CEVAP: Stresin hastalıklarla ilişkisini araştıran ilk çalışmaları yapan kişi Walter Cannon’dur. Otonom Sinir Sisteminin uyarılmasının, organizmayı hipertansiyon (yüksek tansiyon), taşikardi (kalp atım sayısının artması) ile kendini gösteren savaş ya da kaç yanıtına hazırladığını bildirmiştir. Daha sonraki çalışmalarda, sindirim sistemi ile stres arasındaki ilişki gösterilmiştir.

#5

SORU: Uzun süren stres insanların sağlıklarını nasıl etkiler?


CEVAP: Uzun süren herhangi bir stres, fiziksel hastalığa neden olabilecek bir takım fizyolojik değişikliklerin meydana gelmesini sağlar. Her insanın genetik olarak stresten etkilenmeye yatkın bir organı vardır. Bazı kişiler için bu organ mideyken, bazıları için kalp, ya da deri olabilir. Sürekli tedirgin ve çökkün kişiler fiziksel ve psikosomatik hastalıklar için daha büyük risk altındadır.

#6

SORU: Hangi yaşam olayları hangi ölçüde strese neden olabilir?


CEVAP: Thomas Holmes ve Richard Rahe isimli araştırmacılar, ortalama bir bireyin hayatında değişen düzeylerde strese neden olan yaşam olaylarını sıralamışlar, her bir yaşam olayına puan vermişlerdir. Bu yaşam olayları ile hastalık başlangıcı ve ciddiyeti arasında bir ilişki olduğunu göstermişlerdir.

#7

SORU: Belirli bir zaman dilimi içinde yaşanan yaşam olaylarının şiddeti belirlenerek, stres ve hastalıkla ilgili tahminde bulunmak mümkün mü?


CEVAP: Evet. Belirli bir zaman dilimi içinde yaşanan yaşam olaylarının şiddeti belirlenerek, stres ve hastalıkla ilgili tahminde bulunmak mümkündür.

#8

SORU: Bu puanlamalara bakarak hangi sonuçlara ulaşabiliriz?


CEVAP: Belirli bir zaman dilimi içinde yaşanan yaşam olaylarının şiddeti belirlenerek, stres ve hastalıkla ilgili tahminde bulunmak mümkündür. Örneğin bir yıl içinde 200 ya da daha fazla yaşam değişikliği puanı, o yıl bir psikosomatik hastalık gelişme riskini arttırmaktadır.

#9

SORU: Bireyin yaşamda yaşadığı değişiklikler stresin tek kaynağı olarak gösterilebilir mi?


CEVAP: Yaşamdaki bir değişiklik, stresi başlatabilir ancak kendi tek başına bir stres değildir. Hastalık, kişinin çoklu özellikleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yaşam olaylarının sayısının fazlalığı, kişinin baş etme becerilerinin yetersizliği, sosyal destek alamaması fiziksel süreçleri etkiler ve kronik stres tepkisinin gelişmesini sağlar. Olayların kişi tarafından tehdit edici olarak değerlendirilmesi de etkili olur.

#10

SORU: Hangi kişilik tipi ile kalp hastalıkları arasında ilişki bulunmuştur?


CEVAP: Tip A kişilik denilen kolay uyarılabilen öfke, sabırsızlık, hostilite (düşmanlık, sık tartışma eğilimi), rekabet edici davranışlar, zamanla yarışma gibi kişilik özellikleri ile kalp hastalıkları arasında ilişki bildirilmektedir.

#11

SORU: Kimlerde bir müddet sonra adrenerjik reseptörlerde azalma olur?


CEVAP: Kronik ve sık öfke sonucu ortaya çıkan adrenalin-noradrenalinin aşırı üretimine karşı, sık tartışma eğilimi olan erkeklerde, bir müddet sonra adrenerjik reseptörlerde azalma olur.

#12

SORU: Hipertansiyon nedir?


CEVAP: Arteryel kan basıncının normal sayılan sınırların (140 mmHg sistolik, 90 mmHg diastolik) üstüne çıkmasına hipertansiyon denir.

#13

SORU: Hipertansiyon nelere sebep olur?


CEVAP: Hipertansiyon hem kendi bir hastalıktır, hem de kalp damar hastalığı gelişiminde en önemli risk faktörüdür. Kalp kanı pompaladığı anda damarlar üzerine yüksek basınç uygulanır. Bu sırada tansiyonda yüksek ise bazı ince damarlar çatlayabilir, ani kalp damar sorunlarına ya da ölüme yol açabilir.

#14

SORU: Stres hipertansiyonu nasıl etkiler?


CEVAP: Stresden, bedenin kan basıncını kontrol eden tüm mekanizmaları etkilenir ve kan basıncını arttırma yönünde çalışırlar. Sempatik sinir sistemi etkisi ile kalp atış hızı ve vuruş hacmi artar. Aldosteron ve vazopresin hormonları yardımı ile su ve tuz tutulur, kan dolaşımına giren sıvı hacmi artar ve kalp daha hızlı çalışmak zorunda kalır. Kan hacminin artması ayrıca damar direncini azaltmaktadır. Kortizol, alyuvar sayısını arttırır ki hücrelere bol oksijen gitsin. Bu durumda da kanın koyuluğu artar, akışkanlığı azalır.

#15

SORU: Ülkemizde hipertansiyon görülme sıklığı nedir?


CEVAP: Ülkemizde hipertansiyon görülme sıklığı %37 dir. Bu oranla hipertansiyon açısından yüksek yaygınlık gösteren toplumlar arasında yer almaktayız.

#16

SORU: Esansiyel hipertansiyon nedir ve neler tarafından tetiklenir?


CEVAP: Hipertansiyonu olan kişilerin yaklaşık %95’inde, hipertansiyon için organik bir neden bulunamaz ve bu durum esansiyel hipertansiyon olarak isimlendirilir. Esansiyel hipertansiyonda yaş, erkek cinsiyet, tuz ve alkol kullanımının yüksek miktarlarda olması, obezite (şişmanlık), yüksek kalorili beslenme, yorgunluk, kişilik özellikleri ve stres önemli risk faktörleri arasında sayılmaktadır.

#17

SORU: Hipertansiyon ile ilişkilendirilen diğer faktörler nelerdir?


CEVAP: Korku ve kaygı hipertansiyonla en fazla ilişkilendirilen ruhsal faktörlerdir. Korku ve kaygı durumlarında sempatik sinir sistemi uyarılmakta ve adrenalin salınımı olmaktadır.

#18

SORU: Ateroskleroz (damar sertliği) nedir?


CEVAP: Yağ maddelerinin (kolesterol) kan damar duvarlarında birikmeye başlaması ve damarların daralıp tıkanması ateroskleroz olarak adlandırılır.

#19

SORU: Ateroskleroz ne tür hastalıkların oluşumunda rol oynar?


CEVAP: Ateroskleroz (damar sertliği) kalp krizi, inme (felç), periferik arter hastalığı gibi pek çok hastalığın oluşumunda önemlidir.

#20

SORU: Iskemi nedir?


CEVAP: Kalp krizi kalbin belirli bölgesine gitmesi gereken kanın akışının bir nedenle engellenmesi olarak tanımlanır. Kalp krizi, kalbin oksijen ihtiyacının artması veya kanlanmanın azalması nedeni ile oluşur. Kalp kasları sürekli çalıştığı için sürekli beslenmesi ve oksijenlenmesi gerekir. Kan akışında herhangi bir engellenme oradaki kas hücrelerinin ölümüne neden olur. Kas hücreleri ölünce, o bölgede kalp kasılması olamaz ve bu kalbin pompalamasını etkiler. Kalp kapasitesi üzerinde çalışmaya başlar ve bir müddet sonra çalışmayı sürdüremez ve kalp krizi yaşanır.

#21

SORU: Ani ölüme neden olan ventiküler fibrilasyon nedir?


CEVAP: Ventiküler fibrilasyon, karıncığın farklı bölgelerinden dakikada 350-450 gibi yüksek miktarda kalp atım sinyali çıkmasına bağlı kalbin yetersiz ve düzensiz kasılmasıdır ve ani ölüme yol açar. Anksiyete belirtilerinin yüksek olması ani kardiyak ölüm riskini 3 kat arttırır.

#22

SORU: Baş ağrılarının sebebi nedir?


CEVAP: En sık rastlanan şikayetlerden olmakla birlikte baş ağrılarının %80 inde organik bir neden bulunmaz. Ayrıca anksiyete ve depresyon dahil pek çok ruhsal hastalıkta baş ağrısı görülmektedir. Baş ağrısı yakınması ile doktora giden hasta pek çok incelemeden geçtikten sonra bir neden bulunamadığından psikiyatriste yönlendirilir. Ruhsal sorunlar, baş ağrısının nedeni ister fiziksel olsun ister ruhsal, ağrıları şiddetlendirir.

#23

SORU: Migren nedir?


CEVAP: Migren, beyin içindeki ve çevresindeki kan damarlarının daralmasıyla ortaya çıkar. Kafatası içinde basınç artar ve bu basınç ağrı yapar. Kalbin her atışı ile basınç artar ve düşer. Bu nedenle zonklama duyulur. Migrenin, stres sırasında salgılanan noradrenalinin, damarları kasması nedeni ile olduğu düşünülmektedir.

#24

SORU: Küme baş ağrısı nedir?


CEVAP: Tek taraflı, günde ortalama sekiz kez görülebilen, göz kapağı düşüklüğü, göz bebeklerinde küçülme ve terlemenin eşlik ettiği baş ağrısı türüdür.

#25

SORU: Gerilim baş ağrısı nasıl bir ağrıdır?


CEVAP: Duygusal stresin, baş ve boyun kaslarının sıklıkla birkaç saat içinde, kan damarlarını daraltıp iskemiye neden olabilecek şiddette baş ve boyun kaslarının kasılması ile ilişkisi vardır. Sıklıkla ağrı kafanın arka alt bölgesinde tek düze, bant varmış duygusu yaşatan ve daha sonra tüm kafaya yayılabilen bir ağrıdır. Kafa dokunmaya hassastır ve ağrı sıklıkla iki taraflıdır. Bulantı, kusma görülmez ve %80 duygusal stres yaşanan dönemde ortaya çıkar. Gergin ve rekabetçi kişiler bu hastalığa yatkındır.

#26

SORU: Sindirim sistemi nasıl çalışır?


CEVAP: Sindirim sistemi, yiyeceklerin alınması, parçalanması, peristaltizm denen kas hareketleri ile barsaklardan geçirilmesi ve bu esnada alınan besinin kan şekeri (glukoz), yağ asidi (gliserid), aminoasit (protein) haline getirilmesi ile bunun için gerekli enzimlerin salgılanmasından sorumludur. Oluşturulan basit yapıtaşları (glukoz, yağ asidi, aminoasit) kan ile ihtiyacı olan hücrelere ulaştırılır. Bu hücreler görevleri esnasında ihtiyaç duydukları protein, karbonhidrat, yağı bu şekilde karşılarlar.

#27

SORU: Reflü nedir?


CEVAP: Reflünün önde gelen belirtisi kusma olmaksızın yenilen yiyecek ve içilen içeceklerin ağıza geri gelmesi ve ağrının eşlik ettiği mide ekşimesidir. Genellikle reflüsü olan hastaların %80 inde hiatal fıtık (mide fıtığı) vardır. Bu hastalığa yatkınlığı olanlarda stres, heyecanlanma, aile tartışmaları ve depresyon reflünün şiddetini arttırır.

#28

SORU: Mide ülseri nasıl meydana gelir?


CEVAP: Mide çizgisiz kas dokusundan yapılmıştır ve istemsiz olarak çalışır. İçine gelen besinleri sindirmek için asit salgılar ancak kendi dokusunu asitten korumak için de mukus sıvısı ile kaplıdır. Mukus salgısının kalınlığı yeterli olmaz ise ya da asit miktarı fazla olursa ülserler meydana gelebilir.

#29

SORU: Mide ülseri çeşitleri nelerdir?


CEVAP: Mide ya da mideyi çevreleyen organlardaki ülserlere peptik ülser adı verilir. Sıklıkla midenin son kısmında yerleşmiş olan ülserler gastrik ülser, 12 parmak barsağının başlangıç kısmındaki mukozada yara (ülser) olması duodenal ülser, midenin biraz üstü yemek borusunun alt kısmında ülser olması özafagial ülser adını alır.

#30

SORU: Ülseratif Kolit nedir?


CEVAP: Kalın barsağı etkileyen ve nedeni bilinmeyen bir iltihabi hastalıktır. Kanlı ishal önde gelen belirtidir. Stres hastalığın alevlenmesini arttırmaktadır. Ayrıca bu hastalar temiz, düzenli, dakik, öfkesini ifade etme güçlüğü çeken kişilerdir. Hastalığın şiddetli olduğu durumlarda çok sulu dışkılama ve buna bağlı su kaybı anemiye yol açabilir. Ülseratif kolit kalın barsak kanseri riskini arttırmaktadır. Kalın barsağın hasta kısmının alınması ile iyileşebilir.

#31

SORU: Chron hastalığı nedir?


CEVAP: İnce ve kalın barsak dahil tüm sindirim sistemi kanalını etkiler. İshal, karın ağrısı, kilo kaybı sık görülen belirtilerdendir. Hastalık alevlenme ve iyileşme dönemleri ile kendini gösterir. Hasta, hastalığın ne zaman geleceği ve ne kadar süreceği belirsiz ve rahatsız edici alevlenme dönemlerinden rahatsızdır. Bu nedenle depresyon bu grup hastada ülseratif kolite göre daha sık görülmektedir. Stres hastalığın alevlenmesine ve hastalık belirtilerinin şiddetlenmesine neden olabilir.

#32

SORU: İrritabl Barsak Sendromu nedir?


CEVAP: Nedeni bilinmeyen ve sindirim sistemi şikayetlerinin yaklaşık yarısını oluşturan bir hastalıktır. İshal, kabızlık ve karın ağrısı gibi belirtiler görülür. Bazılarında ishal bazılarında kabızlık ön planda iken bazılarında her ikiside vardır. Bulgular normal insanların barsak alışkanlıklarına çok benzer. Bu hastalar kendi dışkılama sorunları ile uğraşmaktadırlar ve bunun tedavisini ararlar. Bu hastalıkta psikolojik ve fizyolojik faktörlerin bir kombinasyonu rol oynar. Bu hastalarda anksiyete ve depresyon ülseratif kolit ve chron hastalığına göre daha sıktır. Ancak ruhsal sorunlar barsak hastalığının bir sonucu değildir barsak hastalığı ile beraber görülür.

#33

SORU: Bağışıklık sistemi nasıl çalışır?


CEVAP: Beden kendini dışarıdan gelen zararlı etkilere karşı (mikrop, kir, zehir) bağışıklık sistemi ile korumaktadır. Bağışıklık sisteminin hücreleri kan içinde, lenf içinde organlarda dolaşır. Bağışıklık sisteminin hücreleri antijen dediğimiz vücut dışı maddelere karşı antikor üreterek ya da mikroorganizmaları doğrudan öldüren hücreler yolu ile yabancı yapıları tanıyıp yok eder.

#34

SORU: Kronik stres bağışıklık sistemini nasıl etkiler?


CEVAP: Kronik stres, bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilemektedir. Bağışıklık sistemi, yoğun ve uzun süren stres yaşantısı sonunda zayıflar ve çöker. Yabancı ve zararlı maddeler kolayca vücuda girebilir, vücutta olanlar güçlenebilir. Bağışıklık sistemi bazen çok fazla çalışıp kontrolünü kaybeder ve vücudun kendi hücrelerini bile yabancı madde olarak algılayıp onu yok etmeye yönelik önlemler alarak, kendisi hastalık oluşturabilir.

#35

SORU: Eklem romatizması nedir?


CEVAP: Eklemlerin, işlevlerini yerine getirememesine neden olacak şiddette iltihaplanmasıdır.

#36

SORU: Eklem romatizmasının nedenleri nelerdir?


CEVAP: Hastalık kalıtımsal, alerjik, immünolojik ve psikolojik nedenlidir.

#37

SORU: Eklem romatizmasının belirtileri nelerdir?


CEVAP: Eklemlerde ağrı, şişlik, özellikle sabahları olan hareket kısıtlılığı ve yorgunluk en sık belirtileridir. Genellikle 40-60 yaş arasında görülür ve kadınlarda erkeklere oranla daha sıktır. Hastalık kroniktir yani ömür boyu sürer. Uzun dönemde eklemlerde şekil bozukluğu gelişir. Stres immün sistemi (bağışıklık sistemini) baskılayarak kişiyi eklem romatizması ve diğer romatizmal hastalıklara duyarlı hale getirir. Hastaların * sinde depresyon görülür. Depresyon olduğunda yaşam kalitesindeki bozulma daha da artar. Ayrıca ağrıya bağlı uykusuzluk da bu grup hastalarda sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır.

#38

SORU: Kanser nedir?


CEVAP: Vücuttaki çeşitli dokulardan herhangi birine ait bir hücrenin normal özellikleri dışında değişim göstererek kontrolünü yitirmesi ve çoğalması sonucunda oluşan kitle; tümör olarak adlandırılmaktadır.

#39

SORU: İyi huylu ve kötü huylu tümörlerin özellikleri nelerdir?


CEVAP: Tümörlerden bir kısmı iyi huylu olup sadece büyüyerek etrafındaki diğer dokulara baskı yapıp ya da onların beslenmesini kısmi olarak etkileyip daha az zararlı olabilir. Fakat bazı tümörler kötü huylu (malign) olup bir taraftan etrafındaki dokulara zarar verirken diğer yandan kan yoluyla vücudun pek çok bölgesine yayılıp, çoğalıp onların gelişmesini etkilemekte ve vücudu tüketmektedir. Bu kötü huylu tümörler kanser adını almaktadır.

#40

SORU: Kanser hücrelerinin özellikleri nedir?


CEVAP: Aslında kanser hücreleri daha zayıf hücrelerdir ve kendi besinlerini yapamazlar ancak sağlıklı hücrelerin besinlerini tüketirler. Çok fazla çoğaldıkları için diğer hücrelerin aleyhine olacak şekilde sayılarında artış olur.

#41

SORU: Kanser gelişimini neler tetikleyebilir?


CEVAP: İnsanlar için virüsler, genetik faktörler, çevresel kanserojen maddelere maruz kalma kanser gelişiminde önemlidir. Stresin etkisi üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Stresin kanser üzerine etkisi aslında stresin bağışıklık sistemi üzerine etkisinden kaynaklanmaktadır. Çünkü kanserli hücre geliştiğinde bağışıklık sistemi onu fark edip yok eder. Ancak bağışıklık sistemi herhangi bir nedenle baskılanmış ise bu görevi yerine getiremez ve kanserli hücre çoğalmaya ve yayılmaya başlar. Kanser ile stres arasında tam bir nedensel ilişki kurmak mümkün olmasa da, stresin kanserin daha hızlı gelişimine zemin hazırladığı düşünülebilir.

#42

SORU: Deri hastalıkları nelerden etkilenerek oluşur?


CEVAP: Deri hastalıkları arasında stresle ilişkili olanlar iltihabi durumlar ve bağışıklık sisteminin hastalığın oluşumunda önemli olduğu hastalıklardır.

#43

SORU: Atopik Dermatit (Egzema) nedir?


CEVAP: Atopik dermatitde (atopik egzema, nörodermatit de denir) sıklıkla görülen şiddetli kaşıntı, uykusuzluğa, konsantrasyon bozukluğuna, okul-iş performansında bozulmaya ve öğrenme güçlüğüne neden olmaktadır. Hastalığın stresle alevlendiği, ayrıca kendisinin de ciddi bir strese yol açtığı bildirilmektedir. Çocuklarda neden olduğu ruhsal sorunlar, lösemili çocuklardakine eş değer bulunmuştur. Davranış sorunları olan çocukların hastalığı daha şiddetlidir. Anne babaların çocuğun bağımsızlığını destekleyen tutumları, hastalarda belirti şiddetinin daha az olmasına neden olurken, aşırı kollayıcı anne babaların çocuklarında kaşıntı daha şiddetlidir.

#44

SORU: Psikojenik Kaşıntı nedir?


CEVAP: Herhangi bir deri duyumlarına bağlı kazıma, koparma ya da akne (sivilce) gibi önceden var olan bir deri lezyonuna bağlı düzensizliği ortadan kaldırma ihtiyacı ile oluşturulan lezyonlardır. Hastanın kolay erişebileceği yerlerde olur (yüz, üst sırt, kol ve bacaklar). Birkaç milimetre, sulu, kabuklu, renk değişikliği olan yara izleri şeklindedir. Duygusal gerginliği azaltıcı etkisi nedeniyle stresin yoğun olduğu durumlarda görülür.

#45

SORU: Hiperhidroz (Aşırı Terleme) nedir?


CEVAP: Korku, öfke ve gerilim durumlarında avuçiçi, ayak tabanı, koltukaltında ter salgılanmasında ki artışa verilen isimdir. Duygusal stresli durumlarda aşırı terleme deri değişikliklerine, isiliklere, enfeksiyonlara neden olabilir.

#46

SORU: Bir akciğer hastalığı olan astım nedir?


CEVAP: Astım, soluk borusu ve bronşların ileri derecede daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. Öksürme, hırıltılı solunum, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı astımın belirtileridir. Belirtiler ve hastalığın alevlenmesi daha sıklıkla gece olur. Astım hastalarının yaklaşık üçte birinde panik bozukluk vardır. Nefes darlığı korkusu doğrudan astım ataklarını tetikleyebilir. Yüksek düzeyde anksiyete, hastaneye sık yatma ve astıma bağlı ölümlere neden olur.

#47

SORU: Hiperventilasyon Sendromu nedir?


CEVAP: Bu hastalar sıklıkla yaptıklarının farkında olmadan birkaç dakika hızlı ve derin soluk alıp verirler. Kısa süre içinde boğuluyormuş duygusu, anksiyete, baş dönmesi ve sersemlik gelişir. Bayılma ortaya çıkabilir.

#48

SORU: İnsülin nedir ve nasıl salgılanır?


CEVAP: İnsülin pankreastaki beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Kan şekeri seviyelerine göre salgılanır. Gıda alınınca ve kanda şeker artınca, dakikalar içinde salgılanır. Yenilen yemek, barsaklarda parçalanarak gıda yapıtaşlarına dönüştürülür. Daha sonra buradan kan ile vücuda dağılır. Bu yapıtaşları arasında glukoz (karbondihrat yapıtaşı) hücreler tarafından enerji kaynağı olarak kullanılır. Kanda glukoz arttığında, insülin bunların hücreye geçmesini sağlar.

#49

SORU: Şeker hastalığı neden ortaya çıkar?


CEVAP: Bozulmuş insülin salınımı ya da işlevi nedeni ile insülin bu görevini yapamadığında, kandaki şeker miktarı artar ve şeker hastalığı gelişir. Hücreler de enerji ihtiyacını başka yollardan karşılamaya çalışır.

#50

SORU: İki tip diyabetten bahsedilir. Bunların özellikleri nelerdir ve kimlerde görülürler?


CEVAP: İki tip diyabetten özellikle tip 1 diyabet denilen insüline bağımlı diyabet, daha çok çocuk ve genç erişkinde görülür. Bağışıklık sistemi pankreasta insülin salgılayan hücreleri yabancı madde olarak algılar ve onlara saldırıp tahrip eder. Bu durumda insülin salgılanamaz ya da çok az salgılanabilir. Bu hastalar ömür boyu dışarıdan insülin almak zorundadırlar. İkinci tip insüline dirençli diyabette ise insülin salgısı vardır ancak dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç nedeniyle görevini yerine getiremez. Erişkinlerde ve şişman kişilerde görülür. Birinci tipe göre daha geç yaşlarda ortaya çıkar. Diyet, ilaç, dışarıdan verilen ilave insülin ile tedavi edilirler. Uzun süre, kanda biriken glukoz ve yağ asidi böbreklerde, gözde, sinir hücrelerinde hasar oluşturur.

#51

SORU: Stres ve ani üzüntü diyabet hastalığına nasıl etki eder?


CEVAP: Stres sırasında ACTH ve diğer hormonlar enerji oluşturabilmek için kan içine daha fazla glukoz ve yağ asidi gönderilmesine neden olur. Böylece her iki şeker hastalığında da kan şekeri yükselir ve bu durum uzun sürerse damarlarda plak oluşup hasarlar meydana gelir. Stres sırasında ayrıca glukokortikoidler, adrenalin, noradrenalin hücrelere gönderdikleri mesajla, bu hücrelerin insüline karşı duyarlılıklarını azaltıp insüline direnci de arttırırlar. Özellikle hastalığın ani başlangıcı stresle ilişkilidir. Çatışma, yalnızlık, üzüntü duyguları gibi psikolojik etmenler önemlidir. Hastalar diyetlerine dikkat etmek zorunda olmalarına rağmen depresif ya da üzüntülü olduklarında yemek ve sıvıyı fazla tüketirler hastalığın kontrolünü kaybederler.

#52

SORU: Stres infertilite’ye sebep olabiliyor mu?


CEVAP: Son 30 yıldır yapılan çalışmalar duygusal stres ve infertilite arasında bir etkileşim olduğunu, infertilitenin strese neden olduğunu ancak stresin mutlaka infertiliteye neden olmadığını göstermiştir.

#53

SORU: İnfertilite kadın ve erkeği nasıl etkiliyor?


CEVAP: Hem kadın hem erkek infertil bireyler, çocuğu olan bireylere göre daha fazla ruhsal sorun yaşamaktadır. İnfertil kadın, infertil erkeğe göre daha streslidir. Bazı çalışmalarda infertil kadınlar ve erkekler arasında ruhsal sorun açısından fark olmadığı da bildirilmektedir. İnfertilite çiftin evlilik ilişkisi, cinsel hayatı üzerine olumlu ya da olumsuz etki gösterebilir.

#54

SORU: Stres infertilite’ye nasıl etki eder?


CEVAP: Uzamış stres durumlarında kortizol sekresyonu gonadotropin salınımında inhibisyona neden olabilir. Bu da kadınlardaki yumurtlama sürecini etkiler ve yumurtlamaya engel olabilir. Ayrıca kadın üreme sistemi katekolamin reseptörleri içerir. Bu durumda stres durumlarında salınan adrenalin uterus üzerinde etki gösterir ve uterin kan akımı değişir. Böylece döllenmiş olsa bile yumurtanın rahime yerleşmesi engellenir. Yüksek anksiyete ve kortizol düzeylerinin tedavi ile gebe kalma oranlarında da düşüklüğe neden olduğu bildirilmektedir. Yine stres nedeni ile hipofiz bezinden prolaktin salgılanmasındaki artış, adet düzensizliği, depresyon, cinsel isteksizlik, empotans (iktidarsızlık, sertleşme güçlüğü), anorgazmi ve dolayısı ile infertiliteye yol açabilir.

#55

SORU:

Psikosomatik tıp'ın konusu nedir?


CEVAP:

Psikosomatik tıp, ruh ve bedenin bütünlüğü ve bunlar arasındaki etkileşim üzerinde durmaktadır. Hastalıkların ortaya çıkmasında, devam etmesinde, alevlenmesinde psikolojik ve biyolojik faktörlerin ilişkilerini ele alır.


#56

SORU:

Stresin hastalıklarla ilişkisini araştıran ilk çalışmaları yapan kişi kimdir?


CEVAP:

Stresin hastalıklarla ilişkisini araştıran ilk çalışmaları yapan kişi Walter Cannon’dur.


#57

SORU:

Walter Cannon stresle hastalık arasındaki ilişkiyi nasıl ortaya koymuştur?


CEVAP:

Walter Cannon,otonom Sinir Sisteminin uyarılmasının, organizmayı hipertansiyon (yüksek tansiyon), taşikardi (kalp atım sayısının artması) ile kendini gösteren “savaş ya da kaç” yanıtına hazırladığını bildirmiştir.


#58

SORU:

Uzun süren herhangi bir stresin sonuçları nelerdir?


CEVAP:

Uzun süren herhangi bir stres, fiziksel hastalığa neden olabilecek bir takım fizyolojik değişikliklerin meydana gelmesini sağlar. Her insanın genetik olarak stresten etkilenmeye yatkın bir organı vardır. Bazı kişiler için bu organ mideyken, bazıları için kalp, yada deri olabilir.


#59

SORU:

Stres hangi şekilde hastalıklara neden olur?


CEVAP:

Stres çeşitli yollar ile hastalıklara neden olur.
1. Stres, hastalığın gelişmesine neden olan fizyolojik ve psikolojik değişiklikleri üretebilir.
2. Stres, daha önceden duyarlılığı olan kişilerde hastalığa neden olur
3. Stres, sağlık alışkanlıklarını ve sağlık davranış örüntülerini değiştirerek hastalığa neden olur.
4. Stres, hastalık davranışını pekiştirir. Kaygı, terleme, uykusuzluk gibi belirtiler hastalık belirtisi olarak algılanarak hastanelere başvurulur. Hastanede gördüğü ilgi, sempati nedeni ile ya da sorumluluklarından kaçınmasına izin verildiği için hastalık rolüne devam edilir.


#60

SORU:

Hangi tür streslere kalp son derece duyarlıdır?


CEVAP:

Yoğun öfke, korku ya da üzüntü gibi akut duygusal streslere kalp son derece duyarlıdır.


#61

SORU:

Hipertansiyon nedir?


CEVAP:

Arteryel kan basıncının normal sayılan sınırların (140 mmHg sistolik, 90 mmHg diastolik) üstüne çıkmasına “hipertansiyon” denir.


#62

SORU:

Esansiyel hipertansiyon nedir?


CEVAP:

Hipertansiyonu olan kişilerin yaklaşık %95’inde, hipertansiyon için organik bir neden bulunamaz ve bu durum “esansiyel hipertansiyon” olarak isimlendirilir.


#63

SORU:

Esansiyel hipertansiyonda risk faktörleri nelerdir?


CEVAP:

Esansiyel hipertansiyonda yaş, erkek cinsiyet, tuz ve alkol kullanımının yüksek miktarlarda olması, obezite (şişmanlık), yüksek kalorili beslenme, yorgunluk, kişilik özellikleri ve stres önemli risk faktörleri arasında sayılmaktadır.


#64

SORU:

Ateroskleroz (damar sertliği) hangi hastalıkların oluşumunda etkilidir?


CEVAP:

Ateroskleroz (damar sertliği) kalp krizi, inme (felç), periferik arter hastalığı gibi pek çok hastalığın oluşumunda önemlidir. Yağ maddelerinin (kolesterol) kan damar duvarlarında birikmeye başlaması ve damarların daralıp tıkanması ateroskleroz olarak adlandırılır.


#65

SORU:

Stresin damar sertliğine olan etkisi nedir?


CEVAP:

Stres pek çok yönüyle damar sertliğini hızlandırır. Stres ile sempatik sistem kontrolünde ki hipotalamus-hipofiz-adrenel bezden oluşan sistem “savaş ya da kaç” tepkisini oluşturmak üzere harekete geçer. Stres hormonları salgılanması artar. Aynı anda kalp atışları hızlanır, tansiyon yükselir, yüzeydeki kaslara giden kanı ulaştırmak üzere kan hacmi artar, solunum hızlanır. Bu durum uzun süre böyle gittiği takdirde damarlara olan basınç artacağından bir süre sonra damar zedelenmeleri artar ve bu zedelenen damarların tamiri için daha fazla yağ plakları üretilmeye başlanır. 


#66

SORU:

Ateroskleroz ve hipertansiyona yol açan risk faktörleri nelerdir?


CEVAP:

Ateroskleroz ve hipertansiyona yol açan risk faktörleri; kolesterol ve doymuş yağ asitleri içeren gıdaları fazla tüketme, hareketsizlik, sigara içme, obezite, erkek cinsiyet, yaş, kalıtım, stres dir.


#67

SORU:

İskemi nedir?


CEVAP:

Kalp krizi kalbin belirli bölgesine gitmesi gereken kanın akışının bir nedenle engellenmesi olarak tanımlanır.


#68

SORU:

Ventiküler fibrilasyon'u tetikleyen faktörler nelerdir?


CEVAP:

Ventriküler fibrilasyon beyin hasarı, koroner vazospazm (kalp damarlarının daralması) veya trombüse (pıhtı) bağlı miyokard iskemisi veya kalpteki ileti bozuklukları ile tetiklenir.


#69

SORU:

Migren nasıl ortaya çıkar?


CEVAP:

Migren, beyin içindeki ve çevresindeki kan damarlarının daralmasıyla ortaya çıkar. Kafatası içinde basınç artar ve bu basınç ağrı yapar. Kalbin her atışı ile basınç artar ve düşer. Bu nedenle zonklama duyulur. Migrenin, stres sırasında salgılanan noradrenalinin, damarları kasması nedeni ile olduğu düşünülmektedir.


#70

SORU:

Migreni olan kişiler genelde nasıl kişilik özellikleri gösterirler?


CEVAP:

Migreni olan çoğu kişi aşırı kontrollü, mükemmeliyetçi ve öfke kontrolü güçlüğü olan kişilerdir.


#71

SORU:

Kişilerin yaşantısında meydana gelen hangi durumlar reflünün şiddetini arttırır?


CEVAP:

Stres, heyecanlanma, aile tartışmaları ve depresyon reflünün şiddetini arttırır.


#72

SORU:

Mide ülserinin en önemli belirtisi nedir?


CEVAP:

Yemeklerden 1-3 saat sonra ortaya çıkan yemek ya da antiasit ile rahatlayan kemirici-yanıcı bir ağrı mide ülserinin en önemli belirtisidir.


#73

SORU:

Kalın barsağı etkileyen hastalıklardan 3'ünün adları nedir?


CEVAP:

Ülseratif Kolit, Chron Hastalığı, ve İrritabl Barsak Sendromu


#74

SORU:

Stresle eklem romatizması arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP:

Stres immün sistemi (bağışıklık sistemini) baskılayarak kişiyi eklem romatizması ve diğer romatizmal hastalıklara duyarlı hale getirir.


#75

SORU:

Sistemik Lupus hastalığını  nasıl tanımlarsınız?


CEVAP:

Cilt, eklemler, böbrekler, kan damarları ve merkezi sinir sistemi dahil çeşitli organların tekrarlayıcı ve hasar bırakıcı iltihabi ataklarının olduğu, etiyolojisi tam olarak bilinmeyen bir hastalıktır.


#76

SORU:

Kanser ile stres arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP:

Stresin etkisi üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Stresin kanser üzerine etkisi
aslında stresin bağışıklık sistemi üzerine etkisinden kaynaklanmaktadır. Çünkü kanserli hücre geliştiğinde bağışıklık sistemi onu farkedip yok eder. Ancak bağışıklık sistemi herhangi bir nedenle baskılanmış ise bu görevi yerine getiremez ve kanserli hücre çoğalmaya ve yayılmaya başlar. Kanser ile stres arasında tam bir nedensel ilişki kurmak mümkün olmasa da, stresin kanserin daha hızlı gelişimine zemin hazırladığı düşünülebilir.


#77

SORU:

Hastaların yüzde kaçı hastalığı ortaya çıkaran en önemli etken olarak göstermektedir?


CEVAP:

Hastaların %40-80’i, stresi, hastalığı ortaya çıkaran en önemli etken olarak göstermektedir


#78

SORU:

Hangi yaş grubunda  deri hastalıklarının ruhsal etkileri daha fazla olmaktadır?


CEVAP:

Genellikle erken çocukluk ya da ergenlik döneminde yaşanan deri hastalıklarının ruhsal etkileri daha fazla olmaktadır. Çünkü çocuğun beden imajını etkilemektedir. Özellikle ergenlikte bireyin ruhsal, bedensel ve cinsel kimliği şekillendiği için, olumlu bir beden imajı ile uyuşmayan deri lezyonlarının
ergen üzerindeki etkisi önemlidir.


#79

SORU:

Astımın belirtileri nelerdir?


CEVAP:

Öksürme, hırıltılı solunum, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı astımın belirtileridir. Belirtiler ve hastalığın alevlenmesi daha sıklıkla gece olur. Astım hastalarının yaklaşık üçte birinde panik bozukluk vardır.


#80

SORU:

Şeker hastalığı nasıl  gelişir?


CEVAP:

Yenilen yemek, barsaklarda parçalanarak gıda yapıtaşlarına dönüştürülür. Daha sonra buradan kan ile vücuda dağılır. Bu yapıtaşları arasında glukoz (karbondihrat yapıtaşı) hücreler tarafından enerji kaynağı olarak kullanılır. Kanda glukoz arttığında, insülin bunların hücreye geçmesini sağlar. Bozulmuş insülin salınımı ya da işlevi nedeni ile insülin bu görevini yapamadığında, kandaki şeker miktarı artar ve şeker hastalığı gelişir.


#81

SORU:

Tip 1 diyabet denilen insüline bağımlı diyabet daha çok hangi yaş grubunda görülür?


CEVAP:

İki tip diyabetten özellikle tip 1 diyabet denilen insüline bağımlı diyabet, daha çok çocuk ve genç erişkinde görülür.


#82

SORU:

İkinci tip insüline dirençli diyabetin tip 1 diyabet ' ten ayrılan noktaları nelerdir?


CEVAP:

İkinci tip insüline dirençli diyabette ise insülin salgısı vardır ancak dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç nedeniyle görevini yerine getiremez. Erişkinlerde ve şişman kişilerde görülür. Birinci tipe göre daha geç yaşlarda ortaya çıkar. Diyet, ilaç, dışarıdan verilen ilave insülin ile tedavi edilirler. Uzun süre, kanda biriken glukoz ve yağ asidi böbreklerde, gözde, sinir hücrelerinde hasar
oluşturur.


#83

SORU:

Uzamış stres durumları gebe kalma olasılığını nasıl etkiler?


CEVAP:

Uzamış stres durumlarında kortizol sekresyonu gonadotropin salınımında inhibisyona neden olabilir. Bu da kadınlardaki yumurtlama sürecini etkiler ve yumurtlamaya engel olabilir. Ayrıca kadın üreme sistemi katekolamin reseptörleri içerir. Bu durumda stres durumlarında salınan adrenalin uterus üzerinde
etki gösterir ve uterin kan akımı değişir. Böylece döllenmiş olsa bile yumurtanın rahime yerleşmesi engellenir. Yüksek anksiyete ve kortizol düzeylerinin tedavi ile gebe kalma oranlarında da düşüklüğe neden olduğu bildirilmektedir.