ÇOCUK EDEBİYATI VE MEDYA Dersi ÇOCUK VE MEDYA soru cevapları:
Toplam 57 Soru & Cevap#1
SORU:
Medya nedir, işlevleri nelerdir?
CEVAP:
Medya, sözcük anlamıyla, ‘araç’ demektir. Bir
şeyi anlamamıza, bilgilenmemize neden olan her tür araç
gereç bugün medya işlevini üstlenmektedir. Günümüzde
medya kavramı yalnızca toplumsal bilgilendirme aracı
olarak kullanılagelen ‘radyo – televizyon gazetedergi’
kavramının ötesine geçerek, çok daha devingen, çok daha
kapsamlı ve etkin bir kullanım alanı oluşturmaktadır.
#2
SORU:
Çocukluk çağında medyanın önemi, çeşitleri ve işlevi
nedir?
CEVAP:
Çocukluk çağı göz önünde bulundurulduğunda,
her tür oyuncak, ses çıkaran, devinen, renkli ve cazip olan
her yeni bilgi aktarıcısı, bir medya konumundadır. Bilgisel
anlamda daha çok kitaplar, gazeteler, dergiler,
ansiklopediler, görsel işitsel ve kamusal alanı
bilgilendirme anlamında da radyo, televizyon, sinema,
reklam panoları, afişler gibi çok daha geniş bir kavram
alanı da medyayı kapsamaktadır.
#3
SORU:
Günümüzde medyada ne tür güncel gelişmeler
mevcuttur?
CEVAP:
Günümüzde üzerinde yazılar ve simgeler basılı tshirt’lerden,
boynunuza taktığınız atkıya, üzerinde reklam
bulunan bir dolmuştan, taksiden, gökyüzünde süzülen
uçurtmaya balona kadar bir anlam yüklenebilen hemen
herşey medya hâline gelmiş durumdadır.
#4
SORU:
Günümüzde medyanın rolü nedir?
CEVAP:
Günümüzde ‘medya’, kitleleri yönlendirirken,
dilediği olaya fazlaca ‘odaklanıp’, ‘abartarak’ dilediğini
ise ‘öteleyerek’ ya da ‘sıradanlaştırıp önemsizleştirerek’
duyurabilmektedir. ‘Medya Okuryazarlığı’ becerileri
gelişmiş olan izleyicilerin böyle algı oyunlarına kanma
olasılığı çok daha düşüktür. Yine de günümüzde yaşanan
bilgi bombardımanın ardında, ‘gerçekte neye maruz
bırakıldığımız’ ise bir soru işaretidir.
#5
SORU:
Teknolojinin çocuk gelişimi açısından rolünü
açıklayınız?
CEVAP:
Teknolojik araçların gelişimi gerekse öğrenme
teknolojilerindeki gelişmeler, hem bireysel ortamda, hem
de okullarda öğrenmenin öneminin altını çizmektedir.
Teknolojinin düşünme becerilerine ne denli katkıda
bulunduğu ya da ket vurduğu hâlen sorgulanan bir noktada
durmaktadır.
#6
SORU:
Toksik stres nedir, çocuklar açısından riskleri
nelerdir?
CEVAP:
Çocukların yaşadıkları ortam, karşılaştıkları
güçlükler(anne babadan uzakta kalma, ev içinde ya da
toplumda şiddete maruz kalma ya da tanıklık etme,
yiyecek kıtlığı çekme, yüksek uyaranlarla karşılaşma gibi)
ve yaşadıkları yoğun stres beyinde kalıcı hasarlara yol
açabilmektedir. ‘Toksik stres’ olarak adlandırılan bu
durum uzun süreli sağlık sorunlarına, toplumsal ve eğitsel
açıdan başarısızlık durumlarına yol açar, algıları ve
yaratıcılığı olumsuz etkiler.
#7
SORU:
Çocuk ve medya ilişkisinde nasıl bir döngü söz
konusudur?
CEVAP:
• Yaşam deneyimleri beynimizi değiştirir.
• Sunulan herşey çocuğa normal görünür çünkü
çocuk, doğru-yanlış, iyi-kötü arasındaki farkı
görecek mantıksal düzeneği henüz kuramamıştır.
• Bebekler iletişime hazır bir biçimde dünyaya
gelir ve gördükleri herşeyi, herkesi taklit ederler.
• Televizyon alışkanlıklar oluşturur: Bağlanma,
bunların başında gelen en tehlikeli alışkanlıktır.
• Çocuk, kiminle uzun bir zaman dilimi geçirirse,
onun alışkanlıkları ve bakış açısı ile
biçimlenmektedir.
• Çevresindeki yetişkinlerden yeteri kadar ilgi ve
sevgi görmeyen çocuk ekranların tutsağı olabilir.
• Çocuklar kendilerini ifade etme noktasında kimi
zaman konuşmayı kullanabilirler. Duydukları,
gördükleri, hissettikleri herşeyi bir bir anlatmaları
olanaksız olabilir. Kaygılarını, korkularını,
paylaşmak konusunda çekinceleri vardır.
• Çocuklar, iletişimsel bağlamı, eylemleri,
duyguları, renkleri, kokuları, birbiri ile bağlantılı
bir biçimde anımsarlar ve çok güçlü bir bellekleri
vardır. Çağrışım ve bağdaştırma yetenekleri de
olağanüstü gelişmiştir.
#8
SORU:
Çocuk gelişiminde görmenin önemi nedir?
CEVAP:
Görme duyusu çocuğun dış dünya ile iletişim
kurması açısından önemlidir. Çünkü çocuk ancak
gördüğü, duyduğu şeylere, fiziksel etkilere kendi gelişimi
ölçüsünde yanıt verebilmektedir. Bu yüzden çocuğun
medya ile ilişkisinin bebeklikten başlayarak düzenlenmesi
gereklidir.
#9
SORU:
Senkronizasyon nedir?
CEVAP:
Senkronizasyon, eş zamanlama veya eşleme, eş
güdümlü çalışan parçalı sistemlerin zamanlamalarının
eşleştirilmiş olduğunu ifade eder. Birimleri, bu şekilde
çalışan sistemler senkronize veya eş zamanlı olarak anılır.
#10
SORU:
Çocukların olayları içselleştirme ve dikkat toplama
konusunda karakteristik özellikleri nelerdir?
CEVAP:
Çocuklar yapıları gereği iletişimin içselleştirilme
evresinde oldukça etkin oldukları görülmektedir.
Çocukların dikkatlerini toplayabilmeleri, belli bir noktaya
odaklanıp bundan öğrenebilmeleri zaman ve deneyim
gerektiren bir süreçtir. Tek başına oturan ya da oynayan
çocukların da kendi kendilerine konuşup düşsel ortamlar
ve diyaloglar ürettiklerini görmüşüzdür. Bunlar,
çoğunlukla çocuğun gerçek yaşamda gerçekleştirmeye
hazırladıkları konuşmalardır ya da daha önceden
katıldıkları, izledikleri iletişim biçimlerinin kendilerince
uyarlanmış biçimleridir.
#11
SORU:
Uygun iletişim stratejilerinin gelişimi çocukların
algılarının gelişmesi açısından önemi nedir?
CEVAP:
Uygun iletişim stratejilerinin gelişimi çocuğun
algılarının gelişmesi ile oldukça bağlantılıdır. Algıların
gelişmesi, gelişme hızı ve yoğunluğu çocuktan çocuğa
değişebileceği, çocuğun içinde bulunduğu çevreden
etkilenebileceği gibi, genelde belli bir yönde ilerleyen ve
zaman geçtikçe çevreyi ve iletişim olanaklarını daha iyi
görüp daha iyi değerlendirmeyi sağlayan bir araç
niteliğindedir.
#12
SORU:
Çocuklara yönelik anlatılarda dikkat edilmesi gereken
noktalar nelerdir?
CEVAP:
Çocuklara yönelik anlatılarda dikkat edilmesi
gereken önemli noktalar bulunmaktadır. Anlatının içindeki
kişiler, eylemler, bunların eyleme katılım oranları,
çocuklara yönelik, gelişim düzeylerine uygun bildiriler ve
bunların çeşitliliği ile öğreticilik ve yeniden kullanım
alanları son derece önemlidir. Anlatının içeriğindeki olay
akışı ve zenginliği de büyük önem taşır. Anlatı hangi
biçimde olursa olsun, çocuğa ulaştığında bu özellikler
çocuğu olumlu ya da olumsuz etkileyebilecektir.
#13
SORU:
Beyin kavramını ve temel kategorilerini açıklayınız?
CEVAP:
Beyin kavramı, tüm duygu, düşünce ve
yetilerimizi kontrol eden bir sisteme verilen addır. Bunun
altında, memelilerde benzer eylemleri gerçekleştirmek
üzere hareket eden bir ‘İlkel Beyin’den, çocuklukta yedi
yaşına kadar gelişimini devam ettiren bir ‘Duygusal
Beyin’den, yaşamın sonuna kadar işlevselliğini
koruyabilen bir ‘entelektüel beyin’den söz edilebilir.
‘Yaratıcı beyin’ ise en zor motive olan, özellikle
çocuklukta en etkin durumda olan ve yeteri kadar zengin
uyarıcıyla beslenmediği durumlarda ise körelen bir
konumdadır.
#14
SORU:
Dil becerilerinin gelişimi ve yoğun televizyon izleme
konusundaki eleştirileri açıklayınız?
CEVAP:
Dil becerilerinin geliştirilmesi açısından
bakıldığında, yoğun televizyon izleme konusunda oldukça
geniş yankı bulan olumsuz eleştiriler söz konusudur.
Araştırma sonuçlarına göre, yoğun izlemeler yapan
televizyon izleyicilerinin dil becerilerinde gerilemeler
olduğu, uzun saatler televizyon izlemenin ‘dil yitimi’,
‘ifade güçlüğü’ ya da benzeri dil sorunları ile
karşılaşılabileceğini bulgulamaktadır.
#15
SORU:
Televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi teknoloji
ürünlerinin çocukluk dönemine etkisi nedir?
CEVAP:
Televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi teknoloji
ürünleri ile iç içe yaşamaya alışan insanlar zaman içinde
dikkat sorunları ile karşılaşmakta, yapmakta oldukları işe
odaklanmakta zorluk yaşamaktadırlar. Bu araçlarla
çocukluk döneminde tanışanlar ise normal bir iletişimin
ötesinde, yüksek uyaranlara gerçekten gereksinim
duymaya bağımlı hâle gelebilirler. Bu olduğunda, beynin
düşünme yetenekleri gelişmemiş olarak kalır. Dikkatin
odaklanması güçleşebilir ve hiperaktivite ya da tümüyle
ilgisiz ve düşüncesizce davranma artabilir.
#16
SORU:
Serebral korteks nedir televizyon izleme ile ilişkisini
açıklayınız?
CEVAP:
Serebral korteks: Beynin en dış katmanı. İnsanı
diğer hayvan türlerinden ayıran yani insanı “insan” yapan
kısmı serebral korteks (kabuk) tir. Çocuğun ilgisinin
sürekli televizyonda bulunması alt beyin alanlarının
uyaranlara daha çok ‘gereksinim duyması’ ve serebral
korteksin (beyin zarının) yöntemli şekilde düşünme
uygulamaları yapamaması anlamına gelir. Çocukların
beyinlerinin düzeni bozulur ve daha güçlü mantıksal
sorunlar yerine daha güçlü uyaranlar aramaya başlarlar.
Beyin hiper uyaranlar arayışında olduğundan ve derin
düşünceleri gerektiren durumlardan özellikle
kaçındığından, düşünmenin doğal ve normal süreçleri
olağanüstü zorlaşır.
#17
SORU:
Medya ve öğrenme bağlantısını açıklayınız?
CEVAP:
Eleştirilere karşın, medya aracılığı ile öğrenmek
de olasıdır. Neuhart’a göre, bazı eğitimci ve ailelerin
düşündüklerinin tam tersine, televizyon da çocukların
eğitimi ve öğrenimi açısından en önemli araç konumunda.
Uygun biçimde kontrol edilerek verilen dozlardaki ilaçlar
gibi, televizyon da sağlıklı bir öğrenme ve dış dünyayı
keşfetme aracı olarak kullanılabilirse, Cartoon Network,
Nickelodeon, Animal Planet, CNN gibi televizyon
kanalları çocukların tüm dünyayı keşfetmelerine olanak
tanıyabilir.
#18
SORU:
Okumanın çocuğa katkıları nelerdir?
CEVAP:
Okumak özellikle ilgili konularda yüksek bir
motivasyonla okumak, çocuğun öğrenmeye sürekli açık
kalmasını, kendisini keşfetmesini ve geliştirmesini sağlar.
Okuduklarını sorgulayan, denetleyen, araştıran ve yeni ilgi
alanları oluşturan bir çocuk beyni, sağlıklı olarak
gelişmeye devam eder. Çünkü okumak, yalnızca satırlarda
göz gezdirmek, yazılı bir metni anlamak anlamına gelmez.
Okuma etkinliği arka planda bir düşleme, imgelem gücünü
de harekete geçirir.
#19
SORU:
Dil edinim sürecinde kitle iletişim araçlarının rolü
nedir?
CEVAP:
Dil edinimi sürecinde ne kadar çok farklı dil ile
karşılaşırsa o denli öğrenim kolaylığı yaşayan çocuk,
zengin bir sesli uyaranlar dünyasında çok daha yetenekli
çok daha verimli kazanımlar sağlayabilir. Kitap gibi,
radyo ve diğer sesli medya da çocuğun gelişim
aşamalarında dikkatini toplama, sorgulama, eleştirme,
neden sonuç ilişkisi kurma ve diğer becerileri
kazandırarak çocuğun sağlıklı gelişimini sağlar.
#20
SORU:
Televizyon ve video oyunlarının çocukların gelişimi
açısından rolleri nelerdir?
CEVAP:
Televizyon ve video oyunlarının çocukların
eğitimine katkıda bulunduğu, onları zekalarını
kullanmaya, dünyayı yorumlamaya ve becerilerini
geliştirmeye ittiği de bir gerçek. tir. Bunların bazıları
olumlu bazıları da olumsuz biçimde yorumlanabilecek
niteliktedir.
#21
SORU:
Bireyin algı ve yorumlama kapasitesinin medya
kullanımı konusunda rolü nedir?
CEVAP:
Görme, duyma, konuşma ve anlama işlevleri
beynin farklı yerlerinde yerine getirildiğinden, bireyin algı
ve yorumlama kapasitesine ve hızına bağlı olarak
eşleştirilmeleri gerekmektedir. Kimi bireylerin dinledikleri
ve gördükleri müzik ve görüntüyü yeniden
eşleştiremedikleri saptanmıştır. Bu tür bireylerin iki iletiyi
bir arada beyinlerinin gereken bölümlerine
depolayamadıkları, ayrı ayrı yerlere depoladıkları
saptanmıştır. Bununla birlikte, çağrışım denilen önemli bir
başka etmen de farklı türdeki iki göstergenin birbirleri
yerine kullanılabilecek denli benzeştirilmesi anlamını
taşımaktadır. Birinin anımsanmasında ortaya çıkabilecek
bir sorun, diğerinin de anımsanmaması anlamına
gelecektir.
#22
SORU:
Medyanın kurgulanmış bir dünya sunduğu konusunda
anlatılmak istenen nedir?
CEVAP:
Yaşadığımız dünya, algıladığımız, zihnimizde
yarattığımız dünyadan aslında farklı olabilir. Çünkü
imgeler, genellikle bizim dışımızda yaratılan ve tüketilen,
belli bir yoğunlukla bize sunulan bir biçimde karşımıza
çıkmaktadır. Karşılaştığımız ilk andan başlayarak
anlamlar oluşturmaya başladığımız bu imgesel dünya,
aslında başkaları ve genellikle medya tarafından yaratılmış
bir dünyadır. Okuduğumuz her gazete, karşılaştığımız her
bir haber, birbirine benzer ya da birbirinden farklı metin,
bilgi ve fotoğraf örüntüleri, tuğla tuğla ördüğümüz bir
yapıya benzer.
#23
SORU:
Teknoloji ve medyanın çocuk için ne tür getirileri
vardır, açıklayınız?
CEVAP:
• Teknoloji sayesinde zaman ve mekândan
bağımsız bir öğrenme olanağı
sağlanabilmektedir.
• Günlük zaman içinde akışının dışına
çıkılabilmekte, geçmiş, bugün, gelecek arasında
gidilip gelinebilmekte, daha anlamlı ve daha
somut bağlantılar kurulabilmektedir.
• Pek çok açıdan daha verimli sonuçlar sağlayan
teknolojik ve mobil medya ile enerji ve zaman
konusunda ekonomi sağlanabilmektedir.
• Teknoloji sayesinde kalıcı ve erişilebilir bilginin
yaratımı ve güncellenmesi sağlanabilmektedir.
• Teknolojinin zamandan ve mekândan
bağımsızlığı, ulusal ve uluslararası çapta
• Teknolojinin bilgiyi erişilebilir bir noktada
tutması sürekliliği de beraberinde getiren bir
olgudur. Günlük, haftalık, aylık periyodlar
hâlinde sürekli güncellenmelerin yapılabilmesi
sağlanabilir.
• Zamana ve mekâna bağlı kalmadan fiziksel
sınırları aşabilmek, insanların merak odaklı
öğrenme, keşifler yapma, becerilerini daha da
geliştirme ve açıklık, şeffaflık ilkeleri ile hareket
etme olanakları tanımaktadır.
#24
SORU:
Medya-beyin ilişkisini açıklayınız?
CEVAP:
Medyanın ne olduğundan çok neyi taşıdığı
önemlidir. Medyanın içeriğinin son derece önemli olduğu
gündeme gelecektir. İçerik, kimi zaman insanların en ilkel
tepkilerinin gizli olduğu ilkel beynine, kimi zaman,
duygularına yönelik olan duygusal beynine, kimi zaman
da mantıksal işlemlerin yapıldığı entelektüel beynine hitap
edebilir. Medyadan aktarılan bilgi ve iletilerin pek azı
insanların yaratıcı beynine hitap etmektedir.
#25
SORU:
Siber zorbalık nedir, açıklayınız?
CEVAP:
Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini
kullanarak bir birey ya da gruba yapılan teknik ya da
ilişkisel biçimde zarar verme davranışlarıdır. Temel
anlamıyla iki çeşit siber zorbalıktan söz edilebilir.
Birincisi daha çok kurumlara yönelik ve teknik yönü ağır
basan elektronik zorbalık türüdür. Diğeri ise bireyleri
sindirmeyi ya da onlardan izinsiz kişisel bilgilerini almayı,
maddî manevî zarar vermeyi hedefleyen psikolojik
yönünü içeren elektronik iletişim (e-iletişim) zorbalığıdır
(e-communication bullying).
#26
SORU:
Bilgi kaynağının güvenliğinin gerekliliğini açıklayınız?
CEVAP:
Bilginin gerekliliği kaçınılmaz derecede
önemlidir. Bilgiyi sorgularken, kaynağın güvenli olup
olmadığını özellikle sorgulamak gereklidir. Kimi zaman
kaynak çok güvenilir olmasına karşın, aktarılan bilginin
aktarım biçimi dolaylı olarak bizi olumsuz etkileyebilir.
#27
SORU:
Çocuklara güvenilir bilginin sunulmasının
gerekliliğini ve önemini açıklayınız?
CEVAP:
Çocukların nesnel bilgiyi, saydam ve şeffaf bakış
açısını öğrenebilmeleri gereklidir. Medyada yayınlanan
iletilerin pek çoğunda önyargıların da bulunduğunu
biliyoruz. Bu bakımdan, çocukların medyadan yansıtılan
tüm bu önyargıları koşulsuz olarak kabullenip
uygulamalarını istemiyorsak, onları daha eleştirel
izlemeler yapma konusunda bilinçlendirmemiz gereklidir.
Medya, bize gerçekten çok geniş ve zengin bir dünya
sunar. Ancak, bu sunum sırasında etik kurallara uyup
uymaması da son derece önemlidir. Çocukların doğruluk
ve dürüstlükle ilgili kavramları çok küçük yaşlardan
başlayarak gelişmektedir.
#28
SORU:
Medyanın bilgi toplumu açısından önemini
açıklayınız?
CEVAP:
Bilgi toplumu olarak adlandırdığımız günümüzün
yeni süreçlerinde önemli olan, yakın ve uzak gelecekte ne
tür bir eğitim, öğrenme mekanizması içinde olacağımız
konusunda tutarlı bir bakış açısı geliştirebilmek, bu yeni
sisteme uyum süreci içinde kurumlarda, öğretmenlerde,
velilerde ve öğrencilerdeki yapılanmaları, beklentileri de
bu yeni sistemin gereklerine uygun biçimde
oluşturabilmektir. Medyanın bu yeni süreçteki rolü
tartışılmaz bir biçimde ön plandadır.
#29
SORU:
Çocukların gelişiminde mizahın rolü nedir?
CEVAP:
Çocukların gelişim sürecinde mizahın da çok
önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu yüzden, aptalca
davranışlardan ve sözlerden etkilenirler, bunları akran
dinamiklerinde kullanabileceklerini düşünürler ve
kullanırlar. Kendilerince nesnelere ya da olaylara farklı
isimler vermekten hoşlanırlar. Komik olayları
yinelemekten ve başkaları ile paylaşmaktan büyük bir haz
duyarlar. Anlamsız kavramları olan yeni sözcükler
üretmekten hoşlanırlar. Zaman zaman acıtan bir mizah
kullanmaktan da hoşlandıklarını görülebilir.
#30
SORU:
Aile ve eğitimcilerin medya karşısındaki çocuğu
izlerken göz önünde bulundurması gereken sorular
nelerdir?
CEVAP:
Aile ve eğitimcilerin medya karşısındaki çocuğu
izlerken göz önünde bulundurması gereken sorular aşağıda
sıralanmıştır:
• Çocuğun mizah duygusunun iyi gelişip
gelişmediği
• Çocuğun gülmesini sağlayan şeyler
• Çocuk zevk mi alıyor?
• Ona göre insanların acı çekmesiyle ilgili olarak
komik olan şey nedir?
• Aile olarak, toplum olarak çocuğa sağlıklı bir
şekilde mizah duygusunu nasıl aktarabiliriz, bunu
geliştirecek programları nasıl hazırlayabiliriz
#31
SORU:
Anne baba olarak çocukların medyayla etkileşiminde
göz önünde bulundurulması gereken noktalar nelerdir?
CEVAP:
Anne baba olarak, incelememiz ve göz önünde
bulundurmamız gereken şeyler vardır. Bunlardan biri
çocuğun gerçekten yaş ve gelişim özelliklerine uygun
programları, bilgisayar oyunlarını ya da filmleri seçip
seçmediğidir. Seçimlerden emin olunamayan durumlarda
ise, aileler genellikle filtreleme, belli güvenlik duvarlarını
oluşturma yollarını seçebilirler.
#32
SORU:
Medya etkeni göz önünde bulundurulduğunda sorunlu
çocuk kavramıyla anlatılmak istenen nedir?
CEVAP:
Sorunlu çocuk, ailesinde karışık eğitimli bireyler
barındıran, çarpık kentleşme ürünü, bireysel zaman ve
mekânı kısıtlı, sosyal açıdan uyumsuz, paylaşımsız,
sorumluluk almak istemeyen ve görsel medya tutsağı bir
profil çizer. Gerçek anlamda sorunlu olan çocuk ise, ailesi
tarafından yeterince sevilmediğini düşünen ve bu yüzden
medya ile daha çok zaman geçirerek daha da mağdur
duruma düşen çocuktur.
#33
SORU:
Medyanın çocuklar açısından yarattığı en önemli
sorun nedir?
CEVAP:
Medya çoğunlukla verdiği haberlerde, belirlediği
gündemde, çocukları nesne olarak konumlandırmakta,
izleyiciler arasında da çocuklar bulunduğunu ve bunun
nüfusun büyük bir bölümünü oluşturduğunu görmezden
gelmektedir.
#34
SORU:
Çocukların neyi izlediği ve bunlardan nasıl etkilendiği
ne bakımdan önemlidir?
CEVAP:
Çocuğun neyi izlediği ve bundan ne derece ve
nasıl etkilendiği son derece önemlidir. Yetişkinler
tarafından çocuklara yönelik olarak görülen ve onlara
sunulan programların niteliği bir yana, çocukların bu
programların ne kadarını kendilerine yönelik gördüğü ve
gerçekte hangi programları izledikleri ya da
izleyebildikleri daha önem kazanmaktadır.
#35
SORU:
Medyanın çocuk hakları konusunda dikkat etmesi
gereken noktalar nelerdir?
CEVAP:
Medyanın ‘Çocuk Hakları’ temelinde yapacağı
yayınlarda, ayırım gözetmeme, çocuğun yüksek yararını
koruma, çocuğun kendi görüşüne yer verme ve ifade
özgürlüğünü tanıma, çocuğa düşünce, vicdan ve din
özgürlüğü tanıması gerekmektedir. Medyanın, özel
yaşamın korunması, bilgiye erişim konularında çocuğa
önderlik etmesini ve eğitimin hedefleri doğrultusunda
programlar oluşturması gerekmektedir.
#36
SORU:
Yazılı basının denetlenmesi çocuk açısından neden
önemlidir?
CEVAP:
Medyadaki çocuk imgesinde genelde etik
sorunlar vardır. Örneğin, isim, adres, fotoğraf ve özel bilgi
kullanımında çocuklar sürekli mağdur edilmektedir.
Çocukların haberlerde ve görsellerde konumlandırılışında,
çocukların tektipleştirilmesinde sorun vardır. İzleyici
olmaları durumunda gerecekten büyük bir olumsuzluk
yaşayacak olmaları nedeniyle bir yandan çocukların
mağdur edilmesi söz konusudur, bir diğer yandan da
onların kitle iletişim araçlarından yararlanma hakları gasp
edilmektedir.
#37
SORU:
Medya kullanımları konusunda ailenin rolü nedir?
CEVAP:
Medya kullanımları konusunda aile tutumları
çocuğa örnek olmalıdır. Yaşanan ortam, çocuğa ilişkin
çevre, fiziksel ve sosyal koşullar uygun ve uygar hâle
getirilmelidir. Çocuklar medya ile zaman geçirmek yerine
daha çok ev içi ve ev dışı denetimli etkinliklere
yönlendirilmelidirler.
#38
SORU:
Günümüzde medya nasıl bir öneme sahiptir?
CEVAP:
Günümüzde ‘Medya’, kitleleri yönlendirirken, dilediği olaya fazlaca ‘odaklanıp’, ‘abartarak’ dilediğini ise ‘öteleyerek’ ya da ‘sıradanlaştırıp önleyicilerin böemsizleştirerek’ duyurabilmektedir. Medya günümüzde son derece önemli bir noktada durmaktadır. Artık çevremizdeki
herşey, bir anlamda medyaya dönüşmüş, farklı bir algıya ya da bir başka bilgiye açılan bir kapı olmuştur. Bununla birlikte, günümüzde öğrenmek kavramı da neredeyse tümüyle teknolojiye bağlı kavranır hâle gelmiştir. Gerek genel teknolojik araçların gelişimi gerekse öğrenme teknolojilerindeki gelişmeler, hem bireysel ortamda, hem de okullarda öğrenmenin öneminin altını çizmektedir. Teknolojinin düşünme becerilerine ne denli katkıda bulunduğu ya da ket vurduğu hâlen sorgulanan bir noktada durmaktadır. Hesap makinesi çıktığından beri, akıldan dört işlemi yapabilen çocukların sayısı azaldığı düşünülebilir. Düşünme becerileri, dil becerileri, matematik becerileri, el göz koordinasyonunu gerektiren diğer beceriler de teknolojik donanımlarla birlikte azalmaya başladığı için, dil becerilerinin zaman içinde geliştiğini değil, gerilediğini gösteren pek çok çalışmadan söz edilebilir.
#39
SORU:
Çağımızda çocuk ve medya ilişkisi nasıldır ve hangi yöne doğru ilerlemektedir?
CEVAP:
Tüm bu bilgileri çocuk ve medya ilişkisi çerçevesinde birleştirip sorguladığımızda karşımıza şöyle bir döngü çıkıyor:
• Yaşam deneyimleri beynimizi değiştirir.
• Sunulan herşey çocuğa normal görünür çünkü çocuk, doğru-yanlış, iyi-kötü arasındaki farkı görecek mantıksal düzeneği henüz kuramamıştır.
• Bebekler iletişime hazır bir biçimde dünyaya gelir ve gördükleri herşeyi, herkesi taklit ederler.
• Televizyon alışkanlıklar oluşturur: Bağlanma, bunların başında gelen en tehlikeli alışkanlıktır.
• Çocuk, kiminle uzun bir zaman dilimi geçirirse, onun alışkanlıkları ve bakış açısı ile biçimlenmektedir.
• Çevresindeki yetişkinlerden yeteri kadar ilgi ve sevgi görmeyen çocuk ekranların tutsağı olabilir.
• İlgi, karşılıklı iletişim, hareketlilik ve mizah gibi çocuğun tüm değer verdiği etkileşimi içinde barındıran televizyon, çocuklara bir ilişki biçimi sunar ve çocuk bunları sorgusuz bir biçimde kabullenir.
• Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve diğer ekranlar, birlikte zaman geçirme süresi, gönderdiği iletileri, renkli ve hareketli uyaranları ile diğer tüm kaynaklardan (kimi zaman anne babadan bile) daha belirleyici bir rol üstlenebilir.
• Bebeklikten başlayarak ilişki motifleri oluşturur ve sonra, yaşam boyu bunları kullanırız. Bunların oluşması çok kolay, kaybolması çok zordur. Sıklıkla alımlanan imgeler, belleğin yok edilemez bir parçası hâline gelir ve deneyim, belleğe işlenerek, yaşamın bir parçası hâline gelir, kişiliğe dönüşür.
• Çocuklar kendilerini ifade etme noktasında kimi zaman konuşmayı kullanabilirler. Duydukları, gördükleri, hissettikleri herşeyi bir bir anlatmaları olanaksız olabilir. Kaygılarını, korkularını, paylaşmak konusunda çekinceleri vardır.
• Çocuklar, iletişimsel bağlamı, eylemleri, duyguları, renkleri, kokuları, birbiri ile bağlantılı bir biçimde anımsarlar ve çok güçlü bir bellekleri vardır. Çağrışım ve bağdaştırma yetenekleri de olağanüstü gelişmiştir”
#40
SORU:
Medyanın insan beyni üzerine etkisi nasıldır?
CEVAP:
Beynimizin, edilgenliğe değil,etkinliğe, harekete gereksinimi var. Farklılıklara ve yaşamsalolarak değer verdiğimiz şeylere her gün yeni bir gözle bakmaya ihtiyacımız var. Var olan kavramları yeniden değerlendirmeye, aralarında yeni ilişkiler kurmaya da. Medya bize artık her şeyi hazır olarak verdiğinden, yeni bir ilişki, tutarlılık ya da yeni
bir sorgulama da sanki gereksiz görülüyor ve ‘medyanın sunduğu
gerçeklik’ ‘gerçek gerçeklik’ gibi sorgulanmaksızın kabul edilmektedir.
#41
SORU:
Senkronizasyon neyi ifade eder?
CEVAP:
Senkronizasyon, eş zamanlama veya eşleme, eş güdümlü çalışan parçalı sistemlerin zamanlamalarının eşleştirilmiş olduğunu ifade eder. Birimleri,
bu şekilde çalışan sistemler senkronize veya eş zamanlı olarak anılır.
#42
SORU:
Çocuklarda görme yetisinin %100’e ulaşması kaç yaşından sonra gerçekleşir?
CEVAP:
Çocuklar 3 yaşına eriştiklerinde görme yetisi bir yetişkinin %70-80’i kadardır. Bunun %100’e ulaşması 7 yaşından sonra gerçekleşebilecektir.
#43
SORU:
Bebeklik döneminden erişkinliğe kadar zekanın gelişim evreleri nasıldır?
CEVAP:
Zekanın yaklaşık %50’sinin 4. yaşa kadar, %30’unun 4-8 yaş arasında, geri kalan %20’sinin ise 8-17 yaş arasında geliştirildiği bilinmektedir. İnsanın tüm hayatı boyunca kullanacağı zekasının %80’inin 8 yaşına kadar geliştirildiğini düşünecek olursak, çocukluk döneminde önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
#44
SORU:
Anlatıların görselle bezeli olması çocuklara ne gibi dezavantaj sağlar?
CEVAP:
Yapılan araştırmalar, anlatı ne kadar kısıtlı görselle bezeli olursa, çocuklar açısından o denli zengin bir düşleme olanağı yaratabileceğini vurgulamaktadır. Daha zengin görsellerle süslü anlatıların ise düşleme
dinamiklerini yavaşlattığından ve anlatımı zayıflattığından söz edilebilir. Çocukların görsellerden oldukça fazla etkilenmeleri ve görsellerin yoğun olmasını daha cazip bulmalarıdır. Bu durumda, görselin büyüsüne kapılan çocuk, anlatının özünü düşlemekten vazgeçip, kendisine hazır verili olan imgelerle yetinme yoluna gidecektir. Bu durumda, yaratıcılığı da anlatımı da pek fazla gelişmeyecektir.
#45
SORU:
Küçük çocukların günde dört beş saat televizyon izlemeleri uyumlanma tepkilerine etkisi nasıldır?
CEVAP:
Küçük çocuklar günde dört beş saat televizyon izlediğinde, uyumlanma tepkileri, ortalama her otuz beş saniyede bir, sürekli değişen görseller nedeniyle sürekli etken duruma geçer, bu yüzden uyumlanma ve odaklanma sorunları yaşayabilirler.
#46
SORU:
Serebral korteks nedir?
CEVAP:
Beynin en dış katmanı. İnsanı diğer hayvan türlerinden ayıran yani insanı “insan” yapan kısmı serebral korteks (kabuk) tir.
#47
SORU:
Medya insan ilişkileri üzerine etkisi nasıldır? Çocukların medyaya yaklaşımı, insanların onları anlamadığı noktalarda daha yoğunluk kazanıyor olabilir mi?
CEVAP:
Genellikle bireyler daha az okuyup yazan, daha az konuşan ve daha çok izleyip dinleyen bir yapıyı yeğlemektedir. Sessiz kalmak, sessiz yığınların bir parçası olmak, düşünen, sorgulayan ve üreten bir birey olmaktan çok daha kolaydır çünkü dinlemek izlemekten daha üstündür ancak izlemek, hem görsel hem de düşünsel anlamda daha yoğun bir hazırcılığı
beraberinde getirmektedir. Sürekli izleyen konumda kalmak,bireyin okuma, yazma, konuşma ve üretme becerilerine ket vurabilir.
#48
SORU:
Beynin iyi düşünebilmesi için gereken şeyler nelerdir?
CEVAP:
Beynin iyi düşünebilmesi için gereken şeylerden biri zengin ve çeşitler içeren bir beslenme, bir diğeri de dik bir duruştur. Çünkü, omurganın ancak dik durduğu durumlarda bedendeki kan ve oksijen dolaşımı en üst düzeyde gerçekleşmekte ve en sağlıklı zihinsel değerlendirmeler ancak bu şekilde ortaya çıkabilmektedir.
#49
SORU:
İnsan beyni nasıl bir yapıya sahiptir?
CEVAP:
Bizi biz yapan, beynimiz, düşüncelerimiz ve duygularımızdır. Her insanda, başka bir insanda bulunmayan,özgün bir beyin bulunmaktadır.
Doğuşta 400 gram kadar olan beyin, 3 yaş civarına geldiğinde
1200 grama, yetişkinleştiğinde ise ortalama 1500 grama ulaşmaktadır. Beynimizin %78’ini su, %10’unu yağ ve %8’ini ise protein oluşturmaktadır.İnsanın beden ağırlığının%2’sini oluşturmasına karşın,beden enerjisinin yaklaşık%20’sini harcayan beyin, tüm
değerlendirme ve uygulama kararlarının alındığı karışık bir yapıya sahiptir.
#50
SORU:
Çocuklarda uyku saati neden önemlidir?
CEVAP:
Çocukların uyku saati son derece önemlidir çünkü büyümeleri için gerekli hormonlar gece 10:00 ile 02:00 arasında salgılanmaktadır. Bu saatlerde uyanık olan çocuklarda bünye bu hormonları salgılayamadığı için çocukların sağlıklı büyümesi kesintiye uğrar. Üstelik, uykunun karanlıkta uyunması gereklidir yani televizyon karşısındaki uyku, sağlıksız bir uyku olduğundan, büyümek ve gelişmek için gerekli olan melatonin hormonu bu tür bir televizyon karşısında uyuma sırasında salgılanmaz.
#51
SORU:
Televizyon izlerliğinin, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu ile bağlantısı nasıldır?
CEVAP:
Televizyon izlerliğinin, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu ile bağlantılı olduğu, bu konum düştükçe arttığı ve yükseldikçe azaldığı ortaya çıkarılmıştır. Çocukların odasında televizyon bulunması ve çocukların kendi başlarına denetimsiz olarak televizyon programları
seçip izlemeleri son derece sakıncalı görülmektedir.
#52
SORU:
Prof. Sperry insan beyninin işlevlerini nasıl açıklar?
CEVAP:
Bilginin beynin çalışmasına etkisi, inanılmaz düzeydedir. Nobel sahibi Prof. Sperry’nin çalışmalarına göre beynimizin iki yarım küresinin de farklı işlevleri bulunmaktadır. Sol yarım küre tümevarımcı düşünceyi (mantık, dil, matematik, ayrıntılar, analitik yaklaşımlar), sağ yarım küre tümdengelimci düşünceyi (ritim, renkler, hayal gücü,sentez)işlemektedir. Beyin, her türlü bilgiyi alır, depolar ve zamanı geldiğinde olabilen en iyi şekilde bu bilgiyi kullanır.
#53
SORU:
Horizon report 2011 yılında insanlığa gelecekle ilgili hangi tahminleri öngörmekteydi?
CEVAP:
Horizon report 2011 yılında bize bir yıldan daha az zamanda elektronik kitapların yaygınlaşacağını, taşınabilir aksesuarların yaygınlaşmasının ise 1 yıldan daha az zamanda gerçekleşeceğini, 2-3 yıldan daha az zamanda sanal gerçekliğin büyük oranda kabul göreceğini ve üç yıla kadar oyun temelli öğrenmenin tüm öğrenme biçimlerinin yerini alacağını bildiriyordu. Sanal gerçeklik ve teknolojinin birleşimiyle ortaya çıkacak olan hareket temelli öğrenmeden ve yine dört beş yıl içinde ortaya çıkacak olan analitik düşünceyi öğrenmeden söz edeceğimizi de öngörmekteydi. Rapor, öğrenmenin artık ilgi temelli bir katılım olarak algılanması ve yalnızca bireysel bir durum değil, bir sosyal katılım olarak görülmesi gerektiğini ifade etmekteydi. Bununla birlikte bireyin kendi içinden gelen ilgiler çerçevesinde öğrenme ortamına kendi kendine katılımının söz konusu olacağını, akran etkisinin de küçük gruplar oluşturma noktasında çok önemli olacağını vurgulamaktaydı. Raporun tüm dedikleri neredeyse bir bir çıktı ve bugüne dek bildiğimiz hemen
her şey yeni medya ile yön, içerik ve işlev değiştirdi.
#54
SORU:
Seçici Otorite nedir?
CEVAP:
Çocuk psikolojisinde geçen bir terimdir. Çocuğun çevresinde bulunan ve
onun tutum ve davranışlarını yönlendirebilecek konumda olanlardan bazıların sözünü dinleyip, diğerlerini dinlememesi çocuğun var olan otoriteler arasında seçim yaptığını, belli otoriteleri örneğin babayı tanıyıp
diğerlerini tanımadığı anlamına gelir.
#55
SORU:
Teknoloji tabanlı bir öğrenme biçimi çocuk için vazgeçilmez, heyecan verici ve ufkunu açıcı bir noktada olmasının nedenleri nelerdir?
CEVAP:
Teknoloji sayesinde zaman ve mekândan bağımsız bir öğrenme olanağı sağlanabilmektedir. Zamana bağlı kalmaksızın, belli saatler arasına sıkıştırılmaksızın gerçekleşen bir öğrenme olanağı sağlayabilir teknolojik donanımlar.
• Günlük zaman içinde akışının dışına çıkılabilmekte, geçmiş, bugün, gelecek arasında gidilip gelinebilmekte, daha anlamlı ve daha somut bağlantılar kurulabilmektedir.
• Pek çok açıdan daha verimli sonuçlar sağlayan teknolojik ve mobil medya ile enerji ve zaman konusunda ekonomi sağlanabilmektedir.
• Teknoloji sayesinde kalıcı ve erişilebilir bilginin yaratımı ve güncellenmesi sağlanabilmektedir.
• Teknolojinin zamandan ve mekândan bağımsızlığı, ulusal ve uluslararası çapta öğrenmeleri de beraberinde getirebilir. Bilgi, sınırların ötesinden bir yerden gelip büyüyüp çoğalarak yaşama katılabilir ve yine sınırsız bir biçimde dağılabilir.
• Teknolojinin bilgiyi erişilebilir bir noktada tutması sürekliliği de beraberinde getiren bir olgudur. Günlük, haftalık, aylık periyodlar hâlinde sürekli güncellenmelerin yapılabilmesi sağlanabilir. Bilgiye hızlı ve ağ bağlantıları ile istenilen yerden erişilebilmesi ona daha hızlı katkıda bulunabilmeyi de beraberinde getirir. Benzer şekilde, bilgi her zaman değiştirilebilir, güncellenebilir ve her zaman birkaç adım ileri taşınabilir.
• Zamana ve mekâna bağlı kalmadan fiziksel sınırları aşabilmek, insanların merak odaklı öğrenme, keşifler yapma, becerilerini daha da geliştirme ve açıklık, şeffaflık ilkeleri ile hareket etme olanakları tanımaktadır. Tüm bunlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin gelişimi ve devinimi için son derece önemlidir.
#56
SORU:
Siber zorbalık nedir? Açıklayınız.
CEVAP:
Siber zorbalık, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da gruba yapılan teknik ya da ilişkisel biçimde zarar verme davranışlarıdır. Temel anlamıyla iki çeşit siber zorbalıktan söz edilebilir. Birincisi daha çok kurumlara yönelik ve teknik yönü ağır basan elektronik zorbalık
türüdür. Diğeri ise bireyleri sindirmeyi ya da onlardan izinsiz kişisel bilgilerini almayı, maddî manevî zarar vermeyi hedefleyen psikolojik yönünü içeren elektronik iletişim (e-iletişim) zorbalığıdır.
#57
SORU:
Ailenin ve eğitimcilerin medya karşısındaki çocuğu izlerken göz önünde bulundurması gereken sorular nelerdir?
CEVAP:
Ailenin ve eğitimcilerin medya karşısındaki çocuğu izlerken göz önünde bulundurması gereken sorular bulunmaktadır. Çocuğun mizah duygusunun iyi gelişip gelişmediği sorgulanmalıdır. Çocuğun gülmesini sağlayan şey nedir? Örneğin, çocuk birisinin kötü duruma düşmesine, yaralanmasına ya da küçük düşürülmesine mi gülüyor? Bundan zevk
mi alıyor? Ona göre insanların acı çekmesiyle ilgili olarak komik olan şey nedir? Bunun da ötesinde aile olarak, toplum olarak çocuğa sağlıklı bir şekilde mizah duygusunu nasıl aktarabiliriz, bunu geliştirecek programları nasıl hazırlayabiliriz?