DİN PSİKOLOJİSİ Dersi DİNDARLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER soru cevapları:

Toplam 29 Soru & Cevap
PAYLAŞ:

#1

SORU: 17-30 yaş aralığındaki psikolojik ve sosyal değişmeleri dikkate aldığınızda, bu dönemde dindarlıkta ortaya çıkan düşüşün 40’lı yıllara yaklaşırken tersine dönüp yükselişe geçmesinin ardında hangi nedenler etkili olabilir?


CEVAP: Orta yaş döneminde dine ilginin yeniden canlanması hayatın anlamına ilişkin sorgulamaların yaşanmasıyla, yaşam kalitesi ve mutluluk düzeyiyle, içinde bulunulan bunalım, kararsızlık ve gerilimlerden kurtulma arzusuyla da yakından ilişkilidir.

#2

SORU: Öğrenim durumu-dindarlık ilişkisi hangi boyutlularla açıklanabilir?


CEVAP: Öğrenim durumu-dindarlık ilişkisini iki boyutta ele almak uygun görünmektedir. Boyutlardan biri, eğitim- öğretim düzeyidir; diğeri ise, yapılan eğitim-öğretimin içeriğidir. Konumuz itibariyle öğrenim düzeyi-dindarlık ilişkisi, bireyin ilköğretimden üniversiteye kadar geçirdiği eğitim-öğretim aşamalarının kişisel dindarlığı üzerindeki etkilerini içermektedir. Öğrenim içeriği-dindarlık ilişkisi ise, eğitim kurumlarında alınan eğitim-öğretim içeriklerinin bireyin dindarlığının kalitesi üzerindeki etkilerini içermektedir.

#3

SORU: Sosyal çevre-din ilişkisini sekülerleşme/dünyevileşme bağlamında ele alındığında nasıl bir çıkarım yapılabilir?


CEVAP: Genel olarak incelendiğinde Batıdaki çalışmaların çoğunluğu, sosyal çevre-din ilişkisini sekülerleşme/dünyevileşme bağlamında ele almaktadır. Buna göre kırsal kesimlerde yaşamanın toplumsallaşma açısından olumlu etkisi, dindarlığa da yansımaktadır. Şehir ortamı ise, sosyal hayatta dünyevî katkılar sağladığı için dindarlığı da bu yönde etkilemektedir. Bunun anlamı şudur: Kırsal ya da nüfusun az olduğu yerlerde yaşayanlar, şehirlerde ya da nüfusu kalabalık yerlerde yaşayanlara göre geleneksel inançlara daha çok bağlanmakta; dinî aktivitelere daha çok katılmakta ve dinî inançlarında daha muhafazakâr olmaktadırlar.

#4

SORU: Bekârlarda dine karşı ilginin az olması nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Bekârlarda dine karşı ilginin az olması, yaşları itibariyle onların ergenlik karmaşası içinde bulunmalarına bağlanabilir. Zira ergenlik, bünyesinde barındırdığı biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel değişmeler nedeniyle ergenin baş etmekte zorlandığı karmaşık süreçler içerir. Bu arada güç kazanan bağımsızlık duygusu nedeniyle genç, otorite olarak dine karşı başkaldırabilecek bir psikoloji geliştirebilir. Dindarlığın zayıflamasına yol açabilen dinî bunalım, dinî şüphe ve tereddütler, gençlik döneminin temel nitelikleri arasında yer almaktadır.

#5

SORU: Sosyo-ekonomik düzey- dindarlık ilişkisinde ortaya çıkan farklılaşmaların ardındaki nedenler nedir?


CEVAP: Sosyo-ekonomik düzey- dindarlık ilişkisinde ortaya çıkan farklılaşmaların ardında pek çok neden etkili olabilir. Bu noktada kişisel, toplumsal ve kültürel nedenler, en genel çerçeveyi oluşturur. Daha derinlemesine analizlerde, aynı toplumda, yörede ve kültürde yaşanmasına karşın mevcut koşullara göre gelir düzeyine bağlı değişen dindarlık biçimlerinden de bahsedebiliriz. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olanların din ile daha az ilgilenmelerini, muhtemel birkaç nedene bağlamak mümkün görünmektedir: Özellikle Batılılaşma ve modernleşme süreciyle birlikte, aydın kavramıyla tanımlanan entelektüel üst kesimlerin ve sanat camiasından önemli simaların dine ilgisiz yaklaşmaları, diğer zenginlerin dine ilgisiz kalmalarına örnek teşkil etmiş olabilir. Doğal olarak böyle bir anlayışta din, gelir düzeyi düşük fakir ve yoksullar tarafından sahiplenen ve yaşanan bir olgu olarak mahkûm edilmiş olur.

#6

SORU: Sosyoekonomik düzey ile dindarlık arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalar, dinî faaliyetlerin daha çok ekonomik durum itibariyle orta gelir düzeyinde olanlar tarafından yürütüldüğünü göstermektedir. Zenginler daha ziyade göze hitap eden dinî faaliyetler içerisinde yer alırken, fakirler genellikle dinin duygusal ve manevî boyutuyla ilgilenmektedirler. Buna göre gelir düzeyleri farklı olanlar, dinî hayatın değişik boyutlarında farklı tutum ve davranışlar sergileyebilmektedir. Esasen sosyal statü ile dindarlık ilişkisi, farklı görüntüler altında yansıma bulabilir.

#7

SORU: Boşanmışlarda dine karşı ilginin az olması nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Boşanmış insanların dörtte birinin din ile ilgilenmediklerini ifade etmiş olmaları dikkat çekicidir. Boşanmışların değerler sisteminde ciddi farklılıkların olabileceği söylenebilir. Araştırmalara göre din ile ilgisi olmayan kişiler, daha kolay boşanmaya yönelebilmektedirler. Zira dinî inançlarının zayıflığı, hlaki değerlerin yozlaşmasını beraberinde getirmesi nedeniyle eşler arasındaki çatışmalara kaynaklık edebilmektedir.

#8

SORU: Ülkemizde yaş ve dindarlık arasındaki ilişki nasıl değerlendirilebilir?


CEVAP: Ülkemizde yapılan araştırmalar ana hatlarıyla ele alındığı zaman, genel bir kanaate ulaşmak oldukça zor görünmektedir. Her şeyden önce araştırmalar, yaş ile dindarlık arasında anlamlı ilişkiye işaret edebilecek düzeyde tatmin edici bulgular sunmamaktadır. Diğer taraftan gerçekleştirilen araştırmalar, genel olarak birbiriyle çelişir bulgulara sahiptir. Birinde pozitif bulunan ilişki diğerinde negatif bulunabilmektedir. Bu durum, yaş ile birlikte kişisel ya da çevresel daha farklı bir takım faktörlerin de işe karıştığını akla getirmektedir.

#9

SORU: Üst gelir grubuna mensup kişilerin dinle ilişkisi nasıl değerlendirilebilir?


CEVAP: Öğrenim durumu-dindarlık ilişkisinde üzerinde durulduğu üzere, genellikle özel okullardan yetişen zengin kesimin aldığı pozitivist-akılcı eğitimin etkisiyle dine mesafeli bir zihniyet oluşturması, bu bağlamda akla gelen başka bir nedendir. Bu çerçevede olmak üzere zengin aile çocuklarının özel okul-dershane-ev üçgeninde geçirdikleri çalışma temposu sırasında isteğe bağlı din eğitimi alamamaları, zamanla dinî bilgisizlik nedeniyle onları dine yabancılaşmış bireyler haline getirebilir. Kuşkusuz aile içi dinî eğitim eksikliğinin, çocuğun dinî temellerden yoksun olarak hayata atılmasındaki önemli payı, burada ayrıca vurgulanmalıdır. Diğer taraftan içinde bulundukları yoğun iş ortamı nedeniyle zenginler, ibadetlere zaman ayırma noktasında kendilerini mazur sayabilir. Böyle bir gerekçe, gittikçe onları dine daha da ilgisiz hale getirebilir. Yine, üst gelir grubunda bulunanların dinî hayata ilgisiz kalması, kendi içinde bir sebep sonuç ilişkisine de dayanabilir. Yani zenginlerin içli dışlı olduğu sosyal çevre, çeşitli nedenlerle dini daha az önemseyen bir ilişki ağı kurmuş olabilir. Doğal olarak bu ağla bağlantılı olanlar, dinden uzaklaşabilir.

#10

SORU: Cinsiyet değişkeniyle dindarlık ilişkisini ele alan araştırmalar, ulaştıkları genel sonuçlar itibarıyla hangi gruplarda incelenebilir?


CEVAP: Cinsiyet değişkeniyle dindarlık ilişkisini ele alan araştırmalar, ulaştıkları genel sonuçlar itibarıyla üç grupta toplanabilir. Bir kısım araştırmalara göre kadınlar, erkeklerden; diğer bir kısmına göre erkekler kadınlardan daha dindardırlar. Bir kısım araştırmalara göre ise, cinsiyet ile dindarlık arasında istatistik açıdan anlamlı bir ilişki yoktur. Birinci grupta yer alan araştırmalar, genel çizgileri itibarıyla daha ziyade Batı kaynaklı iken, ikinci gruptakiler Doğu kaynaklı görünmektedir.

#11

SORU: Eğitim düzeyi yükseldikçe ya herhangi ciddi bir değişiklik ortaya çıkmamakta ya da karmaşık ve tutarsız ilişkiler gündeme gelebilmektedir. Eğitim düzeyi yükseldiği halde dinî hayatında ciddi değişmeler yaşamayanlar nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Eğitim düzeyi yükseldiği halde dinî hayatında ciddi değişmeler yaşamayanlar, daha çok belirli standartlara bağlı kurulu bir dinî çevreden gelenlerden ya da özellikle dinî bunalım ve şüphelerle boğuşup sonrasında kendini tatmin edecek belirli dinî kalıplara sarılmayı tercih edenlerden oluşmaktadır. Kapalı dinî grup ve cemaatlerde yetişenleri de bu çerçevede örnek teşkil edebilecek başka bir kesim olarak sayabiliriz. Öğrenim düzeyi-dindarlık ilişkisinin karmaşık sonuçlara yol açtığıyla ilgili iki örnekle yetinebiliriz: Bir araştırma bulgularına göre eğitim dinî organizasyonlara katılımı desteklediği halde, eğitim seviyesi artan bireyler arasında dinî organizasyonlardan ayrılma, din değiştirme ve dinden dönme oranları daha fazladır (Sherkat ve Ellison, 2004). Yine, eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak dindarlıklarında daha dürüst ve tutarlı olmaya çalışanların bir kısmı, eski olumlu dinî alışkanlıklarının bir kısmından uzaklaşabilmektedir. Daha açık bir ifadeyle bazı dinî tutum ve davranışlarda kalite artarken bazı dinî davranış ve uygulamalar ortadan kalkmaktadır.

#12

SORU: Batı dünyasında dinî hayatın çok boyutluluğunu esas alarak yapılan çalışmaların sonuçlarına göre bazı boyutlarda kadınların, bazılarında ise erkeklerin daha dindar olduğu ortaya çıkmıştır. Bu boyutlar nelerdir?


CEVAP: Erkek ve kadınların hangi boyutlarda daha önde oldukları, çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin Fukuyama’nın tespitlerine göre kadınlar; dinin inanç, ibadet ve duygu boyutunda; erkekler ise, bilgi boyutunda daha yüksek puan almışlardır. Buna göre erkekler daha fazla dinî bilgiye sahip olmalarına karşın inanç ve ibadetlerinde daha zayıf kalmaktadırlar. Dindarlığı, yedi boyutta ele alan benzer bir araştırma sonuçlarına göre kadınlar, genel dindarlık, sosyal dindarlık, Tanrı’ya bağlılık ve tövbe boyutlarında; erkekler ise otoriter/yargılayıcı bir Tanrı inancında daha yüksek puan almışlardır. Buna göre kadınlar erkeklere oranla daha dindardır.

#13

SORU: Ülkemizde elde edilen bulgulara göre sosyoekonomik düzey ile dindarlık arasında nasıl bir ilişki vardır?


CEVAP: Bu konuda ülkemizde elde edilen bulgulara göre, genelde orta gelir düzeyinde olanlar, üst gelir grubundan daha yüksek dini yönelim göstermektedir. Gelir grupları açısından en dindar olanlar, orta gelir düzeyinde yer almaktadır. Onları alt ve üst gelir grupları izlemektedir. Alt gelir grubunu oluşturanlar ise, dinî yaşayış itibariyle orta ile üst gelir grubu arasında yer almaktadır. Dolayısıyla üst gelir grubundakilerin orta ve alt gruplara göre, dine daha ilgisiz bir tavır sergilediği söylenebilir.

#14

SORU: Bazı araştırmacılar tarafından, kadınların erkeklere göre daha dindar olmalarını açıklayan görüşler nelerdir?


CEVAP: ? İlki günahkârlık duygusuyla ilişkilidir. Bu görüşe göre dinin temel işlevlerinden biri, bu duyguyu hafifletmektir. ? Kadınlara has bazı kişilik özellikleri onları dindar olmaya yöneltmektedir. ? Ataerkil toplumsal cinsiyet anlayışı, kızların ve erkeklerin yetiştirilme biçimlerini farklılaştırmaktadır. ? Kadınlar, etkilenmeye ve ikna edilebilirliğe daha açık bir tabiattadır. ? Mahrumiyet-telâfi görüşüne göre kadınlar erkeklere göre kendilerini gerçekleştirme, meslek edinme, ekonomik bağımsızlık ve cinsel hayat başta olmak üzere çeşitli konularda daha fazla hayal kırıklıkları yaşamakta, dolayısıyla kendilerini daha fazla engellenmiş hissetmektedirler. ? Modern hayatın dışında kalan kadınların daha dindar olduğunu ileri süren görüştür. ? Psikoanalitik Kuram çerçevesinde erkek çocukların anneyi, kız çocukların ise babayı tercih etmesiyle ilişkilidir.

#15

SORU: Ülkemizde hiç din eğitimi almayanların inanç düzeyleri, din eğitimi alanlar ile farklılık göstermekte midir?


CEVAP: Ülkemizde üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırma, hiç din eğitimi almayanların Allah’a inanç hususunda kararsız eğilimler geliştirdiklerini ve inanç sorunları yaşadıklarını, ayrıca bunların dua ve ibadet davranışlarında resmî ya da özel din eğitimi alanların çok gerisinde kaldıklarını ortaya koymuştur. Liseli gençler üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada ise Allah’a iman konusunda en yüksek puanları İmam-Hatip öğrencileri almasına karşın liseler arasında en düşük puanları Fen Lisesi ve Anadolu Lisesi öğrencileri almıştır. Ayrıca dinî şüphe ve tereddütler noktasında bu iki okul, en yüksek oranlarla başı çekmiştir. Diğer taraftan ülkemizde yapılan diğer birçok araştırma bulguları, din eğitimi alan öğrencilerin daha dindar olduklarını gösteren ilave veriler sunmaktadır. Ayrıca, fiziksel ve sosyal olayları anlamlandırırken dinî referansları kullanma düzeyleri bakımından İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin diğer fakülte ve bölümlerden anlamlı derecede farklılaştığı görülmüştür.

#16

SORU: Ülkemizde üniversite düzeyinde yapılan çalışmalardan elde edilen bulgular incelendiğinde -ilahiyat fakülteleri hariç- yükseköğretimle dindarlık arasında nasıl bir ilişki bulunduğu görülmüştür? Nedenleri nelerdir?


CEVAP: Ülkemizde üniversite düzeyinde yapılan çalışmalardan elde edilen bulgular incelendiğinde -ilahiyat fakülteleri hariç- yükseköğretimle dindarlık arasında ters yönlü bir ilişkiden söz edilebilir. Başka bir ifadeyle öğrenim düzeyi yükseldikçe dindarlık düzeyinde düşüş yaşanmaktadır. Kuşkusuz bu durumu besleyen sebepler çok çeşitlidir. Sadece seküler odaklı eğitim veren fakülte ve bölümlerde zaman zaman din ile bilimin karşı karşıya gelmesi ya da yükseköğrenim sürecinin beraberinde getirdiği sorgulayıcı akademik zihinsel yapıyla dinin eleştirel bir tarzda değerlendirilmesi, akla ilk gelen nedenler arasındadır.

#17

SORU: Dindarlık en genel anlamıyla nasıl tariflenebilir?


CEVAP: Dindarlık, en genel anlamıyla bireyin bağlandığı dinin kendi hayatındaki özel yansımasıdır. Yani dindarlık, bireyin kendine has din algısı ve yorumuna dayanır. Tek bir dine inanan bir toplumda bile, esasen inanların sayısı kadar dindarlık biçimlerinden bahsedilebilir.

#18

SORU: Bireyin yaşadığı yerleşim biriminin köy, kasaba ya da şehir olması ile dindarlığı arasında bir ilişki kurulabilir mi?


CEVAP: Yapılan araştırmalar, bireyin yaşadığı yerleşim biriminin köy, kasaba ya da şehir olması ile dindarlığı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Elde edilen bulgular, büyük yerleşim birimleri olan şehirlere oranla köy, kasaba veya ilçe gibi küçük yerleşim birimlerinde yaşayanların dine daha fazla yakın durduklarını ve dindarlık düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Batıda yapılan araştırmalarda genel olarak kırsal kesimlerde yaşayanların, özellikle de çiftçilerin geleneksel dinî değerlere daha bağlı olduklarını ve dindarlık düzeylerinin şehirlerde yaşayanlara göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

#19

SORU: Kişisel dindarlığı doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen en etkili kurum nedir ve etkileri nelerdir?


CEVAP: Bireyin dindarlığının oluşmasında ve daha sonraki dinî hayatının şekillenmesinde en etkili kurumun aile kurumu olduğu konusunda eğitimcilerin hepsi fikir birliği içindedir. Nitekim kişisel dindarlığı doğrudan ya da dolaylı olarak konu edinen hemen tüm araştırmalar, aynı hususa vurgu yapmaktadır. Bu nedenle aile kurumu, ilk eğitim kurumu olarak kabul edilmektedir. Kuşkusuz aile, sadece ilk dinî temellerin atıldığı veya ilk dinî eğilim ve etkilerin geliştiği ortam değildir; aynı zamanda o, bireyin sonraki dinî eğitim tercihlerini de birinci derecede belirleyen en önemli sosyal yapıdır.

#20

SORU: Cinsiyet-dindarlık ilişkisini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ortaya çıkan çok yönlü farklılıkların temel nedenleri nelerdir?


CEVAP: Cinsiyet-din ilişkisiyle ilgili bulguların bu şekilde farklı çıkmasında kuşkusuz her iki cinsin yaş, eğitim seviyesi, gelir düzeyi, meslek, medenî durum gibi kişisel koşullarının önemli bir etkisi olmalıdır. Nitekim hem Batı’da hem de ülkemizde bu yargıyı destekleyen birçok bulgu vardır.

#21

SORU: Hangi demografik değişkenler ile dindarlık ilişkisi değerlendirmesi yapılmaktadır?


CEVAP: Dindarlığın yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, sosyoekonomik durum, kırsal-kentsel çevre durumu ve medeni durum olmak üzere 6 demografik değişkenle ilişkisi ele alınmaktadır.

#22

SORU: Dinî hayatın şekillenmesinde yaş değişkeninin etkisini açıklamaya çalışan kuramlar nelerdir?


CEVAP: Geleneksel, Kararlılık ve İlgisizlik kuramları, bu çerçevede gündeme gelen açıklama tarzlarıdır. Geleneksel Kuram, 18-30 yaş aralığında dinî etkinliklerde önemli bir düşüşün yaşandığını, dinî yönelişlerde yeniden artışın ancak 30’lu yaşlardan itibaren gerçekleşebileceğini savunur. Kararlılık Kuramı, yaşlanmayla birlikte dinî hayatta kayda değer önemli değişmelerin ortaya çıkmadığını öne sürer. Bu kurama göre bireyin dindarlığı belirli bir çerçeve içerisinde sürüp gider, ciddi bir değişime uğramaz. İlgisizlik Kuramı ise, yaş ile dindarlık arasında ters orantılı bir değişmenin söz konusu olduğunu iddia eder. Buna göre yaş ilerledikçe dindarlık zayıflar.

#23

SORU: ABD ve Batı Avrupa’da yapılan araştırmalara bütüncü bir yaklaşımla bakıldığında çıkan genel netice nedir?


CEVAP: Gençlik dönemiyle birlikte dindarlık zayıflamaya başlar; ilk yetişkinlik döneminin başlangıcından 30 yaşlarına doğru dindarlıktaki düşüş nispeten sürer; daha sonra durağan bir süreç ortaya çıkar. 40-45 yaşlarından itibaren dindarlıkta yeni bir yükseliş eğilimi görülür (Spilka ve ark., 1985; Françis ve Subbs, 1987; BeithHallahmi ve Argyle, 1997). Görüldüğü gibi bu araştırmalar, daha çok yukarı- da tanımı yapılan Geleneksel Kurama uygun bir çizgiyi göstermektedir.

#24

SORU: İlgili literatüre genel olarak bakıldığında, yaş büyüdükçe dindarlığın seyri nasıl değişmektedir?


CEVAP: Literatüre genel olarak bakıldığına, yaş büyüdükçe dindarlığın da arttığı yönünde bulgularla karşılaşmak mümkündür. Dindarlığın çok boyutlu olarak ele alındığı bir araştırma (Kendler ve ark. 2003) bulgularına göre yaş ilerledikçe genel dindarlık, sosyal dindarlık, Tanrı’ya adanmışlık ve tövbe etme eğilimlerinde artış kaydedilmiştir. Ancak yaşın ilerlemesiyle otoriter yargılayıcı Tanrı ve şefkatli Tanrı tasavvurları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bunun dışında bazı çalışmalarda her iki değişken arasında olumsuz ilişki tespit edilirken, bazılarında ise herhangi bir ilişkinin olmadığı görülmüştür.

#25

SORU: Araştırmalar incelendiğinde, cinsiyetle dindarlık arasındaki ilişkiye dair bulguların geniş bir yelpaze üzerinde farklılaştığı görülmektedir. Bu farklılaşmanın sebepleri nelerdir?


CEVAP: Araştırmalar incelendiğinde, cinsiyetle dindarlık arasındaki ilişkiye dair bulguların geniş bir yelpaze üzerinde farklılaştığı tespit edilebilir. Doğal olarak bu farklılaşma, kısmen bireyin kendisinden, kısmen de dış çevreden kaynaklanan psiko-sosyal pek çok faktöre bağlıdır. Bireyin kişisel eğilimleri, dinî kabulleri ve dinden beklentileri; inanılan dinin mahiyeti, dinî mesajların dindardan talepleri, dinin toplumsal etkisi, kültürün dine yüklediği anlam, yaşanılan zaman ve ortamın koşulları vb. faktörler, bu çerçevede ifade edilebilir. Diğer önemli bir farklılaşma nedeni ise, yapılan araştırmalarda söz konusu ilişkiyi incelerken bazen dinî hayatın tek boyutundan, bazen de çok boyutundan hareket edilmesidir.

#26

SORU: Ülkemizde erkeklerin kadınlara göre daha dindar olduğunu ortaya koyan araştırma bulgularından hareket ettiğimiz takdirde, bu neticenin ardındaki nedenler nelerdir?


CEVAP: Hıristiyan dünyasının aksine Müslüman toplumlarda cami, Kur’an Kursu gibi din hizmeti veren kurumlardan faydalanma; dinî bilgilendirme programlarına katılabilme; dinî konuları tartışabilme ya da dinî sorunlarını paylaşabilme; cemaate iştirak edip hutbe ve vaaz dinleme fırsatlarından yararlanma açısından erkekler kadınlara oranla daha fazla imkânlara sahiptirler. Türk toplumunda daha çok örf gereği olarak kadınlar, dindarlıklarını vaaz ve hutbeleriyle olumlu yönde etkileyebilecek Cuma, bayram namazları vb. gibi bir takım dinî uygulamalardan ya da konferans, seminer vb. dinî bilgilendirme etkinliklerinden erkeklere göre daha uzak kalmaktadırlar.

#27

SORU: Orta ve alt gelir grubuna mensup kişilerin dinle ilişkisi nasıl değerlendirilebilir?


CEVAP: Orta ve alt gelir grubundakilerin çoğunluğu için geçerlilik arz etmez. Her şeyden önce alt ve orta gelir grubun çocukları, başta aile ortamı olmak üzere dinî değerlerin yaşandığı bir eğitim ve sosyalleşme süreci geçirdikleri için, geleneksel kültürle birlikte inançları, ibadetleri ve dinin dünyaya görüşünü, çoğu zaman farkında olmadan içselleştirirler. Bu da onların kendilerini dine daha yakın bulmalarına ve dolayısıyla dine daha fazla ilgi göstermesine neden olabilir. Kuşkusuz bu yakınlık, zamanla tutum ve davranışları şekillendiren bir dindarlığın gelişmesinin temellerini oluşturur.

#28

SORU: Ülkemizde kırsal-kentsel ayırımının dindarlığa etkisi var mıdır?


CEVAP: Kırsal-kentsel ayırımının dindarlığa etkisiyle ilgili ülkemizde yapılan çalışmalarda da Batı’dakilere benzer sonuçların çıktığı görülmektedir. Bir araştırmada köy kökenli olan deneklerin şehirlerde yaşayanlardan daha dindar oldukları; şehirdekilerin inançsızlık noktasında daha fazla yoğunlaştıkları tespit edilmiştir. Aynı araştırma, köy ve kasabadan gelenlerin dinden etkilenme ve dinî aktivitelere katılma yönünden şehirden gelenlere göre daha ileride olduklarını ortaya koymuştur. Bir başka araştırmada köyden gelen üniversitelilerin şehirden gelenlere göre değişime daha açık oldukları; ibadet ve dinî hükümleri uygulama noktasında ilgili ve istekli oldukları tespit edilmiştir.

#29

SORU: Medeni durum ile dindarlık ilişkisi nasıl açıklanabilir?


CEVAP: Medeni durum ile dindarlık ilişkisini konu edinen birçok araştırma mevcuttur. Batı’da yapılan araştırmalara genel bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, bunların birbirinden farklı sonuçlar ortaya koyduğunu görebiliriz. Genel olarak evlilerin bekârlara göre daha dindar olduklarına dair bulgular yaygın olmasına karşın, birçok araştırmada evlilik ve bekârlık açısından evlilerin lehine küçük farklılıklar bulunmuştur. Yapılan bir araştırma sonucuna göre, bekâr kadınların kiliseye devamda evlilere oranla daha önde oldukları gözlemlenmiştir. Evlilerin bekârlara göre daha yaşlı olabilecekleri göz önünde tutulduğunda bu durum, çarpıcı bir sonuç olarak görünür. Zira ilerleyen yaşla birlikte dinî aktivitelerde belirgin bir artış söz konusudur. Eşini kaybetmiş dulların bekâr ve evlilere göre özellikle günlük dua ve ölüm sonrası hayata inanmada daha çok dinî davranış sergiledikleri görülmektedir. Dulların daha yüksek yaş ortalamalara sahip olmaları, bu bulgunun bir açıklaması kabul edilebilir. Ayrıca tespitlere göre dullar, maneviyata ve ölüm sonrası hayatta sevdikleriyle kavuşacaklarına inanma eğilimindedirler. Boşanmış ve ayrı yaşayanlar da evlilerden ortalama olarak daha yaşlıdırlar ve muhtemelen dullardan daha gençtirler.